Ne sanmıştınız!.. Bu üye yapısıyla başka bir karar mı çıkacaktı!..
Beklenen oldu!..
Anayasa varmış, nizam varmış...
Kime ne!..
Anayasa’nın “Mahkeme şekle giremez” demesinin de anlamı yokmuş demek ki...
Bu kararla, Meclis’in Anayasa değişikliği gerçekleştirme yetkisi de ortadan kalkmış oldu...
Bir başka ifadeyle...
Baykal’ın işaret ettiği gibi:
“Müdahale” oldu!..
Ve...
MHP yönetiminin “tuzağı” da...
Sevinsinler:
“Tuttu!..”
Şimdi...
Ak Parti’nin “beş yıl boyunca” Mahkeme üyeliklerinin en azından yarısını belirleme yetkisini Meclis’e vermek için harekete geçmemiş olmasının sebebini mi sorgulayalım!..
Anayasa Mahkemesi, 2002’de üye sayısının arttırılmasını ve bunlardan bir bölümünü tayin hakkının Meclis’e verilmesini, (biraz da Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun kendi inisiyatifiyle yürüttüğü yoğun kulis faaliyetinin etkisiyle) teklif etmişti...
O günlerde, Anayasa Mahkemesi kabullenmişken, AB rüzgarı da esiyorken bu iş halledilebilirdi!..
Ve Türkiye, Anayasa Mahkemesi üyelerinden birini dahi meclisinin belirleyemediği bir ülke olmaktan çıkartılabilirdi!..
Süreç içinde sık sık Anayasa Mahkemesi üyeliklerinin tayin usullerinde değişiklik yapılmasını tavsiye ettik...
Kapatma davasının açılmasından sonra da ısrarla “Bu şartlar altında savunma yapmanın manası yok!.. Anayasa Mahkemesi’nin yapısı derhal değiştirilmeli” dedik...
Lakin...
Biz ne dersek diyelim; orası bildiğini, daha doğrusu bilmediğini yapıyor...
Ve...
Hem liderleri hem de milyonları...
Liderlerin yakın çevresi yakıyor!..
Daha fazlasını şimdilik yazmak istemiyorum!..
İs-te-mi-yo-rum!..
“SAHTE BELGEYİ ALIP BAŞBAKAN’A GİTMİŞİM!..”
Geçelim, şu meseleye...
Geçelim de...
Şu sıkıntılı günümüzde biraz olsun eğlenelim!..
“önder Sav cep telefonunu açık unuttu!..” diyerek o gerçeği ortaya koyduk ya...
Sav çıktı...
Ve...
“Zırva tevil götürmez” dedi...
Kısa bir süre sonra...
Bir temiz bastığımız Telekom belgesi, 44 dakikalık “facia”yı gösterince...
Oraya da “pislik” attı:
“Türk Telekom hükümetin elinde, istediklerini yaparlar!..”
Meselenin bu yanının Türk Telekom yönetimine “CHP’ye dâvâ açma” mükellefiyeti yüklediği ortadaysa da...
Ben esasen bir başka noktaya dikkat çekmek istiyorum:
önder Sav, Türk Telekom’un hükümet talebiyle “sahte belge düzenleyip Vakit’e verdiğini” iddia edince...
Genel Başkanı Deniz Baykal da, benim o belgeyi alır almaz doğruca AK Parti Genel Merkezi’ne gittiğimi şey etti!..
“Belgeyi alır almaz Başbakan’a koşmuş”um!..
O belge...
önder Sav’ın “zırva”sına göre; hükümet baskısıyla tahrif edilen, düzmece hale getirilen belge!..
Ben tutmuş, “hükümetin sahte belgesini hükümetin başına” götürmüşüm!..
Ha ha ha!..
Bu iddianın neresinden tutacaksınız?..
Telekom’a “sahte” ya da “tahrif edilmiş” belge hazırlattırabilen Başbakan, bu belgeyi benden bekleyecek öyle mi?..
Ne matrak!..
Ben gideceğim Ak Parti’ye...
Başbakan’a...
Ve diyeceğim ki;
“Müjde!..
Telekom belgeyi tam da sizin istediğiniz gibi yamultmuş!..
İşte...
Şimdi voleyi çakabilirsiniz Deniz Baykal’ın topuna!..”
Bundan daha abuk sabuk, daha saçma, ipe sapa gelmez lâf tahayyül bile edilemez!..
Ve tabii bundan daha matrak!..
Ha bu arada...
Sorduğuna bak:
Ak Parti’ye niçin gitmişim!..
Bir Ankara Temsilcisi, hem de MYK toplantısının olduğu gün, yani Ankara medyasının gözünün orada olduğu gün, Ak Parti Genel Merkezi’ne gitmeyecek de...
Anıtkabir’e mi gidecek!..
Aslında, böyle ciddi ciddi “cevap vermek” de tuhaf biliyorum...
Lakin;
Ne yapayım ki...
Birçok yazımla ve de “malum biçimde” desteklediğim Sayın Baykal’ın böylesine “tutarsız” iddialarda bulunmuş olmasına...
Ve çok daha önemlisi;
Sayın Baykal’ın CHP-DSP ittifakına oy veren yüzde 20’lik kitlenin “zekasına” bu kadar pervasızca hakaret etmesine dayanamıyorum!..
Hatırlayacaksınız mutlaka;
CHP zihniyetli Aziz Nesin, “Türklerin yüzde 80’i aptaldır!..” demişti...
Baykal ise, kendisine oy veren “yüzde 20’lik kitlenin aptal olduğu” görüşünde mi ne...
Parti tabanının bu “zırvalara” inanacağını zannediyor!..
Baykal, tabandan öyle kopuk ki...
Oralarda, “düşünebilen”lerin de olduğunu göremiyor!..