Günlerdir Dersim'i konuşuyoruz!

Tabir caizse Dersim'le yatıp Dersim'le kalkıyoruz!

Kimi özür dilenmesini istiyor!

Kimi özür diliyor!

Kimi sadece özür yetmez diye feryat ediyor!

Kimi özür dileyene "Ne yapıyorsunuz kendinize gelin" diye fırça basıyor!

Bunların hepsi yaşanıyor ama hiçbirisi aşağıda nakledeceğimiz açıklama kadar aklımızda yer etmiyor!

Dersim konusunda aklımızda kalan sanırız hiçte çıkmayacak olan açıklama İsmet İnönü'nün torunu Gülsüm Bilgehan'ın yaptığı açıklama!

Gülsüm Bilgehan, Dersim katliamını ve katliam sonrası yapılan sürgünü faydalı buluyor!

Bu sayede Dersimlilerin ortaçağda kalmaktan kurtulduklarını ve çağdaş bir yaşama kavuştuklarını iddia ediyor!

Bu açıklaması ile Gülsüm Bilgehan dedesi İsmet İnönü'ye ne kadar layık bir torun olduğunu da ispatlamış bulunuyor!

Zira bu açıklama bir zihniyetin, ülkemizi uzun süre yöneten bir kafanın sesidir!

İnsanlar katledilirken, insanlar sürülürken bu zihniyet, bu kafa olaya farklı bir açıdan bakmayı başarmış(!) ve bu zulmün o insanların hayrına olduğunu düşünebilmiştir!

Belki yaptıkları zulmü gözlerden uzak tutabilmek için böyle laflar edebilmişlerdir!

Sizi katlettik, sürdük ama bakın çağdaş bir yaşama kavuşturduk gibi garip bir savunma içine girmişlerdir!

Bir yanda insanların ayaklar altına alınan yaşama hakları!

Bir yanda da evlatlık verildikleri aileler yanında kavuştukları(!) çağdaş yaşam şartları!

Aynı muameleye yani sürgüne İsmet İnönü'nün torunu Gülsüm Bilgehan muhatap olmuş olsaydı!

Yani merhum dedesi benzer bir katliamda can verirken annesi de bir aileye evlatlık olarak verilmiş olsaydı ve kendisi bu evlatlık verilen anneden dünyaya gelseydi bugün konuştuğu gibi konuşabilir miydi?

İyi ki dedemi katletmişler, annemi de bir subay ailesine evlatlık olarak vermişler, ben de bu sayede çağdaş bir yaşama kavuştum diye sevinebilir miydi?

Böyle yapmamış olsalardı ortaçağ şartlarında yaşıyor olacaktım diye dövünebilir miydi?