Amiral... Kadını kolundan tuttu ve!..
Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimiz YAŞ mağdurlarından biri “Amiral Gökmen Keçeci’yi tanır mısınız?” dedi.
“İstanbul’da tanışmıştık, hayırdır?” karşılığını verdim...
“Bir anısı var”mış...
Emekli Tümamiral Gökmen Keçeci’den “aktarımı” dinleyelim:
“Bir gün, bir ‘gazlı içecek’ firmasından aradılar...
Telefondaki bayan, firmanın temsilcisi olduğunu ve beni ziyaret etmek istediğini söylüyordu.
Bir sonraki gün için randevu verdim....
Mini etekli, gayet alımlı bir bayandı...
Buyur ettim.
Kahvesini yudumlarken, nereli olduğumu filan sordu...
Muhabbete girmeden sebeb-i ziyaretini öğrenmek istediğimi belirttim...
Dedi ki;
‘Siz geldikten sonra bizim firmamızı değil de filanca firmayı tercih etmeye başladınız. Kantinlerinizde bizim ürünlerimiz satılmıyor...’
Bu işlerin belli bir prosedüre tabi olduğunu, her şeyin hukuk çerçevesinde yürüdüğünü anlattım...
Gülümseyerek teklif dosyası uzattı.
Ben kendisine yine prosedürü anlattım...
Ve makam kapısına kadar yolcu ettim...
Geri döndüğümde masamın üzerinde bir otomobil anahtarının olduğunu fark ettim...
Arkasından seslendim:
‘Hanımefendi, anahtarınızı masamda unuttunuz!’
Gülümseyerek döndü...
Bana doğru yaklaştı...
Ve dedi ki:
‘Hayır komutanım unutmadım!..’
Şaşkınlıkla yüzüne baktım...
Devam etti:
‘Yeni arabanızın anahtarı. Yarın muameleci bey sizi rahatsız edip devir işlemini halledecek.’
Kan beynime sıçramıştı...
Hızla kadına yaklaştım, kolundan tuttum...
Çıkış kapısına kadar sürükleye sürükleye götürdüm...
Ve...
‘Seni rezil, seni ahlâksız... Bu ne cür’et... Defol git, yoksa seni anandan doğduğuna pişman ederim’ dedim...
¥
Bu türden olaylar olduğunda tavrımı sert bir şekilde ortaya koyuyordum...
Yoluma devam etmeme kesin gözüyle bakılıyordu, öylesine parlak kariyeri olan bir askerdim...
Ama...
İşte ama!..”
¥
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda Harekat Başkanlığı ve Mayın Filo komutanlığı yapmış amiral Gökmen Keçeci’yi hedef haline getiren olaylardan biriymiş bu...
Kendisiyle görüşmemizde dile getirdiği iddia da çok ilginç:
“Türkiye’de petrol olmaz mı.. Hem de ne petrol var... Bu alanda bir dünya devi olan Norveç firmasının Ege Denizi’ne ilişkin araştırması sonucunda üretimi gayet rantabl kaynaklar bulduğunu... Yap işlet devret formülüyle bir platform kurmayı, bütün masrafları üstlenmeyi vaat ettiğini, komutanlarıma yazılı olarak bildirdim... Sonuç çıkmayınca olayın takipçisi oldum... Ve anladım ki, Türkiye’nin çok zengin petrol yatakları var ama bunların değerlendirilmesine izin yok!.. Bu türden tehlikeli konuların üzerine gidiyordum...
Yoluma devam etmeme kesin gözüyle bakılıyordu, öylesine parlak kariyeri olan bir askerdim...
Ama...
İşte ama!..”
¥
Bir zamanlar vaziyetler böyleydi...
Uluslararası şirket yöneticileri askerimize baskı yapmaktan çekinmezdi...
Siyasileri baskı altında tutan asker, “Türkiye’de arama yapmak isteyen” şirketlerin direkt muhatabı olurdu...
Bütün bu karmaşa içinde ülkesine faydalı olmak isteyen askerlerimiz de, bir şekilde devre dışına itilirdi!..
Birçok başarılı generalimizin, amiralimizin önü kesilirdi!..
Şimdi böyle mi?
Hayır değil!..
Bugün, “Siyasi iradeye” (şu veya bu sebepten dolayı, fark etmez) saygılı bir askeri yönetim var...
Gerek Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının “terör” ve “deprem” felaketlerinden dolayı iptalinde, gerekse “Bedelli Askerlik” meselesinde bu tavrı rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz...
Bu böyle olmakla birlikte bir “Taraf”ın, zaman zaman hacmi büyük haberler, bazen de satır aralarından Hükümetle Askeri karşı karşıya getirmeye çalıştığını görüyoruz...
Aynı “Taraf”tan, bu hassas süreçte “Milliyetçileri” tahrik eden yayınlar da sadır oluyor.
¥
Diyelim ki son söz olarak:
Aman Dikkat,
Kuzu postundaki Kurtlara!.