Bedelli askerlik hani çıkmazdı abi!..
Taaa, 13 Ağustos 2002 tarihli yazımdan bu yana bu işin peşindeyim...
Dokuz yıldır, bütün Genelkurmay Başkanları’nın ve Milli Savunma Bakanlarının “olmaz, katiyen olmaz” yollu açıklamalarına aldırmaksızın aynı iddiayı dile getiriyorum:
“Bedelli askerlik ya çıkacak ya çıkacak!..”
Aha çıktı!..
Benimle atışan köşe yazarlarına, generallere filan geçmiş olsun!..
Büyük geçmiş olsun!..
•
Bu kardeşiniz askerliğini, hem de “kısa dönem kurmay onbaşı” olarak bihakkın yerine getirmiş, komutanlarına şanla şerefle çay koşturmuş, komutan çocuklarına “acilen” montlarını filan yetiştirmiştir...
Bütün görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olmanın ferahlığı ile ve dahi “Kendim için bişey istiyorsam namerdim” ruhuyla bedelli askerlik işine sarılmıştır!..
Bu kardeşiniz, bedelli askerlik meselesine ilişkin yazılarında, vatandaşlarımızı “hamasetten” uzak durmaya, “askerlik uygulamasını” sorgulamaya, “Haso-Hüso” çizgisine empoze edilen “böyyük” lafların gerisindeki uyanıklığa dikkat kesilmeye davet etmiştir...
Bu kardeşiniz; meseleyi bedelli askerlik tartışmasından çok daha ilerilere götürmüş, “Hasoların Hüsoların askerdeki çocuklarına kim para gönderecek!” meselesine girmiştir!..
Girdikçe girmiş ve konuyu Allah’ın izniyle “yönetenlerin” gündemine sokmuştur...
“Parası olmayan yapıyo olan yapmıyo” lafları boş laflardır; parası olan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü grup toplantısında açıkladığı “30 bin Lirayı” (Yaklaşık 20 bin dolar) bayılmaya kudreti olan, bunu göze almış olan adamdan bahsediyoruz!..
Anlasana!..
•
Evet, hayli zamandır, “Askerdeki oğluna para gönderemeyen babanın, dedenin, ananın, ninenin hali ne olacak?” meselesine asılmıştık...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün bedelli askerlik uygulamasından gelecek paraların bir bölümü ile “maddi sıkıntı çeken er ve erbaşlara” da koltuk çıkılacağını söyledi...
Bir de mesela Genel Kurul’daki görüşmeler sırasında, vatan evladının “sigorta primlerinin” devlet tarafından karşılanması da teklif edilir ve kabul görürse, ne ala...
•
Bak, bedelli askerlik olmaz diyorlardı...
Oldu mu olmadı mı?..
Olur abi, sen asılırsan olur!..
Bedelli askerlik taraftarları başta internet olmak üzere bütün kanallardan istifade ile kamuoylarını oluşturdular.
Harbi bir baskı grubu oldular ve meselelerini büyük ölçüde çözdüler...
Şimdi...
“Hak” talep eden diğer gruplar da bunu örnek alsın ve her bir grup kendi göbeğini kendisi kessin!..
Aklınızdan çıkarmayın;
“Uyumluluk modelleri” kapitalizmin tuzaklarıdır...
August Comte, Emile Durkheim, Herbert Spencer, Edmeund Burke, Alexis De Tocqueville, Matthew Arnold, T.S. Eliot, Parsons, (Kısmen Freud) gibi “tutucu” adamlar, bir yandan CHP tipi elitizmi, jakobenizmi ve pozitivizmi savunmuşlar, diğer yandan da “düzen mutlaka korunmalıdır” empozesiyle her türlü “karşı çıkışa” sermaye yararına set çekmenin modellerini ortaya koymuşlardır...
“Talep bilincine”, “boykot bilincine” giden hatları kesmek isteyen “besleme aydınlar”ın peşine takılmanın anlamı yok!..
Haklar talep edilecek ve alınacak!..
Israrla ve akıllıca talep edersen verirler!..
İşte, Bedelli Meselesine asıldık ve koparttık!..
Şimdi ikinci mesele;
Emeklilikte Yaşa Takılanlar!..
Şu Anasol-Me hükümeti döneminde millete, “kademeli emeklilik” diye bir modelle acayip bir kazık attılar.
Adam ya da kadın, prim ödeme gün sayısını tamamlamış, ödemesi gereken primleri ödemiş, her bir şartı tamamlamış...
Ama, 90 dakikalık maçın 87’nci dakikasında çıkmış adamlar, Yaşar Okuyan diye bir bakan eliyle ve de “IMF emretti diye” küt diye kural değiştirmiş!..
Kimine 2 yıl, kimine 10 yıl takmış!..
Şimdi iş başvurusunda bulunuyor garip...
Diyorlar ki, “yaşlısın!..”
Devlete gidiyor, diyorlar ki;
“Gençsin!..”
Prim borcun bitmiş, daha fazla prim ödemen gerekmiyor...
Lâkin, maaş da alamıyorsun...
Anasol-Me hükümeti taktı diye, yaşını doldurmayı bekliyorsun!..
Ve bu arada da çarkını döndürebilmek için iş arıyorsun!..
İş arayan gençlere mecburen rakip oluyorsun!..
Bu zulümdür ve bu zulme AK Parti hükümeti son vermelidir!..
Bunun için de, milyonlarca mağdur hareketlenmeli ve tıpkı bedelli askerlik bekleyenlerin yaptığı gibi yeri göğü inletmelidir!..