Şampiyıonlar Ligi maçlarını seyrediyorum. Beni bir kasılma tutuyor!

Karşımda ayna olsa yüzümün ne hallere girdiğini de görmek istiyorum. Dostlarım, takımlar pozisyona girdiğinde benim de ayağımın sağ kalçadan hafif havalandığını söylüyorlar. Vole atar gibi... Terlik merlik fora ben pozisyonda!...

Kafa gollerinde de bir kıpırdanma oluyormuş bende. Koltuktan havaya zıplayamadığım için sadece kafamı boyundan oynatıyormuşum, sertçe ve alından halıya doğru... Ve bütün bu hareketlerimin sonunda gol oluyormuş.

Yani; 'gol oluyor' değil.

Doğrudan golmüş!

Kaçarı yok!

Trabzon'u seyrettim kahroldum

CSKA maçında Trabzon bayağı da güzel oynadı. En azından son çeyreğe kadar ümidi kesmedik. Yenik durumda bile hala beraberlik yakalama fırsatlarımız doğdu. Böyle havaya girmişken maç bitti; 3-0 mağlubuz!

İstediğin kadar oturduğun yerde kalçadan bacak salla...

Nafile!

Biz bu işi bilmiyoruz.

İşin garibi öğrenmek de istemiyoruz.

Bir takım maçı rakibiyle başa baş oynar da 3-0 yenilir mi?

Savunmamız başlarda hep diri ve oyuna konsantrasyonu on numara...

Kaleci iyi...

Orta saha özverili...

Forvet çalışkan...

Gol noktalarında yokuz!

Bizim takımlarımızın galibiyet alması ancak bir şekilde mümkün.

Rakip kendi kalesine gol atacak!

Hem de bir tane değil birkaç tane. Çünkü çok gol yiyoruz.

Hele geri düştük mü ailece saldırıp bu kez savunmamızı da ihmal ediyoruz.

Futbol bu değil!

Trabzonspor için üzgünüm. Beraberliği kurtarabilecekken hezimete uğradı!

Şimdi akıllarda İnter maçı kalacak ve biz bir arpa boyu yol almadan ileriki yıllarda hep İnter galibiyetini 'kahramanlık destanımız' olarak gelecek nesillere aktaracağız.

Kader!

Avrupa takımları ahım şahım futbol oynamasa da bizi yeniyorlar. Ben de kasılıp kalıyorum.

Neden?

Onlar futbol oynuyor biz hala mahallede taştan iki kale arasında kalmışız da ondan!

Barcelona gelmiş geçmiş en iyisi

Barcelona'ya hayranım!

Bir İniesta var ki akıllara seza... Adam oynuyor, oynatıyor, goller atıyor, padişah kaftanı giymiyor. Giydirmiyorlar!

Çağdaş futbolun en büyük temsilcisi bence İniesta.. Messi kadar, hatta ondan da etkin bir isim İniesta. Çünkü savunmasına da yardım ediyor. Böyle bir ciğer, böyle bir beyinle birleşiyorsa, ayaklar da kafa kadar akıllıysa İniesta'nın yeri gönüllerdir.

Ya Messi. Parmak çocuk ama büyük futbola parmak basıyor. İnsan bu kadar mı rahat rakip geçer bu kadar mı mütevazı olur.

Bana ne forma renginden, bana ne formanın ambleminden.

Barceloana'yı seyreden futbolun zevkine varıyor.

Neden?

Barcelona bir bütün de ondan. Hepsi mükemmel.

Koy Terim'i Barcelona'nın başına, Barcelona yine La Liga'da şampiyon olur.

Terim de imparator!


İstanbullu vatan haini mi?


Mustafa Denizli'yi severim ancak 'milli maçlar İstanbul'da oynanmasın' demesini kabullenemem. Ne yani İstanbullu vatan haini mi. Denizli bilmeli ki futbol sistem, zeka, disiplin, fizik, yetenek ile oynanır. Almanya maçından sonra söyledikleri Denizli gibi bir milli hocaya yakışmadı! İfadeleri ayrımcılık koktu!

Futbolda çağdaş düşünceyi bir yana atıp başarıyı hep motivasyonda aramak acizliktir.

Denizli acaba şöyle de der mi?

Biz maçımızı Almanya ile Köln'de oynayalım çünkü orada çok Türk var.

Ya da İspanya ile maçımızı Bernabeu'da değil Mallorca Adası'nda oynayalım!

Hey gidi Denizli hey!

Bırak coğrafyayı, bana futbolun kimyasından bahset.

Bahset ki başkalarından farkın olsun.

TFF doğru yaptı ve Hırvatistan'la Play Off yine Arena'da oynanacak.

İstanbul'da...


Hırvatistan zor rakip

Avrupa 2012 yolunda Play Off'taki rakibimiz Hırvatistan kolay lokma değil. Önümüzde bir aylık süre var. Bu saatten sonra Hırvatistan beni hiç ilgilendirmiyor. Ben bana bakarım!

Toparlanır mıyız? Bilemem...

Guus Hiddink ne yapar? Bilemem... Biz ne yaparız? Hiç bilemem... Bildiğim tek şey;

Ülke futbolunda birinci derecede sorun Hiddink değildir.

Sorun; futbola bakış açımızdır. Kendimizi değiştirmezsek başarılı olmamız mümkün değildir. Play Off'u geçsek bile bu kafayla Avrupa 2012'de rezil oluruz.


Fiske!

CSKA-Trabzonspor maçında Fenerliler CSKA forması giymişler.

Ne yani o soğukta çıplak mı duracaklardı?