Merkel'in eli mahkûm
Berlin'de "Göçün 50'nci yılı" etkinliklerini, ardından Cannes'da G20 zirvesini kapsayan 4 günlük geziden yurda dönüş yolunda, artık klasikleşmiş ve gelenekleşmiş "Ziyaret sonrası değerlendirme sohbeti" için, 9 medya kuruluşunun genel yayın yönetmenleri "Ana" uçağının ön tarafında Erdoğan'la bir araya geldik.
Sohbete elbette G20 zirvesi ile başladık ama çok kısa sürede ve hızla PKK ile mücadeleye, teröre dış desteğe ve KCK operasyonlarına kaydı. Kaçınılmaz bir biçimde.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile hem Berlin'de, hem de Cannes'da bir araya geldiğini hatırlatıp, "Terörle mücadelede işbirliği" konusunda bir ilerleme sağlanıp sağlanmadığını sorduk.
Erdoğan, aslında Merkel'in terörle mücadele ve teröre karşı işbirliği yapmasının anayasal bir zorunluluk olduğunu ima etti. Alman hukukunun iki çok önemli kaynağını hatırlattı: "Anayasa ve Dernekler Yasası."
Not aldım, İstanbul'a inip eve vardıktan sonra ilk işim bir hukukçu dostumun yardımıyla bu kaynaklara erişmek oldu. Hukukçu dostum şu sonuca vardı:
"Alman Anayasası'nın 9'uncu maddesinin 2'nci fıkrasına ve Dernekler Yasası'nın 3'üncü maddesinin 1'inci fıkrasına göre; Almanya'da bir derneğin yasaklanabilmesi için, terör eylemlerine karışmış olması şart değil. Almanya dışında da olsa, halkların uyumuna aykırı şiddet yöntemli faaliyetlerin içinde olması, bunlara dolaylı da olsa katkıda bulunması, kapatılması için fazlasıyla yeterli."
Dostumdan biraz açmasını istedim. Almanya Federal İdare Mahkemesi'nin 3 Aralık 2004 tarihli ve BVerwG 6 A 10.02 sayılı kararından yola çıkarak açtı:
"Örneğin, bir dernek yurt dışındaki silahlı mücadele yürüten bir gruba birden çok defa ve yüklü miktarlarda destek sağlarsa, bu Alman yasalarına göre, o grubun faaliyet gösterdiği ülkede halkların uyumlu bir şekilde bir arada yaşamalarının engellenmesine, aralarındaki barışın bozulmasına yardım anlamına geliyor. Dolayısıyla o silahlı gruba yardım eden derneğin kapatılması gerekiyor. Derneğin bizzat kendisinin herhangi bir şiddet eylemine karışmış olması şartı aranmıyor."
***
Erdoğan'la sohbete dönelim.
-Alman hukukundan kaynaklarla vurguladığınız PKK ile mücadelede işbirliği talebinize Merkel'in tavrı ne oldu?
-Onlara göre, Almanya'da 10.500 küsur PKK yanlısı var. Yargıda olan sayısı da 4 bin civarında. "Bunların takipçisiyiz" dedi.
***
Aslında PKK ve uzantıları, deri değiştiren yılan gibi, farklı tabelalarla Almanya'daki Kürt topluluğun tüm kılcal damarlarına yayılmış durumda. En tepe kuruluşları KON-KURD (Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu). Onun altında gençlik, kadın, aile, gazeteci, hukukçu, üniversiteli, öğretmen, Cemaati İslami Kürdistan, Demokrat Aleviler Federasyonu, Kürdistan Yezidiler Birliği.... Hepsini kurdular, kimseyi açıkta bırakmadılar.
Ve yasaklanma kriterlerini fazlasıyla yerine getiren bir yapı bu.
***
-Bilgilerle ve belgelerle PKK'nın Almanya örgütlenmesini paylaştıktan sonra Merkel'in tepkisi ne oldu?
-Bunları yakın takibe alma noktasında talimat verdi. İlgili arkadaşlarımızla bu konuda daha sıkı bir işbirliği içerisinde olacaklar.
-Kuzey Irak'taki oluşumun peşmergeleri son talebimizden sonra Kandil'e yakın bölgelerde sorumluluk üstlenmeye başladılar mı?
-Sorumluluk hissi geçmiş yıllara göre daha iyi bir noktada şu anda. Barzani ile görüşmemizde neler yaptıklarını kendilerinden dinleyeceğiz. Orada müşterek çalışmanın sözünü almak istiyoruz. Bizim için önem arz ediyor.
-Kazan Vadisi operasyonunda istihbarat desteği verdiler mi?
-Orada tamamen kendi istihbaratımızı kullandık.
İnsani istihbarat da orada iyiydi.
-PKK kaynakları 450-500 arasında kayıplarından söz ediyor. Size böyle bir bilgi geldi mi?
-Akıllarınca kimyasal silah türünden bir iftirayla kamuoyu oluşturmak istiyorlar. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Kazan Vadisi'ndeki operasyon, insani istihbaratla, insansız hava araçlarıyla tespit edilen grupların, mağaraların, uçaklarla bombalanmasıdır.
Bunun neticesinde orada ölenlerin cesetleri alınmış, Malatya'daki Adli Tıp'a getirilmiştir...
DNA testine varıncaya kadar çalışma yapılıyor.
-Son yılların en etkili hava operasyonu ve bombalaması yapıldı. Afganistan'da Bin Ladin için ateşlenen sığınak delen bombalar mı kullanıldı?
-Hayır, bunlar bizde olanlar. ABD bu tür bombaları bize vermiş değil.
-Son harekâtın eylem caydırıcılığı oldu. Bugüne kadar sağlanamayan askeri başarı sağlanmış oldu. Genelkurmay başarılı diyebilir miyiz?
-Diyebiliriz, çünkü üzerine çok daha sıkı gidiyor.
Kararlı gidiyor. Şu anda kırsalda özellikle son harekât, öyle zannediyorum ki son yıllarda hiç yapılmayan harekâttır.
-Ne değişti? Operasyona katılan asker sayısı mı?
-Anlayış değişti. Daha önce de 150 bin, 200 bin kişi filan hep oraya giderdi. Kırsaldaki PKK'lıların üzerine üzerine gitme olayı var. Bir iyi taraf da, şu an polis asker iyi bir dayanışma sergiliyor. İstihbarat paylaşımı dahil, arazi, şehir merkezi, kırsal güzel bir dayanışmaları var.
-Asker siyasetten çekildi, olması gerektiği gibi tamamen askeri stratejiye yöneldi. Tamamen kendi işini yaptığı için başarılı diyebilir miyiz?
-Burası da önemli... Bir de eskiden mesleki taassup vardı. Güvenlikte bakıyorsun birileri polisi tahrik ediyordu, işte "Biz çalışıyoruz, biz canla başla varız ama asker yok..." Asker diyordu ki, "Biz varız, polis yok." Şimdi o mesleki taassup ortadan kalkınca dayanışma süreci başladı. Tabii istihbarat paylaşımı da işimizi çok kolaylaştırdı. Geleceğe yönelik de daha iyi neticeler alacağımızın umudunu veriyor.
***
Sonra biraz konu değiştirdik:
-2015'te G-20 zirvesini Türkiye düzenleyecek. Ev sahibi siz mi olacaksınız?
-İnşallah. Zirveyi illa yıl sonu yapmak zorunda değiliz. Seçim öncesi yapabiliriz.
-Milli Savunma Bakanı'ndan "Bedelli askerlik bayramdan sonra" diye bir açıklama var...
-Bir tarih yok da, benim için önemli bir konu, acil bir konu. Bütçe öncesine sıkıştırabilir miyiz bilmiyorum. Genelkurmay Başkanı ile de çalışmalar belli bir olgunluğa geldi. Bir an önce bitirip, beklentiler var, o beklentileri karşılarız, bir rahatlama sağlarız.
-Herkese mi yoksa belli bir yaş üstüne mi bedelli askerlik gelecek?
-Belli bir yaşın üstü. Yoksa çok büyük bir haksızlık, adaletsizlik olur.
-Bedelliden sağlanan kaynak nerede kullanılacak?
-Benim gönlümde bir şey var, açıklamayı ben yapacağım.
-CHP lideri Kılıçdaroğlu bir terör komisyonu kurulsun, biz üye vermeye hazırız diyor.
-Şimdi komisyonların bir kıymet-i harbiyesi var mı? Komisyona havale derler ya, hiçbir kıymet- i harbiyesi yok. Terör denilen olayı, bu tür komisyonlarda gelir sadece konuşursun. Sen genel başkansın, konuşuyorsun zaten, komisyonlarda konuşacak olanlar daha üst değil. Seni dinliyoruz. Ne söyleyeceğiniz belli. Terörle mücadelede zaten ne yapacağımız da, ne yapmakta olduğumuz da belli. Bahçeli aradı, tebrik etti sınır ötesi operasyonu yaptığımızdan ötürü. Ama Kılıçdaroğlu, o harekâtlar yapılıyor, hâlâ bize saldırıyor. Benimle ilgili gensoru veriyor. O gensorudan ne çıkacak ya?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.