Depremler ve dersler!
Bu yılı tüm dünyada açlık, kuraklık, terör, tsunami, hortum, sel, zelzele ve trafik kazaları gibi afetlerle dolu bir hüzün yılı olarak yaşamaya devam ediyoruz.
Deprem, sel gibi afet ve felaketlerin sorumlusu Allah (cc) değildir. Allah (cc) kullarına zulmetmez ve zulmü de asla sevmez. Kendi ellerimiz ve eylemlerimizle yaptıklarımızın bedelini ödüyoruz. Tabii ki kurunun yanında yaş da yanıyor. Bir trafik kazasında otobüs uçuruma düştüğünde yolcular içinde bebek de olur, yaşlı da, suçlu da olur suçsuz da.
Yaratıcımız, yaşatıcımız, yöneticimiz Allah (cc) dünya evini ilk insan Hz. Adem (as) ve evlatlarına sağlam ve mükemmel olarak teslim etti. Karasıyla, deniziyle, havasıyla ve ormanlarıyla tüm canlılara mükemmel bir sofra kıldı. Ancak sonradan; “İnsanların bizzat elleriyle (bilgisizce) işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah da, belki (hatalarından ve yanlışlıklarından pişman olup) geri dönebilsinler diye işlediklerinin bir kısmının (cezasını) onlara (dünyada) tattırıyor.” (Rum S.41) ayeti kerimesinde haber verildiği gibi, dünyanın; yani hava, deniz ve karaların düzeninin bozulmasına sebep olan kendi ellerimiz ve eylemlerimizdir. Aynı zamanda ellerimizle iş başına getirdiğimiz geçmiş iktidarların gaflet ve ihmalleridir. Ve yanlış yapılanmaya ve kaçak inşaatlara göz yuman belediyelerimizdir.
Demirinden, çimentosundan, betonundan çalarak inşaat yapan müteahhitlerimizin, mühendislerimizin elleriyle yaptıklarının bedelini acılarla ve “Yok mu beni kurtaran” çığlıklarıyla ödüyoruz..
Bu ahlaki bozukluğun zeminini hazırlayan ise, ahiret hayatındaki büyük buluşma ve duruşma gününü unutturan ve İslam insanı yetiştirtmeyen, materyalist ve çarpık eğitim kurumlarımızdır. Bu felaketlerde ölenlerin artmasının sebeplerinden biri de on yılda bir yapılan ihtilallerdir. Askeri darbeler kalkınmayı önleyerek büyük şehirlere göçü sağlamış ve çarpık yapılaşmanın müsebbibi olmuşlardır.
Ekonomiye indirdikleri darbeler sebebiyle, vatandaşların sağlam, planlı-projeli bina yapmalarını önlemişlerdir. İmkansızlıkları sebebiyle gecekondu tipi kaçak, çok katlı sakat binaların çoğalmasına yol açmışlardır.
Açlık, sefalet, deprem, sel, tsunami, terör gibi afetlerin ve felaketlerin baş sorumlularından biri de, ihmallerimiz ve hatalarımız neticesinde dünyanın nöbetini ellerimizle teslim ettiğimiz yeryüzünün emperyalist süper bozguncu devletleridir.
“Yeryüzü ıslah edildikten sonra (dünyanın) düzenini bozmayınız” ilahi mesajının ihtarına uymayan başta İsrail, Amerika, Rusya ve Çin gibi devletlerin petrol ve madenler uğruna başlattıkları savaşların bedelini tüm insanlık zelzele, sel ve terör gibi afetlerle ödemeye devam ediyor.
Okyanuslardaki atom bombası denemeleriyle, dağlara ve ovalara fırlattıkları füzelerle, yeraltındaki petrol denizlerini (fay hatlarını) harekete geçirerek deprem ve tsunami gibi felaketlerin tetikçisi olmaya devam ediyorlar.
Ayrıca Amerika’nın HAARP teknolojisiyle dünya üzerindeki depremleri tetikleyebildiği ve teknotik saldırılar oluşturduğu iddiaları da yabana atılmamalı, bağımsız kaynaklarca bu iddialar mutlaka araştırılmalıdır. Bu konu uluslararası plaformlarda mutlaka gündeme getirilmelidir. Unutmayalım ki “duman olmayan yerden ateş çıkmamaktadır!”
Kimyasal atıkların ve bir moda uğruna kullanılan parfüm gibi kozmetik sanayiinin saçtığı zehirlerin dünyanın üst çatısı olan ozon tabakasında açtığı delikler sebebiyle tüm kıtalarda mevsimlerin değişmesi ve hastalıkların artması belasıyla karşı karşıyayız...
Yüzyılın en büyük afeti olan 17 Ağustos Gölcük depremini takip eden depremlerden sonra şimdi de Van depremiyle yeniden sarsıldık. Akdeniz ve Karadeniz’deki sel afetleri, can almaya devam eden terör belası ve bu depremler bizlerin en büyük imtihanı. Bu afetlerden ders alıp ellerimizi, eylemlerimizi ve gönüllerimizi düzeltmeliyiz.
Bu afet ve felaketlerden korunabilmek için de; dış güçlerin baskılarına aldırmadan yeraltı petrolleri çıkarılarak fay hattında meydana gelen patlamaların sebebi olan petrol ve doğalgaz sıkışmasından kaynaklanan depremler dönemine (Suud ve Irak’ta olduğu gibi) son verilmelidir.
Acil çıkarılacak yeni bir imar yasasıyla hükümetler ve belediyeler çarpık yapılaşmaya derhal son vermelidir. “Komşunuzun güneşini ve rüzgarını kesmeyiniz. Sokak yollarınızı geniş tutunuz” hadis-i şerifindeki Peygamber Efendimiz’in (sav) tavsiyelerine mutlaka uyulmalıdır.
Yeni yapılacak üç kattan fazla binalara mutlaka tünel kalıp şartı getirilmelidir. Ağaç ve çelik bina yapımı ucuzlatılarak teşvik edilmelidir.
Ormanlar kesilerek (elli yıl evvel Rize ve diğer şehirlerde çay ekim alanları oluşturmak amacıyla olduğu gibi) yeni heyelanlara yol açılmamalıdır. Heyelan bölgelerine ağaç dikilerek ormanlaştırılmalıdır. Büyük şehirlere göçü önleyecek siyasi, sosyal ve ekonomik tedbirler mutlaka alınmalıdır.
Varoşlardaki gecekondular, devlete teslimi şartıyla kendi geldiği köylerine veya kentlerine dönenlere iş imkanı sağlayana kadar her ay asgari bin lira maaş bağlanmalı ve bu teşvik edilmelidir.
En büyük deprem ve afet olan alkol, kumar, fuhuş, zina, faiz belalarından nefsimiz ve neslimizi eğitimle ve sohbetle korumanın tedbirlerini almalıyız. Esrar, eroin, alkol ve fuhuş depremlerinin enkazlarında kalanların “Yok mu beni kurtaran” çığlıklarına artık kulak vermeliyiz. Kendi el ve eylemlerimizle gelen bela ve afetleri yine kendi el ve eylemlerimizle azaltacak imanlı nesiller yetiştirmeliyiz.
Devlet, fert ve toplum olarak, hak yolda ve doğru çizgide olan sivil toplum örgütlerinin başta okul olmak üzere tüm eğitim çalışmalarını maddi ve manevi her açıdan desteklemeliyiz.
Şeytan ve şeytani rejimlere bağımlı nesil yerine, hayırlı işleriyle yalnız Allah’a kulluğa bağımlı, kul haklarından korkan namaz ehli İslami nesiller yetiştirmeliyiz. Ve dünyayı savaş ve işgallerle tahrip etmeye devam eden süper fitne devletlerden, dünya nöbetini devralacak güçlü bir Türkiye’yi kardeşçe hep beraber yeniden inşa etmeliyiz.
Deprem, sel, trafik ve yangın gibi afetlerde ölen mü’min şehittir inancıyla Van depreminde ve tüm afetlerde hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Her zaman olduğu gibi afet ve felaketlerde yek vücud olan yardımsever kadirşinas tüm halkımızı tebrik ediyorum.
Yaratıcımız, koruyucumuz ve kurtarıcımız Allah (cc) yar ve yardımcımız olsun. Yaşanan bu acılardan ders alarak maddi ve manevi tedbirleri almayı cümlemize nasip etsin.
Amin.