Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Sayın Başbakan, bu yazıyı okur musunuz?

Sayın Başbakan, bu yazıyı okur musunuz?

Menfur olay 1999 yılında Samsun Bölge Karayolları Müdürlüğü’nde oldu.
Karayolunda çalışmakta olan Karayollarına ait dozeri geri aldı diye zanlı müteahhit ruhsatlı silahını çekerek görevli teknikeri arkadaşlarının bakışları arasında mermi yağmuruna tutarak öldürdü... Sen misin dozeri alan, ala sana ölüm!
Devletin malına sahip çıkan dürüst memur mezara, zanlı da cezaevine...
Bundan sonrası asıl önemli.
Geride dul bir hanim ile iki çocuk öksüz kaldı.
Karşı taraf tazminat almasın diye zanlı tüm tedbirlerini almış, üzerinde ne varsa hepsini devretmiş, bu arada gayrimenkullerini de...
Ama hangi ilde ve de hangi tapu müdürlüğünde işlem yaptığı bilinmiyor.
Tasarrufların iptali davası için(BK 18’e göre) bu bilgilere ihtiyaç var.
Peki bu bilgileri kim verecek?
Tabii ki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü.
Başka yerden bilgi almanın imkan ve ihtimali yok.
Önce avukat sıfatımla Ankara 1. Tapu Bölge Müdürlüğü’nün kapsısını çalıyorum, müdürlükten bilgi istiyorum. İlgili memur daha dilekçeyi okumadan “Ret veririz” diyor...
“Sen” diyor “Avukatsın, tapu sicillerini inceleme yetkin var, git araştır bul incele.”
İkinci bir yazıyı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne açıklamalı yazıyorum, diyorum ki “Belki istek yanlış anlaşıldı, ben sizden tapu sicil kaydı istemiyorum, bilgi istiyorum, bilgiyi verirseniz kayıtları ben alırım. Sadece Ankara 1. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı 75 adet tapu sicil müdürlüğü var. Bunları tek tek inceleme imkanım yok, sizde TAKBİS sistemi var, bu şekilde araştırıp bana bilgi verin.”
Ankara 1. Bölge Müdürü Faruk Dönmez imzası ile yine aynı cevap.
Git bul al diyor...
75 adet tapu sicilini incelemeye kalksan kaç ay kaç yıl alır!!!
Genel müdürlük bilgi vermeyince dava açamıyoruz.
Tasarrufun iptali davasını açma süresi beş yıldır.
Bunun üç yılı gitmiş durumda...
Peki, Avukatlık Yasası ne işe yarıyor diyeceksiniz?
Anlaşılan hiçbir işe yaramıyor, memur “la” dedi mi olmuyor işte. En azından kolaylaştırmak, çözüm üretmek diye bir yöntem bizim devlet geleneğinde yok.
1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 2/3. maddesi:
“Yargı organları, emniyet mensupları, diğer kamu kurum ve kuruluşları kamu iktisadi teşebbüsleri... avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır...” Görüyorsunuz ki “zorundadır” diyor, “keyfindedir” demiyor.
Öte yandan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’na gelelim:
Medde 4: “Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir” diyor.
Asıl benim soracağım soru önemli.
34 yıl hakimlik yapmış ve şimdi de avukat birisi olarak devletin ünitesinden bilgi alamıyorsam, vatandaş nasıl alıyor?
Alıyor mu acaba?..
Yağ var, un var, şeker var helva yok!
Basit bir iş için ülkenin Başbakan’ına “bu yazıyı oku” demem yanlış, ama var olan yasalar yürütme tarafından uygulanmıyorsa konu önemli...
Buradan “Neden dava sayısı artıyor?” sorusuna gelelim.
İşte bunun için artıyor, ben şimdi kalkıp bu cevapların iptali için idari dava açacağım, arkasından devleti muhatap alan başka davalar gelecek.
Nasrettin Hoca’nın doğuran kazan hikayesi gibi...
Davadan davalar çıkacak...
Neymiş? Memur ya anlamıyor veya işi yokuşa sürüyor...
Ben şu kadarını söylüyorum...
Ülkedeki idari dava sayısını azaltmak mı istiyorsunuz? İşi yokuşa sürenleri işten el çektirin, dava sayısı yarıya iner...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi