Bu deprem de bir şey anlatamadıysa
Deprem görüntülerini seyreden namuslu her insan etkileniyor.
Devlet millet kaynaşması, duyarlı insanları birbirine sımsıkı bağlarken, belli televizyonları, siyasi çevreleri ve örgütleri rahatsız etti.
İki haftalık “Azra” bebeğin kurtuluş anını birlikte seyrettiğimiz arkadaşım, gözlerini ekrandan ayırmadan şu soruyu sordu:
“Azra bebek, Türk mü, Kürt mü, Alman mı, İngiliz mi, Ermeni mi, Yahudi mi?”
Evet kimse Azra bebeğin kimliğine bakmamıştı. Bütün gayret, annesiyle birlikte Azra’yı göçükten çıkarmaktı.
Kurtarma ekipleri de onu yaptılar. Ne adına? İnsanlık adına. Devlet adına. Millet adına.
Tabii bu gerçeği anlamak için önce insanı, sonra vatanı, sonra da canlı cansız bütün kainatı sevmek gerekir.
¥
Yaklaşık 30 yıldır Doğu ve Güneydoğu’da kurşun sıkılan, bombalanan, mayın tuzaklarıyla şehit edilen polisimizin ve askerimizin kurtarma çalışmalarındaki çabalarını, “mayası temiz” her insan gururla takip etti.
Böyle afet zamanlarında dua edilir. Ama yeri gelince bazen de beddua etmek gerekir. Şimdi gelin de BDP’lilere, PKK’lılara ve onlara yakın çevrelere beddua etmeyin.
Geçelim.
Van ve Erciş’ten deprem yardımlarıyla ilgili bir feryat var. Devletin ve sivil toplum örgütlerinin bu işi çok önemsemesi gerekiyor.
Vanlı ve Ercişli aklıselim sahibi insanlar, dağıtılan yardımları, BDP ve onlara yakın çevrelerin suiistimal ettiklerini ve bunlara dikkat edilmesini istiyorlar.
¥
Yukarıdaki ikazdan herkesin haberdar edilmesi istenince, Van Muradiye depremi ile ilgili yaşadıklarım aklıma geldi.
24 Kasım 1976 yılında meydana gelen ve merkez üssü Van Muradiye olan depremin en ağır bilonçusu Çaldıran’daydı.
O seneler koalisyon yıllarıydı. Depremle ilgili olarak MSP, tek taraflı canhıraş bir şekilde çalışıyor, koalisyon ortakları ise yavaş hareket ediyordu.
Devlet adına bölgeye giden sadece MSP’li bürokratlardı. Diğerleri hava, yol ve can güvenliği açısından Ankara’dan çıkmak istemiyordu.
Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hâlâ yaralar sarılamamıştı. Battaniye başta olmak üzere gönderilen tüm yiyecek ve giyecekler, bir türlü yerine ulaşmıyordu.
Dönemin İmar İskan Bakanı Recai Kutan’dı, bu meseleyle yakından ilgilendi ve şahsi gayretleriyle yeni ekipler kurarak bölgeye göndermek istedi.
Bölgeden gelen haberler kötüydü. “MC hükümeki yıkılsın” diye belli iş çevreleriyle sol örgütlerin, özellikle deprem yardımlarını yerine ulaştırmadıkları ve kendilerine ait depolarda tuttukları iddia ediliyordu.
Bu iddiaların yerinde incelenmesi için Afet İşlerinde bir komisyon kuruldu ve Van’a gidilmek üzere tarih belirlenip, uçak biletleri dahi alınmıştı. Ben de ekipteydim.
Hazırlıklar tamamlandığı sırada hükümet devrilmiş ve CHP azınlık hükümeti kurarak iş başına gelmişti.
Ecevit koltuğuna oturur oturmaz başka hangi ilk işleri yaptı bilmiyorum ama ilk icraatlarından birisi, Van ekibinin gidişini engellemek oldu ve gidemedik.
Yani Erciş ve Van’dan gelen feryadı anlamak zor değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.