Son İki Domuz Vak'ası
Müslüman halkımıza evcil domuz, yaban domuzu , eşek eti yedirilmesini zaman zaman protesto ediyorum.
Bu konuda iki hadise geçtiğimiz hafta yaşandı. Birincisi: Trakyada askerî bir birliğin kantininde Haziran ayında domuz etli ürünlerin satıldığı meydana çıkmış, lakin ilgililer ses çıkartmamış ve bu haram ve necis etler askere yedirilmeye devam edilmiş. İkincisi: Zeytinburnu'nda bir dükkanda halka yedilmeye hazırlanan 200 kilo domuz eti bulunmuş.
Maalesef halkımıza yıllardan beri büyük miktarda (evcil veya yaban) domuzu eti, eşek eti yedirilmektedir.
Bu konudaki rivayetler tevâtür derecesindedir, inkârı mümkün değildir.
Bu konuda sahih bilgilere ve belgelere ulaşarak ciddî raporlar hazırlamak için uzman kadrolara, tahlillere, polis ve istihbaratçı gibi çalışmalar yapılmasına ve bunları yapmak için lüzumlu paraya ihtiyaç vardır.
Maalesef İslamî kesim bunları yapamıyor.
Domuzcuların bir yalanı şudur: Biz bunları yerli Müslüman halka değil, gayr-i müslim turistlere yediriyoruz.
Bu yalana kimse inanmasın. Yukarıda zikr ettiğim iki yeni hadise bunların Müslüman askerlere ve halka yedirildiğini ispat ediyor. Zeytinburnu turistik bölge değildir.
İkinci yalanları şudur: Domuz eti çok pahalı ve lüks bir ettir, bunu bugünkü fiyatlarla satmak mümkün değildir.
Bu da çok uzun kuyruklu bir yalandır. Domuz eti, hele yaban domuzu eti en kalitesiz, en ucuz ettir. Eşek eti de öyledir.
İmanlı ve vicdanlı belediyelerden rica ediyorum: Lütfen vazifelerini yapsınlar ve kendi bölgelerindeki etleri, et ürünlerini çok sıkı ve devamlı şekilde denetlesinler.
Evvelce yazmıştım: Artık yeni tekniklerle bir etin domuz eti olup olmadığı, bir üründe domuz eti ve yağı bulunup bulunmadığı çok kolay, çok çabuk ve çok ucuz şekilde yapılabilmekteymiş.
Her büyük, her orta belediye bunu yapabilen cihazlara sahip olmalı ve hem kurum olarak kendisi tahlil yapabilmeli, hem de halktan isteyenlerin getirecekleri etleri, sucukları, sosisleri cüz'î bir ücret karşılığında tahlil etmelidir.
Bu isteğim, insan hakları çerçevesinde mütalaa edilmelidir.
Domuzun yaygın olduğu bir Hıristiyan ülkesinde ve şehrinde yaşasam, Yahudilere mahsus koşer etler ve gıdalar satın alarak ve tüketerek domuzdan korunabilirim. Türkiyede ise maalesef yapacak bir şeyim yoktur.
Diyanet'in, Müslümanlara domuz ve eşek eti yedirilmesi konusunda harekete geçmesi zamanı gelmiş ve geçmiştir.
Hahambaşılık Yahudileri koruyor da, Diyanet niçin Müslümanları korumuyor?
Fazla pahalı olmamak şartıyla domuz eti tahlili yapacak bir kurum bilenler varsa lütfen aşağıdaki adrese e-mail ile bildirsinler, ben de elimden geldiği kadar bu konuda (ücretini ödeyerek bazı tahliller yaptırmak ve neticelerini halkımıza bildirmek suretiyle) hizmet edeyim. ([email protected])
* (İkinci yazı)
Sizin Gözünüzü Asabiyet Bürümüş
SİZİN maalesef gözünüzü grup asabiyeti bürümüş; salim, mantıklı ve insaflı bir şekilde düşünme yeteneğini yitirmiş, bir tür holigan olmuşsunuz.
Müslümanlar arasındaki olumlu ve rahmete vesile çeşitliliği anlamıyor ve kabul etmiyorsunuz.
Siz bir fırkaya veya hizbe mensupsunuz, onun parça olduğunu idrak etmiyorsunuz.
Bütün İslam'dır, bundan habersizsiniz.
Mantıksızlıklar içinde yüzüyorsunuz.
Bütün parça içine sığmaz, bunu anlamıyorsunuz, kabul etmiyorsunuz.
Parça bütün ile eşit değildir, parça bütün ile özdeşleştirilemez, buna da aklınız ermiyor.
Parça tekelciliği yapıyorsunuz.
Emanetleri ehliyetli olan Müslümanlara değil, ehliyetsiz ve liyakatsiz de olsa "Bizden onlara" veriyorsunuz ki, bu haramdır.
Sizden olmayan sâlih Müslümanları dışlıyorsunuz, onlara üvey evlat muamelesi yapıyorsunuz. Bu da haramdır.
Politikanın üzerinde tutulması gereken ulvî dini, süflî siyasete alet ediyorsunuz.
Öncelikle miskinlerin ve fakirlerin hakkı olan zekatları; Kur'ana, Sünnete, icmâ-i ümmete, fıkha ve Şeriata aykırı olarak topluyor ve aykırı olarak sarf ediyorsunuz.
Siyasî ve dünyevî emeller uğrunda zaruriyat-ı diniyeden tavizler veriyor, vahim bozukluklar sergiliyorsunuz.
İslam düşmanı kafirleri dost ve velî ediniyorsunuz.
Kendinizi ve grubunuzu mâsum, günahsız sanıyorsunuz.
Yalan da olsa övgülere bayılıyorsunuz.
Doğru da olsa tenkit ve uyarılardan nefret ediyorsunuz.
Bizim her dediğimiz ve her yaptığımız doğrudur kuruntusu içindesiniz.
Bendeniz şahıs ve tüzelkişi ismi vermeden iyi niyetle anonim tenkitler ve uyarılar yapıyorum. Yazdıklarımın doğru olup olmadığını incelemeden bana saldırıyor, hakaret ediyorsunuz.
İslamda yaşlılara saygı göstermek, küçüklere şefkat ve merhamet etmek esası vardır. Bundan habersizsiniz.
Sizde adalet ve insaf yok.
Sizi öven kafirleri seviyor, sizin uyaran mü'minlere düşmanlık ediyorsunuz.
Siz kendinizi lâ yuhti (yanılmaz), la yüs'el mi (sorumsuz) sanıyorsunuz.
Ayağınızı denk alın, dikkat edin... Bu bir tehdit değil, kardeşçe bir uyarıdır...
Söylediklerinizin,yaptıklarınızın, davranışlarınızın bazıları zaruriyat-ı diniyeye aykırıdır.
Dikkat edin!... Ayağınız kayabilir.
Dünya ve ikbal derken âhiretinizi kayb edebilir, büyük zarara uğrayabilirsiniz.
Bu dünyanın ve dünyevî emellerin kıymeti yoktur. Hadîste "Allah katında bu dünyanın sivrisinek kanadı kadar değeri olsaydı, kafire bir yudum su içirmezdi" buyruluyor.
Biz dünyaya önem vermiyoruz, yaptıklarımız hep âhiret içindir mi diyorsunuz?.. O halde Kur'andan, Sünnetten, icmâ-i ümmetten, cumhur-i ulema yolundan, Sevad-ı Azamdan, Kuranını doğru yorumundan, Ehl-i Sünnetten ayrılmayınız.
Yine bana kızacaksınız... Soruyorum: Şu yazdıklarımda dine aykırı bir nokta var mıdır?
Siz doğru yoldaysanız niçin üzerinize alıyor ve gocunuyorsunuz?
Sizi uyaran herkes yanılıyor da bir siz mi yanılmıyorsunuz?