Zirvenin faturası
Sarkozy'nin Cannes'daki G20 zirvesinin hemen sonrasında 65 milyar avroluk yeni bir kemer sıkma paketi açması, Fransızlar'ı ayağa kaldırdı.
Nasıl kaldırmasın? Avrupa basını Sarkozy'nin G20 şovunda el kesesinden, yani halkın cebinden yaptığı hovardalığı yazıyor çarşaf çarşaf ve de ballandıra ballandıra.
Örneğin, İngiliz bulvar gazetesi "The Sun" yemedi içmedi, Sarkozy'nin gösteriş merakının Fransa'ya kaça patladığını hesaplamaya çalıştı. Başardı da.
Gazeteye göre, Sarkozy'nin Cannes'da kapattığı "Hotel Majestic Barriere"in süitinde gecelemenin bedeli 40 bin avroydu! Eh, Fransız lider otelde üç gece kaldığına göre, "Majestic"e devlet bütçesinden 120 bin avro ödenmiş oldu.
(Not: "The Sun", Obama'nın kaldığı "Hotel Carlton"un süitinin gecelik fiyatının 35 bin avro, Berlusconi'nin süitinin ise 30 bin avro olduğunu belirtti ve altını çizerek ekledi: "Bizim Başbakan (yani David Cameron) geceliği 2 bin avro bile olmayan bir odada kaldı.")
G20 zirvesinin Fransız halkına bedeli Sarkozy'nin 120 bin avroluk otel faturasıyla kalsa, neyse... Ama bir de bu küresel zirvenin global maliyeti var: 33 devlet ve hükümet başkanını ağırlamak, onlara eşlik eden bir hayli kalabalık heyetleri yedirip içirmek, güvenlikleri için yüzlerce ama yüzlerce polisi geceli-gündüzlü seferber etmek... Kim bilir kaç milyon avro?
O sorunun yanıtını da Fransızlar'ın hınzır haftalığı "Le Canard Enchaine" buldu: İki günlük "Sarko şovu" için 25 milyonu güvenlik gideri olmak üzere toplam 80 milyon avro!
Değdi mi acaba? Ne gezer...
Sarkozy yılbaşında G20 dönem başkanlığını devraldığında mangalda kül bırakmadı. Vaatlerini veya hedeflerini hatırlatayım:
Uluslararası para sisteminde reform yapılacak, böylece "Kur savaşları" tarihe karışacaktı.
Finans piyasalarına disiplin getirilecek, böylece yeni krizlerin patlak vermesi önlenecekti.
Dünya ekonomisinde yeni bir "Küresel büyüme" dönemi başlayacaktı.
Küresel yönetişim gerçekleştirilecek, böylece IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşların görev ve yetkileri yeniden tanımlanacaktı.
Yoksul ülkelere yardım artırılacak, ayrıca yine yoksullara kaynak sağlamak için finansal işlemlere vergi (Not: Tobin vergisi) getirilecek, böylece küresel dengesizlik ve adaletsizlik bir ölçüde olsun iyileştirilecekti.
Hammadde piyasaları spekülasyonlardan arındırılacaktı.
Yıl sonunda bilanço ne oldu?
Çin onca baskıya rağmen parasını (Yuan) ne revalüe etti, ne de konvertibl yaptı. Yani, kur savaşları devam ediyor.
Finans piyasalarına disiplin getirmek, küresel yönetişimi gerçekleştirmek, yeni bir büyüme ve refah dönemini başlatmak... Hepsi de hayal olarak kaldı. Dünya çaresizlikle 2008 krizi kadar beter bir küresel çöküşün ayak seslerini dinliyor.
Diğer hedeflere ilişkin gülünç sonuçları hiç anlatmayayım...
Özetle; Fransa'nın 80 milyon avrosu, dünyanın da koskoca bir yılı boşa gitti...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.