Nihayet, 28 Şubat hakkında soruşturma açıldı. Özel Yetkili Cumhuriyet savcısı TCK 312’den soruşturma başlattı.. Bakalım bu soruşturma kapsamında kimlerin ifadelerine başvurulacak, kimler sanık sandalyesine oturtulacak, kimler tutuklanacak, kimler yargılama sonunda hüküm giyecek..

Kimler açık ya da gizli tanık olacak..

28 Şubat’ı anlamak için Susurluk’u çözmek gerekiyor.

Bu süreçte faili meçhuller de yeniden gündeme gelecek demektir..

Oğlu “Babam yaşasaydı, o da şimdi tutuklananlar arasında olurdu” diyen Güven Erkaya’nın derin ilişkileri, gerçek kimliği ve 28 Şubat’taki rolünü de öğreneceğiz..

312 General davasının arkasındaki derin irade de ortaya çıkacaktır bu süreçte..

Çevik Bir, Özkasnak ve tabii Karadayı, Kıvrıkoğlu bu süreçte nerede duruyordu?

Çatlı kimdi mesela?

Ağar, Çiller, Mesut Yılmaz bu işin neresindeydiler?.

Batık bankalara danışman olan emekli generaller neyin nesiydi?

Bu vesile ile Media ve Sermaye içindeki “derin adamlar” da ortaya çıkacak..

Ama dikkat ederseniz hâlâ, işin siyasi ayağı ve bürokratik ayağı deşifre edilmiş değil.

Erdoğan’ın şikayet ettiği “Bürokratik Oligarşi” hâlâ işbaşında..


Bu vesile ile “Örtülü KİT”ler de ortaya çıkar mı bilmiyorum. Yani şu “Derin Sermaye”den söz ediyorum.. Demirel ölmeden önce konuşmalı. Asıl “Kara kutu” o!


2012’ye çok hızlı giriyoruz.. KCK operasyonları bir yandan, 12 Eylül, 28 Şubat ve Muhsin Yazıcıoğlu davası öte yandan..


BDP direniyor, CHP direniyor, MHP direniyor..


Muhalefetin uzlaşmaz tavrı yüzünden Anayasa değişikliği konusunda mesafe alınamıyor.


CHP kendi içindeki sorunları, iktidarla ilişkilerini gererek örtmeye çalışıyor, ama öyle anlaşılıyor ki, daha fazla direnemeyecek ve parti içi sorunlar sebebiyle CHP bölünecek ya da bugünkü yönetim gidecek, yerine yenisi gelecek.. Dersim ve tek parti dönemi ile ilgili hesaplaşmalar CHP içinde ciddi tartışmalara sebeb oldu ve olmaya devam edecek..


BDP de yol ayırımında.. İktidarın çıktığı yoldan geri dönmesi mümkün gözükmüyor.


2012 bu anlamda zorlu ve önemli bir yıl olacak. Daha doğrusu ne olursa olacak..


İktidar açısından İsrail’le ilişkilerin yönü, bu sorunların şiddeti ile de doğrudan ilişkili..


İster Güven Erkaya’nın izini sürün, ister Çevik Bir’in, Karadayı’nın, Çiller’in, Demirel’in, PKK’nın, KCK’nın bir şekilde İsrail’e ulaşırsınız..


Suriye de PKK ile ilişkili, ama bugün Suriye kendi can derdinde.. Belki Behroz’a dokunmayarak desteğini bu şekilde sürdürmek istiyordur, ama sanırım Suriye konusu da artık olgunlaştı. Suriye açıklarında devriye gezen Rus donanmasına ait gemiler, Suriye halkı üzerinde caydırıcı bir baskı oluşturmak değil de, daha çok Esad ve ailesi kaçmak isterse, onları Rusya’ya götürmek için işe yarayabilir..


Kozinoğlu “suikastı”nı da bir köşeye yazmak gerek. Özal “suikastı” konusunu da.. Uğur Tönik konuştu ya, arkası gelir.. Daha ilk adımda Yirmibeşoğlu’na ulaşıldı, bir adım ötesinde iş, media, sanat, siyaset ve film dünyasından isimler var.. “Amiral Gemisi”nde alarm zilleri çalıyor olsa gerek.. Bütün bu çevreler, topyekun saldırı için işbirliğine gidebilir.. O zaman yeniden Kozmik Oda’nın kapısını çalmak gerekebilir.. Ha! Bu arada, tek bir Kozmik Oda da yok. Emniyet’in de var Kozmik Odası, Genelkurmay’ın da MİT’in de, MGK’nın da.


TBMM’nin Kozmik Odası yok mu? Mesela İstiklal Mahkemesi zabıtları nerede gizleniyor.. 1. derecede gizlilik taşıyan belgelerin muhafaza edildiği yer.. Herkesin bir karanlık odası var yani..


Türkiye’nin kendi kozmik gerçeği ile yüzleşmeden bu işlerin üstesinden gelmek zor..


Devlet içindeki illegal yapılar deşifre edilsin isteniyorsa, tavşana kaç-tazıya tut şeklinde devam eden oyunların bitmesi, Türk Ergenekonu’nun da Kürt Ergenekonu’nun da sona erdirilmesi isteniyorsa o zaman adres belli.. Bu yapının içindekiler ve arkasındakiler de belli oldu artık.


Bu davaların uzayıp gitmesi bir yandan başka tartışmaları da gündeme getirirken, Meclis’teki ağız dalaşı ile zaman kaybedilmesi sonuçta Anayasa değişikliği gibi konuların zamana yayılması ile toplum psikolojik olarak yoruluyor.. 2012’de bu defter kapanmalı artık.


Selam ve dua ile..