Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Padişah anaları gayrimüslim miydi?

Padişah anaları gayrimüslim miydi?

Rahmani Gazi Akçalı / Kars; “Orhan Gazi’den sonra Osmanlı hanımları hep yabancı oldu. Osmanlı annelerinin hepsi gayrimüslim miydi?” * Birkaç istisna dışında hepsi Müslümandı. Ama Türk değillerdi. Zaten Osmanlılarda belirleyici olan etnik köken değil, dindi... Orhan Gazi’nin eşi, Kosova Şehidi Sultan I. Murad’ın ve Rumeli Fatihi Süleyman Paşa’nın annesi Nilüfer Hatun’u nasıl “yabancı”layabiliriz?

Gerçi asıl adı Holofira’dır ve Yarhisar Tekfuru’nun (Tekfur: Bizans askeri valisi) kızıdır. Ama Müslüman olup Orhan Gazi ile evlendikten sonra, Osmanlı halkı onu “anne” bilmiştir. Bunun sebebi de Bursa ve çevresinde yaptırdığı hayır eserleridir. Nice camiin, köprünün, imaretin, çeşmenin bânisidir.


Bu yaklaşımıyla o kadar sevilmiştir ki, adı Bursa içinde caddelere, sokaklara, bulvarlara verildikten başka, bir ilçeye bile verilmiştir: Nilüfer İlçesi, günümüze gelen gelmeyen nice hayır eseriyle birlikte, onun adını yaşatmaktadır...


Sultan I. Murad’ın eşi ve Yıldırım Bayezid’in annesi Gülçiçek Hatun’u eski milliyeti Bulgar, eski adı “Marya” diye nasıl dışlayabiliriz?..


Bulgar asıllı “Marya”, Gülçiçek Hatun olduktan sonra, topluma “analık” yapmış, o da pek çok hayır eserine imza atmıştır. Düşünün ki, bütün Osmanlı tarihinde kendi adına türbe yapılan ilk padişah annesidir (İlk kadın ise Ertuğrul Gazi’nin annesi Hayme Ana’dır).


Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi, Polonyalı “Helga” iken Müslüman olup “Hafsa Sultan” adını almıştır. Hayat boyu “Müslümanca” yaşamış, sayısız hayır eseri vücuda getirmiştir.


Oğlu Şehzade Süleyman’ın (Geleceğin Kanuni Sultan Süleyman’ı) Sancakbeyliği sırasında Manisa’da bulunurken boş durmamış, cami, medrese, imaret, hankâh (Büyük tekke, merkez dergâh), darüşşifa (hastane), hamam ve sıbyan mektebinden oluşan bir “külliye” vücuda getirmiştir.


Yaptırdığı eserlerin faaliyetlerine devam edebilmesi için de Urla’daki çiftliklerinin gelirlerini vakfetmiştir. Burada bir de mescid de yaptırmıştır.


Sultan İkinci Selim’in annesi Rus uyruklu “Roza”, ya da Ukraynalı “Roxana” Müslüman olup “Hürrem” adını aldıktan sonra, pek çok hayır eseri yaptırmış, hatta bu yüzden maddi sıkıntılara bile düşmüştür...


Seferde bulunan kocası Kanuni’ye, hayır eseri yaptırmak için katlandığı maddi sıkıntıların boyutlarını anlatan mektupları bir hayli ilginçtir...


Oğlunu tahta çıkarmak suretiyle hayatını kurtarmaya çalışan bir annenin çırpınışlarına “canavarlık” damgası vuran, erkek elinden çıkma tarih kitaplarımızın, Hürrem Sultan’ı neredeyse “cadı” ilân etmelerine ve ortaçağ engizisyonu tavrıyla âdeta yakmalarına şaşmamak gerekir.


Ve ötekiler... Osmanlı tarihinin kadın sultanları: Valide Sultanlar... Hepsi...


Onların Müslümanlığını sorgulamak, hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir.


¥


Fatih’in bir kardeşi Bizans’ta rehin miydi?


Fatih Küçük – Konya


Fatih Sultan Mehmet’in ikinci tahta çıkışında Bizans’ta rehin olan kardeşi hakkında bilgi verir misiniz?


* Bahsettiğiniz şehzade, Fatih’in kardeşi değil, büyük babası Çelebi Mehmed’in ağabeyi Süleyman Çelebi’nin oğlu Şehzade Orhan Bey’dir.


Kritovulos, Şehzade Orhan’ın Çelebi Mehmed’in oğlu olduğunu söyler, ama doğru değildir.


Ankara Savaşı sonrasında Yıldırım Bayezid’in oğulları arasında başlayan kavgayı Çelebi Mehmed kazanıp Padişah olunca Bizans’a sığınmıştı...


Çelebi Mehmed ve II. Murad, Şehzade’nin masrafları için Bizans’a her yıl belli bir miktar para veriyorlardı.


Fatih Padişah olunca, İmparator XI. Konstantin, bu paranın iki katına çıkarılmasını istemiş, (300.000 akçe) Fatih ise cevap olarak, 6 Nisan 1453 tarihinde Bizans’ı kuşatmıştır...


Kaynaklara göre “mülteci” Şehzade Orhan, 600 kişilik bir kuvvetin başına geçip Fatih’e karşı Bizans’ı savunmuştur.


Savunma alanı Kumkapı-Samatya arasındaki surlardır...


¥


Teb’a ve reaya nedir?


Şule Hakyemez/ Fransa;


Osmanlı Devleti’nde yaşayan halka “teb’a” yahut “tebaa”, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, ama şehirli esnaf ve tüccarların altında, genel olarak tarımla uğraşan halk topluluğuna da “reaya” denirdi.


Son zamanlarda ise bu deyim Müslüman olmayan Osmanlı vatandaşlarını tanımlamaya tahsis edildi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi