Aleviler mazoşist mi ki, hâlâ CHP’ye oy veriyor?
Hadi, diyelim ki “kaset ürünü” Bay Kılıçdaroğlu, bir “proje”ydi... İyice tıkanan ve böyle giderse iktidara gelmesi mümkün olmayan CHP’yi “oksijen çadırı”ndan kurtarmak için bir “umut”tu!.. Öyle ya; hem “Kürt”tü, hem “Alevi”ydi ve hem de “bürokrat”tı!.. Dolayısıyla, “komadaki CHP’yi” belki kımıldatabilirdi... Ne var ki; bu “proje” tutmadı ve Kılıçdaroğlu’ndan bir “cacık” olmayacağı anlaşıldı!..
Peki ama, bunun tek sorumlusu Kemal Kılıçdaroğlu mu?.. Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkanlığı’na getiren “toplum mühendisleri”, hiç düşünmediler mi; Kılıçdaroğlu, bir “Alevi”dir ve “Kürt”tür ama, CHP’nin tarihinde Dersim gibi bir “facia”, Dersim gibi bir “katliam” vardır!..
Şöyle düşünülmüş olabilir:
CHP’nin başına, eğer bir “Dersim mağduru” getirilirse, bütün “Alevi”ler, bütün “Kürt”ler CHP’ye oy verir!..
Tamam da, yetmez ki!..
Nitekim, yetmediği görüldü!..
“Kemal’ist bir iktidar” düşleyenler, yine yüzde 25’lerde kaldılar!..
SADİSTLER VE MAZOŞİSTLER!
İşte burada, benim anlayamadığım, içinden bir türlü çıkamadığım “çelişki” şu:
“Aleviler ve Kürtler, Dersim’de bir CHP kıyımına, bir CHP katliamına maruz kaldıkları halde, niye hâlâ CHP’ye oy veriyorlar?”
Merak ediyorum;
Bütün Aleviler, birer “Mazoşist” midir ki, kendilerini “katleden”, sağ kalanları mağaralarda “fare zehirler gibi” zehirleyen, binlerce kişiyi Dersim’den “sürgün” eden bu “sadist”ler birer CHP’li olduğu halde, hâlâ onlara oy veriyorlar, hâlâ onlara sevdalılar?..
Bunun tek izahı, “mazoşizm” olsa gerek...
“Mazoşizm” şudur:
“Kendisine acı verilmesinden, eziyet edilmesinden büyük haz alma duygusu!”
“Mazoşist”ler;
“Sadist ruhlu” kişiler tarafından “dövülmek”ten, “aşağılanmak”tan, “horlanmak”tan, “köle gibi kullanılmak”tan ve “işkence”ye uğramaktan büyük bir haz duyarlar ve hatta “işkencecisine aşık” olurlar!..
“Aleviler” de öyle değil mi?..
DERSİM’İN BELGELERİ
İşte, Başbakan Tayyip Erdoğan, dünkü AK Parti İl Başkanları toplantısında, hem de “belgeleriyle” açıkladı.
Açıkladığı belgelerden ikisinde; Tunceli ve Sason’da, “öldürülenler”in ve “sürgün edilenler”in rakamları vardı.
“Tunceli’de 13 bin 806 kişi öldürüldü, 11 bin 683 kişi de sürüldü... Dersim katliamının hemen ardından Sason’da yapılan operasyonda da 384 kişi öldürüldü, teslim olanların tamamı da Batı vilayetlerine sürgün edildi!”
“Dersim’den sürgün edilenler”in en çok gönderildikleri yer de Tekirdağ bölgesi... Ne gariptir ki, CHP, oralarda da hep birinci parti!..
Siz olsanız sormaz mısınız;
Aleviler; ya “katliam”a maruz kalmaktan “doyumsuz bir haz” duyacak kadar “mazoşist”tir, ya da “katillerine aşık” olacak derecede “Stockholm Sendromu”na yakalanmışlardır!..
Öyle olmasa;
Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, Kamer Genç’in ve “Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP’dir!.. Atatürk de, bu olaylardan haberdardır” diyerek, “tartışmaların fitili”ni ateşleyen Hüseyin Aygün’ün CHP’de işi ne?..
Öyle ya; o zamanlar, “devlet eşittir CHP” demekti!.. Dahası, CHP; “devleti kuran parti” idi!..
Dolayısıyla, “Dersim katliamının tek sorumlusu” vardır, o da CHP’dir!..
Peki, nasıl oluyor da;
Yurdun dört bir tarafına “sürgün” edilen Aleviler, hâlâ CHP’ye oy veriyor?.. Nasıl oluyor da; “Dersim katliamı”ndan yakınanlar, “CHP’den milletvekili” oluyor?..
ONLAR, KİMİN AKRABASI?
Hadi “milletvekili” oluyorlar da, “AK Parti’ye çamur atmaları” neyin nesi oluyor?..
Bakın, “Dersim Alevileri”nin oylarıyla seçilen Kamer Genç ne demiş:
“Dersim olaylarına katılan kişiler arasında, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün akrabaları var mı, yok mu?”
El insaf!..
Adam; “Sünnetsiz ve Alkolik!..” olduğu yönündeki iddialardan sonra; “denge”yi iyice kaybetmiş, “balatayı iyice sıyırmış” olmalı ki; Dersim katliamının altında “Erdoğan ve Gül’ün akrabaları” bulunduğunu söylüyor!..
“Hayâl” mi görüyor, ne ?!?..
“Dersim katliamı”nın altında Gül ve Erdoğan’ın akrabaları kesinlikle yoktur ama “Kamer Genç’in ataları” vardır!..
Kimler mi onlar?..
Erdoğan, dün açıkladı işte:
Dersim olayları sırasında asker olan Muhsin Batur!.. Bu ismi Kamer Genç tanır mı acaba?..
Tarih, 23 Aralık 1938...
Tunceli’den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü belirten, 2 bin kişinin daha sürülmesini karara bağlayan Bakanlar Kurulu kararı... Burada kimin imzası var biliyor musunuz? İsmet İnönü’nün!.. Evet, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün!..
İnönü’nün kim olduğunu söylemeye hacet var mı?..
CHP’liler, İnönü için; “Bizim kökenimizde İnönü vardır” demiyorlar mı?..
Kamer Genç de;
Herhalde “Millî Şef”ini tanır!..
Tarih, 27 Eylül 1938...
Dersim operasyonlarının hemen ardından Sason’da yapılan operasyonların raporu açıklanır bu tarihte... Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, teslim olanların tamamının da Batı’ya göç ettirildiği yazar o raporda...
Raporun altında da;
Şükrü Kaya’nın imzası vardır, iyi mi?.. Peki, Şükrü Kaya denilen bu zat; “Gül ve Erdoğan’ın akrabası” mıdır, yoksa Kamer Genç gibilerin, üzerine toz kondurmadığı “dedesi” mi?..
KEL ALİ Mİ KAHRAMAN?!?
Peki, “Kel Ali” kimdir?..
“Katliam”ların ve “sürgün”lerin altında onun da imzası var!.. Çünkü o zamanlar “CHP’nin Bayındırlık Bakanı”ydı!.. Tabiî, asıl adı, Ali Çetinkaya’dır... Ama o, “3 Ali’lerden biri” olarak geçmiştir tarihe... Lâkabı da, “Kel Ali”dir!..
“Kel Ali”yi çok çok iyi bilirsiniz...
Yazdığı ama “yayınlamadığı” bir kitabından, evet “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı kitabından dolayı “idam” edilen, merhum İskilipli Atıf Hoca vardı ya; Kel Ali, işte onu astıran “İstiklâl Mahkemesi Hakimi”dir!..
İstiklâl Mahkemeleri’nin de; “Sanığın idamına, şahitlerin bilâhare dinlenmesine” şeklinde kararlar verdiğini söylemeye herhalde gerek yok!..
Kel Ali de; “düzmece bir mahkeme” ile İskilipli Atıf Hoca’yı darağacında sallandıran bir “CHP’li”dir!..
Yani, “Aleviler”in katledilmesine ve sürgün edilmesine imza atmakla kalmamış, “Sünni bir alim”in de idam fermanını vermiştir!..
İşte bu “Sünni ve Alevi katili”nin adı; geçen 3 Mayıs’ta, CHP’li Yenimahalle Belediyesi tarafından bir “park”a verildi, iyi mi?..
“Bir katilin adını bir parka nasıl verirsiniz?” diye eleştiriler gelince, CHP Genel Başkanı Bay Kemal Kılıçdaroğlu, 20 Mayıs 2011’de Afyon’dan nasıl bir cevap verdi, biliyor musunuz;
“Afyon önemli devlet adamlarını yetiştirmiş bir kent... Ahmet Necdet Sezer, hepimizin cumhurbaşkanı... Ali Çetinkaya, Kurtuluş Savaşımızın simgesi bir kahraman!.. Ayvalık’ta ilk kurşunu atan adam... Kadere bakın, Başbakan çıkmış ona ‘katil’ diyor.”
Şu hâle bakın;
“Tescilli bir katil”, Kılıçdaroğlu’nun nazarında “kahraman” oluyor!..
Aynı Kılıçdaroğlu, daha sonra da kalkıp; “Dersim edebiyatı” yapıyor!..
Söyleyin Allah aşkına; buna, “katiline aşık olmak” denmez de, ne denir?..
Şu hâle bakın;
Kemal Kılıçdaroğlu, “Dersim’de 39 akrabasını kaybeden” bir adam... Bu “katliam”a imza atanlardan biri de “Kel Ali” lâkaplı Ali Çetinkaya!..
Bu, ne menem bir ruh halidir ki; “yakınlarını katleden” bir katili “kahraman” ilân ediyor!..
Gel de, çık işin içinden!..
Kel Ali gibi bir katil, CHP’nin gözünde “kahraman” oluyorsa; Kılıçdaroğlu’nun “kahraman”larını gerçekten merak ediyorum.
Herhalde, Sabiha Gökçen de “kahraman”dır!.. Öyle ya; o da “Dersim’i havadan bombalayan bir pilot”tu!..
İnanın, merak ediyorum;
“Katil”lere “kahraman” diyen Bay Kılıçdaroğlu, acaba hangi yüzle “Dersim arşivleri açılsın” diyor?.. Oysa, “arşiv”ler zaten açık!.. Yeter ki, git bak!..
İyi bak da;
“Kahraman”larını gör!..
KATİLLERE AŞIK OLUNCA!
Neyse, lâfı daha fazla uzatmanın âlemi yok!.. Mesele, herhalde anlaşılmıştır!.. Çünkü ben, şunu çok iyi anladım:
“Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir adam; sağ kalan Dersim halkını, gizlendikleri mağaralarda fare gibi zehirleyen CHP’li katillere, kahraman dediğine göre, Tunceli halkının katillerini sevmesinden ve CHP’ye oy vermesinden daha tabiî bir şey olamaz!”
Sonunda şuna karar verdim:
“Alevilerin çoğu mazoşist!”
1938-2011... CHP’de aynı kafa!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın; dün televizyonda yaptığı konuşmada “devlet adına özür” dilemesinin ardından CHP Diyarbakır İl Binası’nda basın toplantısı düzenleyen CHP İl Başkanı Muzaffer Değer, Genel Merkez’in tutumuna rağmen; yaşananlardan dolayı Tuncelililerden özür dileyip, demiş ki;
“Başbakan’ın açıkladığı dört ayrı belgenin okunması sırasında tüylerimiz diken diken oldu, gözlerimden yaşlar aktı. Bizim CHP olarak geçmişimizle hesaplaşmamız, yüzleşmemiz ve özür dilememiz gerekirken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yapması gerekeni bir başka partinin yapması ve devlet adına özür dilemesini gördük... Dersim faciası karşısında Dersimli, Tuncelili yurttaşlarımızdan CHP Diyarbakır İl Başkanı olarak, il örgütüm adına özür diliyorum.”
Vayy, sen misin “CHP’nin yaptığı bir katliam”dan dolayı, “CHP adına özür” dileyen?..
Genel Merkez’den, anında şu açıklama yapıldı:
“CHP Diyarbakır İl Başkanı olarak açıklama yapan Muzaffer Değer, Dersim konusunda özür dilediğini açıklamadan önce il başkanlığından alınmıştır. Değer, açıklama yaptığında CHP İl Başkanı değildir... Bilgilerinize sunarız.”
Bu açıklama neyi gösterir?.. Şunu gösterir: “Dersim’de yargısız infaz” yapan “1930’ların CHP’si” ile “İl Başkanı’nı infaz” eden “2011 CHP’si” arasında hiçbir fark yok!.. Kafa, aynı kafa!..