Zorlu bir dosya
Avrupa'daki en ünlü Türk restoran zinciri Sofra'nın sahibi Hüseyin Özer'in başına gelenleri konu alan dünkü yazımla ve o yazıya dayanan manşetimizle, anlaşılan PKK terörünün yurtdışı finansmanının en netameli kuyruğuna bastım.
Çünkü dün gün boyunca çeşitli Avrupa ülkelerindeki yurttaşlarımızdan o kadar çok ve o kadar dehşete düşürücü çığlık geldi ki, inanamazsınız.
Avrupa'nın ikiyüzlü, "Üç maymunlar"ı oynayan yönetimlerinin belki kulaklarına kar suyu kaçar umuduyla, bu çığlıklardan sadece birkaçını aktarıyorum. Buyurun...
***
"Yıl 1991. Bükreş Havalimanı'na çok yakın bir yerde restoran açmıştım. İsmi de 'Türkiyem Restaurant" idi. İşlerim iyi gidiyordu, Rumenler'e seçkin Türk yemekleri sunuyordum. Memnun kalıyorlardı. Aradan 5 ay geçti, 15-20 kişilik gruplar gelip ilk günlerde hesaba itiraz, daha sonra kargaşa çıkarmaya başladılar, derken müşteriler kesildi. PKK ayağına para istediler, ben de vermeyeceğimi söyledim. Mekânı, camları, masaları dağıttılar. Çok masraf ettiğim restorana yalnız başıma oturdum. Türk sanat müziği dinliyorum 70'lik rakımla... Mülk sahibini çağırdım, rakıyı bitirdim, anahtarı verdim, ceketimi alıp çıktım. Çıkmalıydım, yoksa anlıyorsunuz Erdal Bey. Ben 32 yıldır Avrupa'dayım, bunun gibi çok örneklerini görüyor, duyuyorum. Avrupa'daki bu tür mekânların çoğu mağdurlar."
***
"Erdal bey, Allah sizden razı olsun. Bu yazı ile çok önemli bir konuyu dile getirdiniz. Durum çok daha vahim. Elçiliklerimiz haberdar, ama seyrediyor. Yatırım yapmayan, işyerini kapatan, satan birçok esnafımız var. Savcılıklar dilekçeleri işleme koymuyor, adamlar korunuyor. Hollanda'ya, Den Haag'a (Lahey) yolunuz düşerse, çay içmeye bekleriz."
***
"Öncelikle sizi derinden kutluyorum, çünkü öyle bir konuya değindiniz ki, tebrikler. Ben yıllardır Belarus'ta yaşıyorum ve işimin gereği eski Sovyetler Birliği ülkelerine sık sık gitmekteyim. Siz Ukrayna'ya gidip görün PKK'yı. Tamamen küçük bir devlet gibi örgütlenmişler. Konsolosluk ne yapıyor? Yan gelip yatıyor ve maaş gününü bekliyor. Bir sıkıntın olsa Konsolosluk'tan kimseyi bulamazsın, çünkü sayın yetkililer her zaman meşguller, işleri var ama PKK'dan birinin başı sıkışsa hemen o ülkenin İçişleri Bakanlığı yetkililerini ayağa kaldırıyorlar."
***
"6 senedir İngiltere'deyim, ne pislikler gördüm, ne adilikler... Sırf ticari menfaatler için.
Yazınız kesin birilerinin canını sıkmıştır. Ben ne yapabilirim ki, gücüm neye yeter; onun için hep uzak kalmaya çalıştım, Hani derler ya, 'Türk'ün olmadığı yer yok.' Haftada bir eli yüzü düzgün insanlarla toplanıyoruz. Bilmiyorum, daha başka ne yazılır?"
***
"Bir süre Avrupa'da yaşamış biri olarak yazıyorum; çok doğru bir konuya değindiniz. Örgütün uyuşturucudan sonra en büyük gelir kaynaklarından biridir bu. Ben Viyana'da okudum. Öyle bir kara para var ki bunlarda, Viyana'nın en büyük kafe zincirleri bunların elinde (Segafreddo). Sandviç, döner büfeleri (günlük ciroları her biri için minimum 4000-5000 euro), özellikle de 'Turkish Restaurant". Bütün ana arterlerde yerleri var, düğün salonları da. Oralarda halay gecesi adı altında insanlardan bağış topluyorlar. Mariha Hilfer Strasse, Viyana'da paranın döndüğü yer; orada bütün kafelerde Güneydoğu'dan gelen insanlar çalışır ve işletir. Düşünün; 50 milyon euro'ya Segafreddo'yu aldılar. Bu para nasıl bulundu, nasıl geldi; inanılacak gibi değil..."
***
Eh, Öcalan'ın son sevgilisi Rozerin'in, yani Ayfer Kaya'nın İtalya'daki kebap zinciri yöneticiliğinin öyküsünü zaten üç gündür okuyorsunuz.
***
Sanıyorum, SABAH'ın açtığı bu dosya, önümüzdeki günlerde de epey ses getirecek.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.