Akit’in ısrarlı yayınları ve Ayasofya’da bayram namazı
Cenab-ı Allah’a hamd-ü senalar olsun ki; bizleri bir “Bayram”a daha kavuşturdu... Birbuçuk milyarlık İslâm dünyası, dün Kurban Bayramı’nı kutladı...
Biz de, İslâm dünyasının bayramını tebrik ediyor, bu bayramın “barış ve huzur” dolu günlere vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz...
Kazakistan gibi ülkeler, bayram namazını; “eksi 15 derece”yi bulan “dondurucu soğuk”ta kılarken, İslâm’ın kalbi Mescid-i Haram’da sıcaklık “35 derece”nin üzerindeydi...
Birçok İslâm ülkesinde; elbette “sevinç” vardı, “coşku” vardı...
Türkiye’de ise; gerek “şehit”lerimizden, gerek “Van’daki deprem”den dolayı “hüzün” vardı... Ama, şehitler ve depremde ölenler, yine de “şanslı” insanlardı...
Çünkü onlar için, mezara konuldukları andan itibaren “hatim”ler indirildi, “dua”lar edildi... “Deprem mağdurları” için “yardım seferberliği” başlatan Türkiye; “şehitler” ve “depremde ölenler” için de “dua seferberliği” başlattı...
Düşünebiliyor musunuz;
Dün “Kurban Bayramı Namazı” için camileri dolduran milyonlarca insan, “imam efendiler”in; “Şehitlerimizi ve depremde kaybettiğimiz insanları cennetinle şereflendir Allah’ım” duasına, hep bir ağızdan “amin” dedi...
Evet, milyonlarca insan, onlar için dua etti, ruhlarına “Fatiha”lar hediye etti.
Cenab-ı Allah, herkese böyle ölüm, herkese böyle dualar nasip etsin.
DEVLET-MİLLET BAYRAMLAŞMASI
Bayram’ın 1. günü, kimin nerede “Bayram Namazı” kıldığını, kimlerin kimleri ziyaret ettiğini, haber sayfalarımızda okuyacaksınız.
Meselâ; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Van’daydı ve Bayram Namazı’nı da Ulu Cami’de kıldı... Gül’ün Van’da olması ve depremzedelerle bayramlaşması, “Devlet-Millet bayramlaşması”na sahne oldu ki, hayli çarpıcı bir görüntüydü...
Öyle ya;
Daha dün denilebilecek yakın zamana kadar “buyurgan” olan ve halka hep “emreden” bir devlet, artık “milletle omuz omuza” namaz kılıyor, onunla kucaklaşıyor...
Böylece devlet;
“Milletin tepesinde” değil, “milletin yanında” olduğunu gösteriyor...
Nitekim, Van halkı da, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu içten tavrına şu karşılığı veriyor: “Allah, sizleri başımızdan eksik etmesin!”
İşte bu, “özlenen tablo”dur!..
Nitekim, Başbakan Tayyip Erdoğan da, dün Bayram Namazı’nı Sultanahmet Camii’nde kıldı ve halkla orada bayramlaştı... Ona da aynı dualar edildi.
Tabii, bayram namazlarını “çadır”larda veya “büyük camiler”de kılanlar da vardı... Meselâ, İstanbul’da Eyüp Sultan ve Süleymaniye camileri, Edirne’de ise Selimiye Camii doldu taştı...
Allah, bu “coşku”yu eksik etmesin.
AKİT’İN ISRARLI YAYINLARI
Ama, en anlamlı “Bayram Namazı”nın İznik’teki “Ayasofya Camii”nde kılındığını söyleyebiliriz...
Tabii, şöyle sorabilirsiniz;
“İznik’teki Ayasofya Camii’nin ayrıcalığı ne?.. Orada namaz kılmak niye anlamlı?”
Çünkü;
Ayasofya Camii, uzun yıllardır “kilise” olarak kullanılıyor ve yine uzun yıllardır içinde “ayin” yapılıyordu.
Kısaca ifade edecek olursak;
Kültür Bakanlığı, Ayasofya’nın “müze” olduğunu iddia ediyor, Vakıflar Genel Müdürlüğü ise, burasının “cami” olduğunu belgelerle gözler önüne seriyordu... “Tapu, imar ve eski eser kayıtları”nda açıkça görülüyordu ki, Ayasofya bir “cami”dir ve içinde 7 yüzyıldır ibadet edilmektedir.
Muhabirimiz Kenan Kıran, eline geçen bu “belge”lerden sonra, tam anlamıyla bir “haber taarruzu” başlattı...
¥ 28 Ekim 2010 tarihli haberinde; “Rezalete bak” dedi; “7 yüzyıldır cami olan Ayasofya, kiliseye dönüştürüldü!”
¥ 2 Kasım 2010 tarihli haberinde de, “Kültür Bakanlığı’nın çelişkisi”ni ortaya koydu... Çünkü, Kültür Bakanlığı, 15 Ocak 1999 tarihli yazışmada, burasının “cami” olduğunu kabul ediyordu...
Dahası, tapusunda “cami” olarak görünen Ayasofya’nın, “müze” olması için gereken “Bakanlar Kurulu kararı”nın da bulunmadığını belgeliyordu...
Kenan Kıran devam ediyordu Ayasofya ile ilgili haberlerine...
¥ 4 Kasım 2010 tarihli Akit’te Kenan’ın haberi şu başlıkla yer alıyordu: “Bakanlık, Ayasofya rezaletine suskun!”
Bu haber Akit’te yer alıyordu çünkü, bakanlık şu sorulara cevap vermiyordu:
¥ Ayasofya, 1331’den sonra Orhan Gazi tarafından camiye dönüştürülmüş. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) zamanında, Mimar Sinan tarafınan bir mihrap ilave edilerek, yan neflerde büyük kemer açıklıkları oluşturulmşutur. Günümüze kadar cami olarak gelen Ayasofya’nın müzeye nasıl çevrildiğine yönelik resmi kayıt bulunuyor mu?
¥ Ayasofya, müze ise, neden kilise olarak tanımlanmıştır?
AYASOFYA, ARTIK CAMİ
Daha bunun gibi, birçok haberden sonra, Kenan Kıran, ısrarlı takibinin meyvesini aldı ve 1 Kasım 2011 günü arka sayfamızda yayınlanan haberi verdi:
“Akit yazdı, tarihi yanlıştan dönüldü... İznik Ayasofya Camii, Kurban Bayramı’nda ibadete açılıyor.”
Kenan, “olayın geçmişi”ni de şöyle özetliyordu:
¥ Gazetemizin ısrarlı yayınları tarihi bir yanlıştan dönülmesini sağladı. Bursa’nın İznik ilçesinde bulunan, cami olmasına rağmen müze olarak kullanılan Ayasofya aslına dönüştürülüyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün; tapu, imar ve eski eser kayıtlarında cami olarak kayıtlı olduğunu belgelediğimiz Ayasofya’yı, Kurban Bayramı’nda ibadete açacağı bildirildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ise; Ayasofya Camii’ne imam atamasının önümüzdeki günlerde gerçekleşeceği öğrenildi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Bülent Arınç ile Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem’in, Ayasofya’nın aslına dönüştürülmesi için yoğun çalışmalar yürüttüğü, caminin açılışına ilişkin afişlerin bilboardlara asılacağı öğrenildi.”
AYASOFYA’DA BAYRAM SABAHI
Hani, bir söz vardır:
“Mermeri delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir!”
Ayasofya’nın “müze” veya “kilise” değil, “cami” olduğunun kabul edilmesini sağlayan da, “Akit’in ısrarlı ve sürekli yayınları” oldu...
Kimbilir, olayın üzerine bu kadar “ısrarla” gitmeseydik, Ayasofya, belki hâlâ “kilise” olarak kalacaktı.
Ama bugün;
Allah’a şükürler olsun ki; bir tarihi eseri “aslına” döndürtmeyi başardık.
Malûm, dünkü Akit’te; “Ayasofya’da bayram sabahı” başlıklı şu haberi verdik:
“Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Bursa’nın İznik ilçesindeki “Ayasofya Camii”nin ibadete açılması yönündeki kararının ardından yeni tabelası takılan cami, bayram namazına hazır.
Alınan bilgiye göre İznik merkezde Atatürk Caddesi ile Kılıçaslan Caddesi’nin kesiştiği kavşakta yer alan caminin çevresi ve içindeki hazırlıklar tamamlandı. Bayram namazına yetiştirilmesi için bir süredir hummalı bir çalışmanın yürütüldüğü caminin duvarına, son olarak T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı “Ayasofya Camii (Orhan Camii)” yazılı tabela asıldı. Tabelaya, 1331 tarihinin düşüldüğü gözlendi.
İbadete açılması yönündeki kararın ardından, Ayasofya’nın içinde zemin döşemesi yapılmış, yere halılar serilmiş ve minber yerine konularak, yıllardır yapının dışında bulunan “Ayasofya Müzesi” yazılı tabela ise bulunduğu yerden kaldırılmıştı. Ayrıca, namaz kılınacak bölümdeki halıların çevresine korumalıklar yerleştirilmiş, tarihi dokuya zarar vermeyecek şekilde yerden ısıtma sistemi döşenmiştir.”
Ve dün... İşte bu “cami”de, yıllar sonra ilk defa “namaz” kılındı...
Hem de, “Bayram Namazı.”
Muhabirimiz Kenan Kıran başta olmak üzere, Ayasofya’nın aslına döndürülüp “cami” olması için gayret sarfeden herkese teşekür ediyor, “Ayasofya’da bayram sabahı” yaşayan cemaati de kutluyoruz...
Bir dilekle bitirelim hasbihalimizi:
“Darısı, İstanbul’daki Ayasofya’nın başına!”
Alperen Ocağı’na mensup gençler, dün İstanbul’daki Ayasofya Camii’nin “dışında” kıldılar bayram namazlarını... İnşallah, bir gün gelir, “içinde” kılarız...
Selâm ve saygılarımızla...