İşte millet olma şuuru budur
Van’da Vanlılar, Ercişte Ercişliler yok. Bütün Türkiye orada hazır ve nazır.
İşte millet olma şuuru budur. Bu şuur da ancak milli ve manevi duyguların yaşatılmasıyla sağlanabilir.
İmanı olanın merhamet duygusu olur. Vicdanı olanın paylaşma, dayanışma duygusu olur. Bu duygulardan yoksun insanlar ise fitne ve fesat üretirler.
İnsanoğlu dünyaya gelirken, merhamet ırmağından yıkanarak gelir ve tüm fıtratı bu ırmaktan sulanır.
İşte bu ırmakta sulananlar; Van’da, Erciş’te, Fenerbahçe stadında, televizyon ekranlarında, sokaklarda, evlerde aynı duygu etrafında bütünleşmişlerdir.
Acımız büyük, kayıplarımız büyük. Allah her türlü felaketten ülkemizi ve milletimizi korusun.
Görüntüleri ve yardım çabalarını izlerken, yardım dualarıyla birlikte bir de sessiz şükürler ediliyor ve deniliyordu ki;
“Şükür ki 1999 depremindeki gibi dünyaya avuç açan bir Türkiye yok artık. Her türlü güçlüğün altından kalkan bir Türkiye var.”
Dünya ülkelerinden gelen deprem yardımlarını memur maaşı olarak dağıtan bir devletten, şimdi sadece Türkiye değil, dünyanın neresinde bir dram varsa, oraya koşan bir devlete sahibiz.
Türkiye’nin her yanından ve devletin bütün kurumlarından gelen yardımlar, acıları dindiriyor, yaraları sarıyor, insanımızın yarına güvenle bakmasını sağlıyor.
¥
Böylesine muhteşem birlik ve beraberliği görünce, ister istemez geçmişe de bir yolculuk yapılıyor.
Adapazarı ve Düzce depremlerinde, o soğuk kış geceleri ve sabah ayazlarında, depremzedelere çorba dağıtımı bile yasaklanmıştı. Bir de bunu devlet adına yapmışlardı.
Şimdi Van’da, Erciş’te, bütün gücüyle çalışan devlet millet kaynaşması nerede, o yıllarda, 28 Şubatçılar tarafından abluka altına alınmış devlet nerede?
Adapazarı ve Düzce depreminde de en az deprem kadar acılar yaşanmıştı.
28 Şubatçılar ve onların devamı olan Ergenekoncular, o zamanlar milli ve manevi değerlere duyarlı derneklerin yardımlarını deprem bölgesine sokmamışlardı.
O günlere dönmek belki doğru değil ama bugünkü birlik ve beraberliği görünce, ister istemez akla geliyor.
Sakallı bir vatandaşın, üstelik de inançlarından dolayı sakal bırakmamış, özel bir yat işletmecisi bir kişi, zevkine bıraktığı sakalı yüzünden “Sen irticacısın” diye getirdiği yardımları depremzedelere ulaştıramamıştı.
Şeytan kulağına kurşun, Allah bir daha ne onların yüzünü göstersin, ne de o günlere geri döndürsün. Başlarını kaşıyacak tırnak nasip etmesin.
¥
Depreme insanlığın yapabileceği bir şey yok. Ama onlar başlı başına bir felaketti. İslam’a düşman olmanın, insanlığa düşman olduğunu malum zihniyette görmüştük.
Her insan dünyaya gelirken, “inanma mayası” ile yoğrularak gelir. Aynı insan, akıl baliğ olunca bu mayayı ya kabullenir ya da reddeder.
İşte bugün depremler ve diğer afetlerde sergilediğimiz birlik ve beraberlik ile teröre karşı gösterilen tepki, iman etme mayasına sahip halkımızın eseridir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.