Avrupa'da kaç cami var?
2006 Şubat’ında Trabzon’da.
Santa Maria Katolik Kilisesi rahibi Andrea Santoro. Ondan 6 ay sonra Samsun’da. İtalyan Katolik Kilisesi rahibi Pierre Brunissen. Ardından. 2007 Nisan’ında Malatya katliamı.
Geçen ay... Mardin’in Midyat ilçesinde Mor Yakup Manastırı’nın rahibi Daniel Savcı...
Bu hafta da...
İzmir’de Meryem Ana Kilisesi rahiplerinden Adriano Francini...
Ya öldürüldüler...
Ya bıçaklandılar...
Ya doğrandılar...
Ya da kaçırıldılar.
Bunlar normal mi?
***
Dünkü star, İzmir’deki son bıçaklama olayı ile ilgili olarak ‘Zanlının eylem nedeni ise bildik cinsten’ diye yazıyordu.
Dink cinayetinin tetikçisi O.S’nin Eskişehir-Bursa bağlantısı uzun süre tartışılmıştı.
O.S’nin de cebinden 3 YTL çıkmıştı... Ayrıca üzerinde bulunan SİM kartının sırrı çözülememişti... Suikast öncesi garip bir şehirlerarası otobüs trafiği söz konusuydu.
İzmir’de rahip bıçaklayan Ramazan B’nin de cebinden 2 ytl çıkıyor... üzerinden SİM kartı çıkıyor... Diğer benzerlikler de neredeyse tıpatıp aynı.
***
örneğin...
‘Birbirinin kopyası gibi’ olan saldırılardaki benzerlikler şöyle sıralanmaktaı:
‘Trabzonlu O.S.,.
Malatyalı Emre G...
Ve Balıkesirli Ramazan B...
Hrant Dink cinayeti, Malatya Katliamı ve İzmir’de Rahip Franchini’ye saldırı olaylarının aktörleri.
İsimleri ve şehirleri değişse de, rolleri hep aynı: din ve millet adına, farklı din veya milliyetten insanlara saldırı düzenlemek.
Zanlıların ortak profili: hepsi 16-19 yaşlarında, işsiz ve yakalandıklarında üzerinde bir kaç lira bulunan, Bursa, Eskişehir ve bir kaç ilde ve kamu görevlileriyle tartışmalı bağlantıları olan, adeta ‘cinayet geliyor’ dedirtecek şekilde rahat davranan, filmlerden ve birbirlerinden etkilenen ‘ vatanseverler’...
Adliye çıkışında aynı ‘mağrur’ pozu veren, kelimesi kelimesine aynı ifadelere imza atan zanlılar, işledikleri suçlar ve davranış biçimleriyle hep aynı senaryoyu uyguluyor görüntüsü veriyor ama ‘perde arkası’ hep karanlıkta kalıyor.
Son olarak İzmir’de Saint Antuan Kilisesi’nde rahip Adriano Franchini’yi bıçakla yaralayan 19 yaşındaki zanlı Ramazan B., Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katil sanığı O.S’ye özendiğini, kendisinin de diğer zanlılar gibi ‘kahraman’ olmak istediği için olayı gerçekleştirdiğini söyledi.’
***
Malatya’daki kanlı vahşetle ilgili skandallar ise devam etmekte.
önceki gün cinayetin hemen ardından yakalananların kanlı elbiselerinin ‘aynı poşete’ konduğu ve elbiseler üzerindeki kanların birbirine bulaştığı ortaya çıktı.
Böylece elbiselerdeki kandan kimin cinayete karıştığı, kimin kimi öldürdüğünü anlamak imkansız hale geliyordu.
Bu düpedüz bir ‘delil karatmaydı’...
Davanın başından beri ortaya çıkan gelişmelere bakılınca, bu cinayetin ardında güçlü bir karanlığın olduğu görülmekteydi.
***
Benim garibime giden...
Bu tuhaf sessizlik...
ürkütücü aldırmazlık.
Halbuki...
Fikir ve ifade özgürlüğünden...
Din ve inanç özgürlüğünden yana her samimi kişinin...
Bu utanç verici saldırganlığa karşı çok güçlü ve yığınsal bir tepki vermesi gerekmez mi?
özgürlük, hoşgörü yalancı nutukların sahte bir aksesuarı mı yoksa?
***
Daha da vahimi...
Ağır bir ‘ikiyüzlülük’ ihtimali.
çünkü...
Sırf Almanya’da iki bin camiimizin olduğu bizzat Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk özak tarafından açıklandı.
Batı’da bizlere tanınan hak ve hukuku...
Batı’da bizlere tanınan fikir, din ve inanç özgürlüğünü kullanıp...
Kendi ülkemizdeki caniliklere çok sert bir tepki vermemek nasıl açıklanabilir?
Böyle durumlarda kullandığımız ‘kendine Müslüman’ özeleştirisiyle mi?