Bütünüyle Hesap Sormak
SON bir asırlık tarihimizde çok büyük zulümler olmuştur.
Halka, vatana, devlete büyük hıyanetler edilmiştir.
Zulüm... Hıyanet... Bunları, birtakım yalancılardan başka kim inkar edebilir?
Türkiye halkının temel insan hakları ihlâl edilmiştir.
Uyduruk mahkemelerin zalimâne kararlarıyla çok insan asılmış, zindanlarda çürütülmüştür.
Nice vatandaşımız yargısız öldürülmüştür.
Yakın tarihimizde millî kimlik ve kültürümüz ayaklar altına alınmıştır.
Soykırımlar yapılmıştır.
Bunlar inkâr edilemez.
Devletimizin bütün bu zulümlerle, bu hıyanetlerle yüzleşmesi lazımdır.
Bu zulümler, bu hıyanetler teker teker ele alınmamalı, hiçbiri saklanmamalı, bütünüyle ele alınmalıdır.
Son günlerde Alevîlere yapılan zulümler gündemde.
Sünnî çoğunluğa onlardan çok daha fazla zulm ve hıyanet edilmiştir.
Son bir asırlık tarihimizde Türkiye yağma edilmiştir.
Ermenilerden, Rumlardan kalan mallar dosyası ne zaman açılacak?
Yakın tarihimizde tarihî İslam kabristanlarının büyük kısmı yerle bir edilmiştir. Bu Vandallığın hesabı sorulmayacak mıdır?
Yıkılan, satılan, kiraya verilen binlerce cami, sayısız medrese, taş mektep, vakıf eseri...
Bulgarlara balyalar halinde okkası iki buçuk kuruştan satılan millî arşiv.
Canına okunan zengin, edebî, yazılı Türkçe.
Kapatılan ecdat türbeleri.
Müslüman halka hacca gitme yasağı.
Kapatılan, yasaklanan tasavvuf tarikatları.
Şapka yüzünden idam edilenler.
Birtakım adamların, ömürleri boyunca ticaret yapmamalarına rağmen elde ettikleri efsanevî servetler.
Yıllar boyunca Ezan-ı Muhammedî okunmanın yasaklanması.
Fatih Sultan Mehmed'in "Benim bu camimle ilgili vakfı bozanların üzerine Allah'ın laneti olsun dediği" Ayasofya'nın kapatılması.
Büyük vatansever Trabzon milletvekili Ali Şükrü beyin alçakça ve kahpece şehit edilmesi dosyası ne zaman açılacaktır?
Türkiye halkının büyük kısmının fakirlik, sefalet, hastalık, bit, sıtma, açlık, kıtlık, dipçik, yolsuzluk, susuzluk ile terbiye edilmesi.
Türkiye'de bir korku imparatorluğu kurulması.
Evet bütün bu zulümler, bu hıyanetler; bu kötülükler bütün olarak ele alınmalı ve bunların hepsiyle yüzleşilmelidir.
Çok uzaklara gitmeye lüzum yok, Erzican'ın Başbağlar köyünde camiden çıkarken hiçbir suçu olmayan 33 Müslüman vatandaş gaddarca, vahşice, merhametsizce şehit edildi ve kanları yerde kaldı. Bunun hesabını kim soracaktır?
Ben sadece Müslüman çoğunluğun haklarını savunmuyorum. Karadeniz'in karanlık ve soğuk sularına atılarak öldürülen Mustafa Subhi'lerin de hesabı sorulsun.
Ortadoğu'nun Japonya'sı olabilecek Türkiye'yi geri bırakanlardan hesap sorulmayacak mı?
Ölmüşlermiş... Olsun... Ölülerden hesap sorulmaz mı?
* (İkinci yazı)
Korku ve Ümid
KABRİSTANLARIN önünden geçerken ölülere rahmet dilerim. Hastahanelerin önünden geçerken bütün hastalara âcil şifalar dilerim.
Hapishanelerin önünden geçerken içeridekiler için Allah kurtarsın derim.
Kendim, annem babam, hısım akrabam, dedelerim ninelerim, kendilerinden feyz aldığım hocalarım, ulema fukaha ve meşayih, tanıdıklarım, dostlarım arkadaşlarım, komşularım, tanıdıklarım, Hazret-i âdem aleyhisselamdan bu güne kadar gelip geçmiş ve halen yaşayan bütün mü'minler için bağışlanma dilerim.
Kendim ve yaşayan bütün mü'minler için hüsn-i hâtime dilerim.
İman etmemiş kimseler için hidayet dilerim.
Bana iyilik etmiş olan herkes için kat kat iyilikler dilerim.
Kendilerine bilerek veya bilmeyerek kötülük ettiğim kimselerden beni bağışlamalarını, haklarını helal etmelerini dilerim.
Nefsimin, insî ve cinnî şeyâtînin, zalimlerin, münafıkların, mürailerin, düşmanlarımın şerlerinden Allah'a sığınırım.
Gıybetimi yapanlara, sevaplarını bana verdikleri, benim günahlarımı yüklendikleri için teşekkür ederim.
Ayasofya'nın önünden geçerken, inşallah yeniden cami olur diye dua ederim.
Sesi bed, üstelik usûl erkan bilmez biri hoparlörü sonuna kadar açarak 130 desibel avaz avaz ezan okurken ne olurdu bu kadar bağırmasaydı derim.
Cenaze namazına gelmiş, neşeli bir şekilde gülüyor, yanındakilerle şakalaşıyor, böyleleri için keşke biraz hüzünlü ve ciddî olsalar derim.
Sokakta, açıkta, herkesin arasında yiyen içenlere keşke yemeseler, içmeseler derim.
Benim için Müslümandır diyenlere bir şey demem ama iyi Müslümandır diyenlere evet demem.
Herkes beni kötülemekte birleşse, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemesinler isterim.
(Not: Başbakanımız bir ameliyat geçirmişler, Allahtan kendilerine sıhhat, afiyat, şifa ve bütün hayırlı işlerinde muvaffakiyet dilerim.
Devlet, hükümet adamlarımızın hayırlı olmayan işlerde başarılı olmamalarını dilerim.)
Sokakta, caddede çok lüks bir otomobil görünce yüzümü buruşturur, israfı kötüler ve bunun sahibi keşke mütevazı bir arabaya binseydi derim.
Camide başları açık namaz kılanları görünce üzülür, inşallah başlarına takkeye benzer bir imame geçirirler de sünnete ve edebe uyarlar derim.
Halkın ucuza karnını doyurduğu esnaf lokantalarını görünce hafiflerim, lüks ve pahalı lokantalar bana kasavet verir.
İyi bir insan olmak isterim, olamam.
Salonumda Hattat Davud beyin yazdığı bir levha var: 'Abdün muznib... Rabbun Gafur...
Korku ve ümid...