Diyanet Başkanı hangi laiklikten ve hangi Atatürkçülük'ten yanadır?
Geçtiğimiz mayıs ayının son haftasında Van’da il müftüleri toplantısında Diyanet işleri Başkanı bir konuşma yapmış. Time Türk sitesindeki habere göre bu konuşmada Başkan, “Cumhuriyet’in temel değerlerini, Atatürk ilke ve inkılaplarını, laikliği hep göz önünde bulundurduklarını belirterek, bunları temel değerler olarak kabul ettiklerini” vurgulamış.
Her Müslümanın bildiği gibi İslâm’ın temel değerleri ve hüküm kaynakları şunlardır:
1. Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim.
2. Peygamberin Sünneti.
3. İcmâ-i ümmet.
4. Kıyas-ı fukaha.
Din ile politikayı, din ile ideolojileri, din ile çeşitli dünya sistemlerini birbirine karıştırmamak gerekir.
Din, bunların üzerinde tutulmalıdır.
ülkemizde laikliğin târifi/tanımı yapılmamıştır. Sayın Başkan hangi laikliği benimsemektedir, bunu beyan etmeliydi.
Bizde, Fransa’da ve Portekiz’de olduğu gibi gerçek laiklik yoktur; laikçilik vardır, jakoben laikler vardır. Sayın Başkan bunlarla kendisi ve dairesi arasına mutlaka bir mesafe koymalıydı.
Atatürk’ün sağlığında eski Ankara müftüsü Rıfat efendi Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştır ve şimdiki Başkan’ın sarf ettiği gibi bir cümle sarf etmemiştir.
Ondan sonra, günümüze kadar bazısı müsbet, bazısı menfi hayli Diyanet İşleri Başkanı gelip geçmiş, onlardan hiçbiri böyle bir cümle söylememiştir.
Bu gibi cümleler diktatörlükle, polis rejimleriyle idare edilen ideolojik sistemlerde sarf edilir ama bir demokraside sarf edilmesi uygun olmaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı elbette devletten, ülkeden, halktan yanadır ama bu dinî/ruhanî makam hiçbir ideolojinin, sistemin, temporel gücün hizmetinde olamaz.
Sayın Diyanet İşleri Başkanının Van nutkunu Arapçaya ve İngilizceye tercüme ettirip İslâm dünyasının din, ifta, fıkıh, Şeriat merkezlerine ve makamlarına göndersek taaccüb etmezler mi (şaşmazlar mı)?
ülkemizde bir değil, bir sürü Atatürkçülük vardır. Herkes Atatürkçüdür ama kendine göre Atatürkçüdür. Diyanet İşleri Başkanı hangi Atatürkçülükten yanadır?
Gerçek Gündemin 8 Maddesi
BOŞ, faydasız, yapay, fasafiso, düzmece bir gündemin maddeleri üzerine eğilmişiz, asıl gündemle meşgul olmuyoruz. Türkiye’nin asıl gündeminde hangi maddeler vardır?
1. YAKLAŞAN İSTANBUL DEPREMİ. Devlet, hükümet, bütün ilgili kurumlar, kamuoyu, sorumlular bu mesele üzerine eğilmeli ve derhal tedbirler alınmalıdır. Bu konuda laf değil, iş istiyoruz. Böyle bir deprem bütün Türkiye’yi çökertebilir.
2. DARBE TEHLİKESİ. Ordumuzu tenzih ederek yazıyorum: Herhangi bir darbeye karşı bütün hukukî, siyasî, diplomatik, sosyal, kültürel tedbirler alınmalıdır.
3. KITLIĞA KARŞI. ülkemizin tahıl ambarı olan bazı bölgelerde kuraklık yüzünden bu yıl çok az buğday yetişecektir. Dünyanın bir çok yerinde de durum aynıdır. Binaenaleyh dışarıdan buğday ithal edememe tehlikesi ve riski vardır. Halkın aç kalmaması için gereken tedbirler alınmalıdır.
4. SAVAŞA KARŞI. ABD ve İsrail’in, komşu devletlerden birine saldırma ihtimali büyüktür. Böyle bir saldırının Ağustos ayında gerçekleşebileceği iddia ediliyor. Türkiye’yi de bu savaşa sokmak isteyeceklerdİr. En azından bizi üs olarak kullanacaklardır. ülkemizin, halkımızın, devletimizin böyle bir ateşe düşmemesi için tedbir alınmalıdır. Meşruiyetlerini ABD’ye ve İsrail’e borçlu olanlar bir çılgınlık yapabilir.
5. YAKLAŞAN BüYüK KRİZ. Dünya büyük bir iktisat, finans, ticaret krizine doğru gitmektedir. ABD’de başlayacak bu kriz Türkiye’yi de allak bullak edebilir. Halk, sanayiciler, küçük esnaf, çiftçiler, işçiler bu konuda uyarılmalıdır. Gereken bütün tedbirler alınmalıdır.
6. KüRT MESELESİ. Dışarıdan kundaklanan, kurcalanan ve planlanan Kürt meselesi sadece askerî hareketlerle, sadece silahla çözülemez. Bu meseleyi çözmek için bütün siyasî, sosyal, kültürel, iktisadî tedbirler alınmalıdır.
7. DİN-REJİM KAVGASI ve çEKİŞMESİ. Türkiye’nin müzmin, bitmez tükenmez bir din meselesi vardır. ülkemizde din ile siyasî sistem, İslâm ile Derin devlet kavgalıdır. Bu meselenin artık kesin şekilde halledilmesi lazımdır. Din meselesi, ABD’nin, İsrail’in, Vatikan’ın, dinsizlerin yeni bir İslâm türetmek konusundaki çalışmaları ve baskı yapmaları ile kesinlikle halledilemez. Türkiye’nin Müslüman halkına gerçek demokrasi, insan hakları çerçevesi dahilinde tam bir din ve inanç hürriyeti tanınmalıdır. Dindar çoğunluğa iç-düşman, potansiyel tehlike ve tehdit gözüyle bakılmamalıdır, dindarlar üzerindeki anti-demokratik baskılar kaldırılmalıdır.
8. YENİ ANAYASA. Türkiye’nin yeni bir sivil anayasaya ihtiyacı vardır. Hiç geciktirilmeden böyle bir anayasa hazırlatılmalı ve vesayet demokrasisinden tam/gerçek demokrasiye geçilmelidir.
Bendeniz gerçek gündemin yukarıdaki sekiz maddesini yazdım. Başka maddeleri de vardır. Bunlar da tespit edilmeli ve kamuoyuna duyurulmalıdır.
Uyduruk, yapay, sahte, düzmece gündemi bırakıp da asıl gerçek gündem üzerine eğilmezsek ileride çok korkunç sürprizlerle karşılaşabiliriz.
Kızların çok Açık Seksî Kıyafetleri
0 kız öğrencilerin başlarına bandana (Saçları kapatan, boynu ve enseyi açık bırakan örtü) kapatılmış olsaydı çağdaşlar büyük gürültü kopartırlardı. Kıyafetleri nasıldı o kızların? Maalesef berbattı, çok çirkindi... Göğüsleri açık, göbekleri açık, bacakları açık... Dansöz kıyafeti, rakkase kıyafeti... Bilmem ne kıyafeti...
Hiçbir eğitim sisteminin Müslüman bir memlekette kız çocuklarını böyle seksî ve aşırı açık şekilde teşhir etmeye hakkı yoktur. Millî Eğitim Bakanlığını protesto ediyorum.
Böyle kıyafetler iffete aykırıdır. Bugünkü Batı medeniyeti, hele Avrupa iffet ile ilgisini kesmiştir.
Dinsizler böyle şeyleri normal karşılayabilir. Lakin Müslümanların, yasal sınırlar içinde mutlaka kötülemeleri, protesto etmeleri gerekir.
Bayramlara, gösterilere, gençlik faaliyetlerine seks karıştırılmamalıdır.