HSYK Kılıçdaroğlu’ndan özür dilesin(!)
Ah eski nezaket eski edep...
Eskiden kabahatli olanlar özür dilerdi, Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan sonra kural tersine döndü. Artık kalayı yiyen, kalayı yapandan özür dileyecek!..
Kılıçdaroğlu’nun “Yargı AKP’nin arka bahçesi konumuna geldi” sözü yenilecek yutulacak cinsinden değil. Ülkenin tüm hakim ve savcıları zan altında...
Hakim ve savcılar AK Parti’nin arka bahçesiymiş!
İyi de, o zaman bu Şike Çetesini kurtarmak için üç parti bir araya neden geldiniz? Neden o kadar yoruldunuz, toz yuttunuz? AK Parti arka bahçeye emir verir olur biterdi...
Demek ki bükemediğin kolun salvosu...
Oysa ki bu bir karartma operasyonudur... Doğrusu, hem Özel Yetkili Mahkemelerin hakim ve savcılarını, hem de önemli mahkemelerin başkanlarını Kadir Özbek’in de başında bulunduğu HSYK cımbızla çekerek atadı... Gariptir ki, Ergenekoncuları o atanan hakim ve savcılar kelepçelediler...
Ergenekon’un kelepçelerini AK Parti iktidarı ile irtibatlandırma ya oyunun bir parçası veya uyanık geçinmenin Fransızcası. Kılıçdaroğlu belki bu kadarını bilmez, YARSAV’ın eski Başkanı Emine Ülker Tarhan hanıma sorsun o bilir. Hatta sorsun, seni ve yandaşlarını Yargıtay’a kimler taşıdı?
Bir daha sorsun, eski HSYK zamanında Yargıtay’a seçilenler kimlerdi?
Bu seçilenler arasında merdiven altına sıkışarak askeri brifing alan kaç kişi?..
Yoksa, çakma bilgilerle hakim ve savcılara “arka bahçe” suçlaması çok yanlış, hem de ayıp.
En azından bir partinin genel başkanına yakışmıyor.
Kadrolaşma deyince önce CHP akla gelir.
Cumhuriyet kurulduğundan bu tarafa nefesi alkol kokmayanların dışlandığı bir yönetim biçimi yaşadı bu ülke. Resmi ideoloji adına görev kutsaması anayasal bir haktı.
Eşinin başörtüsü varsa öteki muamelesi, Kemalist değilsen mürteci...
Şimdi de Yargıtay’a son dönem atanan 160 üyenin renk alışverişi tamamıyla YARSAV patentli olmayınca militan oldular, öyle mi? Oradan söz hakimlerin dosyalarına uzanıyor.
Güya üniversite öğrencileri “parasız eğitim istiyoruz” dedikleri için 19 ay tutuklu kalmışlar.
Sonra dönüp soru soruyor, “dünyanın neresinde var?”
Hiçbir yerinde yok, ama sen doğruyu söylemiyorsun...
Parasız eğitim istiyoruz dediği için bu ülkede hiç kimse tutuklanmadı.
Hatta, meclis kürsüsünden bardağı kırıp “anasına avradına” der gibisinden milletvekillerine fırlatan paranoyak tipler de tutuklanmıyor... Yoksa ekranlarda izlediğimiz panzer taşlama, şehri harabe haline getirme, yumurta savurma olayları herhalde Kılıçdaroğlu’na senfoni gibi geliyor...
Ceza hukukuna göre neyin suç olduğunu Kılıçdaroğlu biliyor mu acaba?
Bildiğini sanmıyorum, bilse “Bana o yargıçlar söylesinler, aranan bir insan hakime gelecek de kaçacak diye tutuklanacak. Böyle bir anlayış olabilir mi?” şeklinde soru sormaz.
Kişi hakim tarafından neden aranır?
İşte bunu bilmiyor, bilmemek ayıp değil, en azından Süheyl Batum’a sorsun.
Kılıçdaroğlu’nu dinleyen zannediyor ki, aranan kişi hakime gidiyor, hakim de AK Parti’ye oy vermedi diye o kişiyi tutukluyor. Bu kadar da ucuzluk olamaz...
Diyor ki: “Özel yetkili mahkemeler operasyon mahkemeleridir. Özel yetkili mahkemeler kalkmadığı sürece bu ülkeye demokrasi gelmez.”
Nasıl da bildi gördünüz mü?
Derler ya, “Dahleden dinime bari Müslüman olsa.”
Astığı astık kestiği kestik İstiklal Mahkemeleri ile Kel Aliler sanki CHP’nin eseri değil.
Arkasından gelen Yassıada ile Devlet Güvenlik Mahkemelerini kurduran da CHP’dir bileseniz.
DGM’ler 1982 Anayasası ile 16 Haziran 1983 tarih ve 2845 sayılı yasa ile kuruldu...
Karakol dedin mi CHP akla gelir, Jandarma dedin mi CHP akla gelir, DGM dedin mi CHP akla gelir... Şimdi soralım, DGM’ler ne zaman ilga edildi?
30/06/2004 tarihinde AK Parti iktidarında...
Ne olacak Mart Kedisi, hem üste çıkar hem bağırır...
Kılıçdaroğlu bilmiyorsa hatırlatayım, özel yetkili mahkemeleri değil kaldırmak, daha da ihtisaslaşmaları gerekir... Değilse, bu hali ile çete suçlarının hakkından normal mahkemeler gelemez.
Gerçek bu iken, bu mahkemelerin kaldırılmasını istemek, Ergenekon davalarını sulandırmak demektir. Hem sulandıracaksın, hem hakaretler yağdıracaksın, hem de “benden özür dilesinler” diyeceksin. Çaresiz, başta Adalet Bakanı, arkasından HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, onun da arkasından İbrahim Okur Kılıçdaroğlu’ndan özür dileyecekler!..
Neden mi?
Dedik ya Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olunca kurallar değişti.
Bundan sonra kalayı yiyen kalaylayandan özür dileyecek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.