Farmasonların Dinde Reform Planları
TÜRKİYE'de, 1400 yıllık İslam tarihinde eşi görülmemiş dinî bir reform yapılmak isteniyor. İndirilmiş İslam'ın yerine uydurulmuş bir İslam çıkartılmak isteniyor.
Bu reformda masonların ve bazı masonsever ilahiyatçıların parmağı olduğuna dair hayli karine var.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarını, Sünnî imamların (din önderlerinin) ve cumhur-i ulemanın yolundan çıkartıp birtakım sicilli sarıklı Masonların yoluna sokmak istiyorlar.
Cemalettin Afganî... Muhammed Abduh ve Reşid Rıza...
Üçü de mason, hem de azılı mason.
Onların mason olduğunu kim inkâr edebilir?
Onların masonluğunu dünya âlem biliyor.
Sömürgeciler, kapitalistler, global liberalizmin şövalyeleri, Siyonistler, Haçlılar Ehl-i Sünnet İslamlığından korkuyor, onun yerine evcil ve sulandırılmış bir İslam üretmek ve türetmek istiyorlar.
Bu yeni İslam'ın özellikleri ne olacak?
1. İslam dünyası ve bu arada Türkiye Müslümanlığı Protestanlaştırılacak. Muslümanlar bir yığın, birbirinden kopuk cemaate, kiliseye ayrılacak. Bunların bir kısmı birbiriyle çekişecek. Ümmet bölünecek, param parça edilecek.
2. Kur'anla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sâbit kesin bir farz olan cihad fi sebilillah kaldırılacak.
3. Türkiye Müslümanları sekülerleştirilecek, yani din ile hayat birbirinden ayrılacak.
4. Mezhepsiz, fıkıhsız ve Şeriatsız bir İslam oluşturulacak.
5. Batı medeniyetine, Avrupa Birliğine, Feminizm ideolojisine uymayan ayetler tarihselleştirilecek, hadîsler ayıklanacak.
6. Kur'anın yorumu ayağa düşürülecek, herkes dinini Allahın kitabından doğrudan doğruya öğrensin metoduyla din sahasında kaos ve anarşi doğurulacak.
7. Bir yandan reform yapılırken, öte yandan parçalanmış Ümmet içinde din sömürüsü körüklenecek, mücahidlikten müteahhitliğe transfer olan sahte İslamcıların dinî değerleri mıncıklayıp ayaklar altına almalarına yol açılacak.
8. Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslamlığının değişmez evrensel değerleri, hükümleri, ilkeleri dinde yenileşme, dinde değişim, dinde çağdaşlaşma çığırıyla tağyir ve tahrif edilecek.
9. Pz. Peygambere (Salat ve selam olsun ona) sahih icazetlerle bağlı ve irtibatlı olan gerçek ulema ve fukahanının pabuçları dama atılacak; onların yerine Pakistanlı Fazlurrahman ve benzeri reformcular getirilecek.
10. Türkiye'de, Kemalizm ile İslam karışımı, vaktiyle Hindistan'da Ekber (Ekfer) Şah'ın yaptığı gibi yeni bir din türetilecek.
Maalesef İslamî kesimde birtakım arivistler, hizmet perdesi altında vahim tahribat yapıyor.
Din ticareti, din sömürüsü korkunç boyutlara ulaşmıştır.
Birtakım reformculara bol keseden çok yüklü (yüz binlerce dolar) resmî telif ve tercüme ücretleri ödenmektedir.
Ehl-i Sünneti yıkmak için yurt dışından külliyetli petrodolar gelmektedir.
Müslüman kesimin içinde sürüyle casus, ajan, provokatör, yönlendirici, istihbaratçı vardır.
Türkiye'deki İslamî hareketin ve dinî hizmetlerin içine CIA ve MOSSAD girmiştir.
Mübarek Ramazan ayında islamî cemaat ve tarikat lider ve hocaları bir araya gelmediler ama papazlarla, patriklerle, hahamlarla, pastörlerle pek samimî ve kardeşce iftar ziyafetleri tertiplendi.
İslamda reform hareketlerine paralel olarak:
* Vehhabilik faaliyetleri ve propagandası hız kazanmıştır.
* Alevî vatandaşlarımıza yönelik Şiîleştirme faaliyetleri rejimin hoşgörüsü ile yoğun şekilde devam etmektedir. Komşumuz İran'da en az yirmi milyon Sünnî Müslüman var ama başkent Tahran'da onların bir cami yaptırmalarına ve Cuma namazı kılmalarına izin verilmiyor. Buna karşılık bizde harıl harıl Şiî camileri inşa ediliyor.
Devlet Sünnîlerin camiine, imamına, namazına, hutbesine karışıyor ama Şiîlere karışan görüşen yok.
Türkiyede dominant kültür Sünnî kültürüdür. Türkiye'de yaşayan Sünnî çoğunluğun en az Şiîler kadar serbest ve hür olması gerekmez mi?
Kemalist rejim Sünnî Müslümanlıkta reform yapmak istiyor ama Şiî Müslümanlığa hiç karışmıyor.
Ortada negatif ve ayrımcılık yok mudur?
Müslüman kardeşlerimin dikkatlerini yukarıda arz ettiğim konulara çekmek istedim...
* (İkinci yazı)
İçimizdeki Bomba
İNSANIN içinde tam kalbinde bir bomba vardır. Patlamaya görsün, kişiyi mânen bitirir, korkunç bir akıbete götürür.
Bu bombanın ismi nefs-i emmâredir.
Kötülüğü teşvik ve emr eder.
Kişiyi gurur ve kibre sürükler.
Cinsel şehvet dahil olmak üzere yüz çeşit şehveti tahrik eder.
Para ve mal şehveti.
Zenginlik şehveti.
Ün ve alkış şehveti.
Riyaset/başkanlık şehveti.
Kendini insanlara beğendirmek şehveti.
Daha nice şehvetler...
Kişi nefs-i emmâresini zincire vurup dizginleyemezse, zâhiren bey ve kibar görünse de hayvan derecesindedir.
Hayvandan da aşağıdır öyle insan.
Nefs-i emmârenin bir üstündeki derece nefs-i levvâmedir. Kurtulmak isteyen en az bu kata çıkmalıdır.
Bu kattaki kişi nefsinin kötülüğünü bilir ve onu kınar.
Nefs-i emmâre derece veya derekesindeki kişiler neler yapar:
Haram yerler, haram yemekte bir sakınca görmezler.
Onların dini imanı paradır, maldır, zenginliktir. Onlar paraya tapar.
Onlarda riyaset şehveti vardır. Büyüklerden biri "Riyaset hırsı cinsel şehvetten üç yüz altmış derece şiddetlidir" buyurmuştur.
Nefs-i emmâre sahibi bol bol gıybet eder, onda bütün lisan âfetleri görünür.
O kin sahibidir. Büyüklerimiz "Kimde kin varsa onda din yoktur" demişlerdir.
Deve kini gibi kin besler, hiç afvetmez.
Nefs-i emmâre bataklığında debelenen insanda tevâzu ne gezer.
Müslümanlar, içlerindeki bu korkunç bombayı zararsız hale getirmedikçe selamet bulamaz.
Nefs-i emmâreden kurtulma eğitimini ancak Rabbanî âlimler ve mürşidler verebilir.
Ulemâ-i su'dan bu konuda bir fayda gelmez. Kendisi muhtac-ı himmet bir dede / Nerde kaldı gayriye himmet ede...
Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselamın nefsi en üstün ve yüce mertebedeydi. Onun izinden gidenler nefislerinin şerrinden kurtulabilir.
Bu da Kur'ana, Sünnete, Şeriata ve Peygamber ahlakına bağlanmakla ve ihlasla, ilimle, irfanla, mürüvvet ve fütüvvetle olur.
İman ile nefs-i emmâreye bağlılık bir arada durmaz.
Nefs-i emmâre sahibi hizmet edemez.