BDP, başörtüsü ve aldatma
BDP zihniyetinin ülkeyi bölme ve parçalama amaçlı olduğunu görmemek için, kuş konmaz kervan geçmez dağlarda bir taş olmak gerekir.
BDP’nin terör örgütü PKK’nın siyasal kanadı olduğunu bilmemek ve inanmamak için, henüz dünyaya gelmemiş olmak gerekir.
Tüm dünya insanlığı başörtüsünün bir “inanç hakkı” olduğunu savunsa bile BDP zihniyetlilerin aksini savunacağına inanmak gerekir.
Eğer başörtü meselesi kala kala BDP zihniyetine kaldı ve bu konuda oyuna geliniyorsa vay o oyuna gelenlerin haline.
Malum zihniyetin önerisine ilgi duyanların, başörtüsü konusunda samimi olmadıkları ortadadır. Oysa “Müslüman feraset sahibidir” denilir.
¥
Şimdi Nemrut çıksa; “Müslümanların Peygamberi İbrahim’i ben ateşe atmadım” dese kim inanır?
Firavun çıksa; “Müslümanların Peygamberi Musa’ya savaş açmadım” dese kim inanır?
Ebu Cehil çıksa; “Müslümanların Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e inandım ve hatta destekledim ama beni yanlış tanıttılar” dese kim inanır?
İman eden Müslümanlar inanmaz. Peki, BDP’nin başörtüsü meselesine nasıl inanılır?
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe, 119)
Ayete kendini muhatap sayan hiçbir Müslüman, bu aldatmaya gelmemeli.
¥
BDP’nin teklifine inanmak, Mescid-i Dırar’a gidip namaz kılmaya benzer.
Mescid-i Dırar’ı bildiniz mi? Gençler bilmeyebilir, dilimiz döndüğünce anlatalım.
Efendimiz Tebük’e giderken Medine’ye bir saat uzaklıktaki Ziyevan köyüne gelindiğinde münafıklardan bir heyet gelerek:
“Ey Allah’ın Rasulü! Biz hastalar ve Kuba Mescidi’ne gelemeyenler için ve özellikle yağmurlu gecelerde namaz kılmak üzere bir mescid bina ettik. Teşrif edip burada namaz kıldırsanız, hayır ve bereketle dua buyursanız” dediler.
Efendimiz de dönüşte olabileceğini söylediler. Bunun üzerine Tebük dönüşü bu söz Efendimize hatırlatıldı ve mescide davet edildi.
Bu mescid Ebû Âmr adlı bozguncu münafık ve fasığın teşviki ile münafıklarca Kuba Mescidi’nin cemaatini bölmek niyetiyle yapılmış ve Efendimiz’e suikast düzenlemek üzere içi silâhla doldurulmuştu.
Efendimiz bu mescide gitmeye hazırlanırken Cebrail (a.s) gelerek durumu haber verdi.
Kur’an-ı Kerim’de bu mescidin hakkında şöyle denilir:
“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah ve Rasulüne karşı savaşanlara gözetleme yeri hazırlamak üzere bir mescid yapanlar; ‘Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk’ diye yemin ederler. Allah da şahittir ki bunlar yalancıdırlar” (et-Tevbe, 9/107).
“Ey Muhammed! Bu mescidde asla namaz kılma. Şüphesiz ki, başlangıcından itibaren takva üzere kurulan mescidde (Kuba Mescidi) namaz kılman daha hayırlıdır. O mescidde kendilerini maddî ve manevi kirlerden temizlemeyi seven insanlar vardır. Allah temizlenmek isteyenleri sever” (et-Tevbe, 9/108; bk. 109, 110).
Bu millet, yetmiş yıldır Mescid-i Dırarcıların oyunlarına gelmekten çok yoruldu. Ferasetinden dolayı Başbakan’ı tebrik etmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.