M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Yazarın Tarafsızlığı ve Bir Özür

Yazarın Tarafsızlığı ve Bir Özür

Bir yazarın herkesi memnun etmesi, elbette mümkün değil!

Hele hele, fikirlerin ayrıştığı, yaşantının farklılaşıp amellerin yabancılaştığı, cemaatlerin bölünüp fırkaların çoğaldığı, tevhitle şirkin adeta kaynaştığı, at izinin it izine karıştığı ortam ve toplumlarda, yazmak da zordur, konuşmak da!..

Ama, sorumluluk sahibi insanların yine de bu görevleri yerine getirme mecburiyetleri vardır.

Muhataplarına düşen görev ise, bu konuşulan ve yazılan şeyler yanlış ise, onları düzeltmek ve failini ikaz etmektir.

Tabii, bunu yaparken inandırıcı olmalılar ve bilinen doğru kaynaklardan görüşlerine delil getirmeliler.

Aksi halde, itiraz ve tenkitleri hükümsüz kalır, lâf ü güzâf’tan öteye geçmez.

***

Bu sebeple, “Cübbeli” başlıklı yazımız hakkında kamuoyunun gösterdiği ilgi ve lehte/aleyhte tepkileri normal karşılıyorum.

Hem konu çok dikkat çekici ve aktüel, hem de konuyla alakalı şahıs herkesin tanıdığı medyatik özelliğe sahip!

Dikkat ettim, bu konuyu köşesine taşıyan tüm yazarlar hakkında yüzlerce kişi, haklı haksız ilginç yorumlar yazmışlar, yazmaya da devam ediliyor.

Bunların bir kısmının konuya “tarafgirlik” kaygısıyla yaklaştığı, bir kısmının da “karşıtlık” refleksiyle tepki gösterdiği görülmekte.

Böyle olunca da, meseleye akl-ı selim ile yaklaşma ya da sağduyu ile hareket etme fırsatını milletçe kaçırmış oluyoruz.

Oysa, söz konusu meseleye bakılırken “şahıs” merkezli değil de “konu” merkezli yaklaşılmış olsa ve bu konu hakkında insanî ve İslamî tavrımızın ne olması gerektiği üzerinde durulsa, bu kadar gürültü çıkarmaya gerek kalmayacak!

Ama, işin içine “tarafgirlik” ve “karşıtlık” gibi iki zıt bakış açısı girince, olaylara bakış da “objektif” olmaktan çıkıp “sübjektif” hale dönüşüyor.

***

Bir yazar, elbette ki inandığı ve savunduğu görüşlerin tarafında yer alacaktır.

O görüşleri kim seslendiriyorsa onları destekleyecek ve yanında yer alacaktır.

Bu anlamda, yazarlardan tarafsız olmasını beklemek, yanlış ve beyhudedir.

Her yazar-çizerin bir tarafı vardır.

Kendi namıma söylersem, ben de İslami kriterlere göre, doğru, iyi ve güzel ne varsa onun tarafındanım, bu manada tarafsız olamam.

Şahıslar, mezhepler, tarikatlar, partiler, cemiyetler ve cemaatler, hangisi olursa olsun İslamî kriterlere uyuyorlarsa onlar benim de kabulümdür, destekler ve savunurum.

Bunları kim söylerse söylesin, alır, kullanır ve herkesle paylaşırım.

Bunun, marufu emretme ve münkerden nehyetmenin bir parçası olduğunu düşünürüm.

Çok az da olsa, yazılarımda bazı alıntılar yapmamın sebebi de budur.

***

Bu çerçevede, bir önceki yazımda bazı alıntılar yapmıştım.

Ancak, bu alıntının kimden yapıldığını zikretmeyi ihmal etmem, 43 yıllık bir yazar olarak bana bir özrü vacip kıldı.

İnsan bazen hata yapabiliyor.

Sitesine üye olduğum ve beğenerek takip ettiğim Cahide Hanım’ın “Eyvah! Yine Aynı Senaryo” başlıklı uzun yazısından yazıma bazı pasajlar aktarmış ama ismini vermemiştim.

Kendisinden ve okuyuculardan aldığım ikaz üzerine bu eksiğimi düzeltiyor, özür diliyorum.

İlim (faydalı bilgi) müminin yitik malı gibidir, nerede bulursa alır.

Biz de, faydalı gördüğümüz bilgileri alıyor, sizlerle paylaşıyoruz.

Şüphesiz bu bilgiler, yaşanmak ve kurtuluşumuza vesile olmak içindir.

Sonuçta, kimin söylediğine değil, ne söylediğine bakmak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi