Zaten sizin için değil, kendisi için öldürüyor
Artık savaşın bitmesini isteyen Kürtler, bir süredir "Benim için öldürme" sloganıyla PKK'ya çağrıda bulunuyor. Bu amaçla internette site kurdular, imza topluyorlar.
"Benim için öldürme" sloganının altında açıklayıcı bir de not var: "Kürdüm ve PKK benim için öldürüyorsa, öldürmesin" yazıyor.
Bunlar önemli çabalar. Asla küçümsemiyorum ama aynı zamanda insanların naifliğini de gösteriyor. Çünkü PKK zaten onlar için değil, kendisi için öldürüyor.
Ne demek "kendisi için"? Yani kendi geleceğini sağlama almak için yapıyor o saldırıları.
Stratejisi şöyle: Ankara karşılık verecek ama başarılı olamayacak. Süngüsü düşmüş hükümet, muzaffer PKK'lılarla müzakere masasına oturacak ve tüm taleplerini kabul edecek.
"Hayalleri, katırdan inip koltuğa oturmak" diyorum ben bu kurguya...
***
"Yani bağımsız devlet mi istiyorlar" diye fikrimi sordu bir arkadaşım.
Henüz değil. Bir ara bunu ciddi biçimde düşündü bizim Kürt ulusalcıları. Güneydoğu Anadolu bölgesinde bağımsız bir devlet kurmanın hesaplarını yaptılar.
Ama sonra öyle bir devleti yaşatamayacaklarına karar verdiler. Hâlâ da bu fikirde oldukları anlaşılıyor.
Onun yerine şimdilik "özerklik" istiyorlar: Güneydoğu Özerk Kürt Bölgesi'nin baş yöneticisi Abdullah Öcalan olacak. Çeşitli yönetim koltukları, şu anda savaşan PKK komutanlarına dağıtılacak. Alt düzeydeki militanlar ise bölge muhafızı (polis-jandarma) olacak.
Bu düzenin, Avrupa Birliği'nin istediği yerel yönetimlerin güçlenmesiyle, merkezde yoğunlaşmış karar verme yetkisinin çevreye dağıtılmasıyla filan bir alakası yok.
Türkiye'den kopmadan, özerk bölge içinde, "devlet yönetme alıştırması" yapacaklar. Bir tür iktidar idmanı. O arada batıda üretilen kaynaklardan, hükümet yatırımlarından yararlanacaklar.
Daha sonra, imkân bulduklarında federasyona ve konfederasyona geçecekler... Nihai amaç ise tabii ki Büyük Kürdistan.
Uluslararası ortam uygun olduğunda, İran, Irak ve Suriye Kürtleriyle birlikte Büyük Kürdistan Devletini kuracaklar.
***
Son dönemde bu kadar yoğun ve pervasızca saldırmalarının en önemli nedenlerinden biri, devletin geçiş aşamasında olması.
Anlatmıştım: İki başlılıktan, tek hiyerarşili devlete dönüşüyor Türkiye. Ordunun vesayet rejimi sona eriyor. Devleti yönetme yetki ve sorumluluğu seçilmiş iktidara geçiyor.
Geçiş süreçleri sancılıdır: Sürüyle general cezaevinde. Komuta kademesinin toplu emeklilik restini ne çabuk unuttuk? GK Başkanı Necdet Özel, çok sayıda Ergenekon kafası barındıran kuruma henüz hakim olamamıştır.
PKK'yı cesaretlendiren işte bu ortam. Çünkü askeri başarısızlık artık hükümetin hanesine yazılacak.
***
Peki askeri başarısızlık nedir? Şöyle bir durum:
Eğer PKK, kara harekâtını az zayiatla atlatıp, ortalık durulduğunda, tekrar saldırıya geçerse... Büyük bir zafer kazanmış olacak.
Düşünün: Özel yetiştirilmiş binlerce askerin; hava desteğiyle giriştiği kapsamlı bir operasyon yapıyorsunuz... Kampları yakıp yıkıyor, yüzlerce militanı etkisizleştiriyorsunuz...
Ama o da ne... Harekât bittikten sonra örgüt, hiçbir şey olmamış gibi, saldırmaya devam ediyor!
İşte bu bir başarısızlık halidir. "Büyük güç" olan Ankara açısından bakıldığında düpedüz "yenilgidir".
Bugün medyada çıkan "şöyle girdik, böyle dağıttık" haberlerinin hiçbir anlamı yok.
Harekâtın bitmesini... Örgütün ciddi biçimde zarar gördüğünün somut verilerle ve eylemsizlikle ortaya çıkmasını bekleyin...
Gerçekçi olmak çok mu zor?