Japonya'da Bizden Fazla İslam Ahlakı Var
TÜRKİYE halkının çoğunluğu Sünnî Müslüman ama bizim ülkemizde İslam ahlakı hakim değil. Elhamdülillah imanımız var, imanımız kadar ahlakımız yok.
Bugün dünyada dinleri ve inançları İslam olmayan, fakat ahlakları birçok hususlarda İslam ahlakına benzeyen gayr-i Müslim ülkeler var. Bazılarını sayayım: Japonya, Norveç, İsveç, Finlandiya, Singapur (Halkının yüzde 12'si Müslümandır), Yeni Zelanda...
Müslümanlık adalet, insaf, doğruluk dürüstlük, vicdan, insanlık, yardımlaşma, iyi komşuluk; can, mal, din, ırz namus, nesep güvenliği demektir.
Müslümanlık, zelzele felaketine uğramış vatandaşlara gönderilen yardımların bir kısmının yağmalanmaması, hepsinin felaketzedelere adaletle dağıtılması demektir.
İslam ahlakının hakim olduğu bir yerde meskenleri hırsızlardan korumak için üç kilitli çelik kapılara lüzum yoktur.
İslam dini hırsızların elini kesmekten ziyade hırsızlığın kökünü keser.
Bir İslam şehrinde çantanızı, cüzdanınızı düşürdünüz veya kaybettiniz... Binde 999 ihtimalle size geri gelir.
Hastalandınız, komşulardan size tas tas şifalı hasta çorbaları gelir.
Bir İslam ülkesinde on üç yaşındaki kızlar artist veya manken olmak için evden kaçmazlar. Kaçsalar bile ırzlarına geçilmemiş olarak evlerine geri getirilirler.
İslam ahlakının hükümferma olduğu şehirlerde mahkemeler işsiz, hapishaneler ıssız olur.
İslam ahlakı insanı insana melek kılar.
Eski İstanbul'da dibeğe benzeyen içleri oyuk sadaka taşları varmış. Gelip geçenler içine biraz para atarmış. Muhtaçlar ellerini sokar, biraz para alırmış... Hiç kimse paranın hepsini almazmış.
Eski İslam şehirlerinde sosyal sigorta falan yokmuş ama Müslümanlık varmış, paylaşma ve yardımlaşma ahlakı varmış. Kimse aç, çıplak, yersiz yurtsuz kalmazmış. Fakirler imarethanelere gider karınlarını doyururmuş. Yolcular kervansaraylarda üç gün kalabilir, bu esnada kendilerine ve binitlerine bakılırmış.
Suç her toplumda işlenir, bu suçlara her toplumda ceza verilir ama İslam beldesinde suçlar ve cezalar istisnaî olur, yüzde biri değil, binde biri geçmez.
Müslüman bir toplum yalana, harama, zinaya, ribaya, fıska fücura batmışsa onun Müslümanlığı özde değil, yüzeydedir.
Peygamber (Salat ve selam olsun ona) ne buyurmuş:
"Kendi kızım Fâtima hırsızlık yapmış olsaydı, vallahi onun da elini kestirirdim..."
İslam mürüvvet ve fütüvvet (gönül yiğitliği) demektir. Bu ikisinin olmadığı yerde İslam'ın ismi ve resmi vardır.
Evet Norveç, Japonya, Yeni Zelanda din ve iman bakımından Müslüman değil ama ahlak bakımından bizden çok daha Müslüman.
Allah onlara iman nasip etsin.
İslam dünyasının bugünkü hali onların hidayetine set çekiyor.
Kötü Müslümanlar, İslam'ın önündeki en büyük engeldir.
Namaz Müslümanı kötülüklerden alıkoyar. Türkiye Müslümanlarının büyük kısmı günlük namazları terk etmiş ve kötülükler toplumu sarmış kucaklamış.
Namaz kılanların bir kısmının namazı da, onları kötülükten ve azgınlıktan vaz geçirtmiyor. Demek ki, namazı dosdoğru kılmıyorlar.
Müslüman bir ülkede hiç yaygın, genel, yoğun rüşvet alınır verilir mi?
Norveç'te, Japonya'da, yeni Zelanda'da bizdeki gibi rüşvet var mı?
Medya yayınladı: Yalnız yaşayan 81 yaşındaki adamcağız apartmandaki dairesinde ölmüş, beş buçuk ay sonra yeğeni Almanya'dan gelmiş aramış, kapı açılmayınca polise haber vermiş, çilingir çağırıp açtırmışlar. Adamın cesedi ile karşılaşmışlar. Ödenmemiş elektrik faturaları ve bazı evrak kapının önünde yığılı duruyormuş. Bir komşusu bile bu yalnız ihtiyar adama ne oldu diye sormamış, merak etmemiş, ilgilenmemiş...
Bir İslam toplumumun hali bir afet olduğunda anlaşılır. Bir Japonya'ya bakınız, bir de bize.
17 ağustos büyük depreminde enkazın içinde kalmış bir kadın cesedinin kolu görünüyor, kolunda bilezikler var, kahrolası yağmacılar balta ile bileğini kesip bilezikleri çalmışlar.
Bir yerde İslam ahlakı varsa böyle vahşetler olmaz.
İstisna olarak meydana gelirse böyle bir ceza verilir ki, bir daha hiçbir canavar böyle bir şey yapmaya cesaret edemez.
Evet, İslam ahlakı...
Ah İslam ahlakı...
Vah İslam ahlakı...
* (İkinci yazı)
Ben Neler Gördüm
Siz hiç insan büyüklüğünde hamam böcekleri gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz hiç insan büyüklüğünde çok zehirli akrepler gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz hiç iki metre uzunluğunda tezek böceklerini gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz insan boyunda kan içen dev sivrisinekler gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz konuşan, yazan bilgiç domuzlar gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz hiç kravatlı, silindir şapkalı, diplomalı kurtlar gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz papyonlu, fraklı, gümüş saat köstekli tilkiler gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz dans eden tavşanlar gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz doktora yapmış entelektüel sırtlanlar gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Siz arya söyleyen kara kargalar gördünüz mü?.. Ben gördüm.
Evet çok şeyler gördüm.
Berberlik yapan pireler gördüm.
Dellallık yapan develer gördüm.
Yaşı babasından büyük çocuklar gördüm.
Kavağa tırmanan balıklar gördüm.
Aşağıdan yukarı akan sular gördüm.
Altın rengi gök gördüm, portakal rengi deniz gördüm.
Bin kocadan arta kalmış bâkireler gördüm.
Yaşayan ölüler gördüm.
Ölmeden önce ölenler gördüm.
Bütünden büyük parçalar gördüm.
Hayvan gibi insanlar gördüm.
İnsan gibi hayvanlar gördüm.
Ağlaması gerektiği halde gülenler gördüm.
Gülmesi gerekirken ağlayanlar gördüm.
Hiç olan hepler gördüm.
Hep olan hiçler gördüm.
Kırk yıl boyunca namusuyla karı, uyuşturucu satan, hırsızlık yapan namuslu baylar ve bayanlar gördüm.
Sadık köpekler, vefalı kediler gördüm.
Öleceğini anlayınca bir kenara çekilip sessizce can veren kuşlar gördüm.
Vefa gördüm, hıyanet gördüm.
Gün gördüm, gece gördüm, alacakaranlık gördüm.
Muhlis gördüm, münafık gördüm.
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe gördüm.
Tokluktan çatlayıp geberen gördüm, açlıktan kıvranan gördüm.
Güler yüzler gördüm, abus çehreler gördüm.
Saraylarda keyf çatan sefil nankörler gördüm.
İzbelerde yaşayan sultanlar gördüm.
Göklerde, denizlerde, taşlarda esrarlı yazılar gördüm.
Yerden biten yeşillikleri "Vahdehu lâ şerike leh" gûya gördüm.
Zikr eden hayvanlar, böcekler, balıklar, bitkiler gördüm.
Hû çeken dervişler gördüm.
Ayık sarhoşlar, sarhoş ayıklar gördüm.
Çok akıllı deliler, çok kaçık akıllılar gördüm.
Tesettürlü çıplaklar gördüm.
Çok zengin fakirler gördüm.
Çok fakir zenginler gördüm.
Bahar gördüm, yaz gördüm, sonbahar gördüm, kış gördüm.
"Bağ-dehrin hem hazânın, hem baharın görmüşüz
Biz neşatın da, gamın da rüzgârın görmüşüz"
İster inanın ister inanmayın, gerçekten çok ama çok acayip şeyler gördüm.