Serdar Arseven

Serdar Arseven

Medya ayıp ediyor!..

Medya ayıp ediyor!..

Bütçe görüşmeleri için gittiğim Meclis’te, bir grup AK Parti milletvekilinden dert dinledim.

Özellikle iki konuda sıkıntılılar:

1-Ağızları ile kuş tutsalar, medya doğru dürüst yer vermiyormuş.

2-Bürokrasinin “takozları” hâlâ yerli yerindeymiş.

•

İkincisinden başlayalım:

Bir ara sohbet imkanı bulduğumuz Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da dert yandı:

“Şu Demiryollarını ele al. Sayın Süleyman Karaman (TCDD Genel Müdürü) iki kez kalp krizi geçirdi. Öyle zor bir iş. Şimdi biraz yoluna girdi gerçi; eskiden bazı bürokratlar, ayağını vatandaşın önüne uzatır, sonra da ‘Benim uzattığım yerden geçilir mi? Sen kendini ne sanıyorsun!’ tavırlarına girerdi. Şimdi, o hantal ve ‘Vatandaşı teferruat, bürokrasiyi asıl’ gören zihniyeti büyük ölçüde değiştirdik. Değiştirmemiş olsaydık, bu büyük atılımları yapmamız mümkün olmazdı!..”

•

Bu sıkıntıyı yakinen biliyorum; Recep Tayyip Erdoğan’dan, AK Parti’den, milletten ölesiye nefret eden birtakım tipler, “takoz” oluyorlar her olumlu işe...

Adamı gönderiyorsun mahkeme kararıyla geri geliyor...

Ve “alt oyma” faaliyetlerine kaldığı yerden devam ediyor!..

Neyse ki bunlardan bazıları, “işledikleri suçlardan” dolayı kıpırdayamaz hale geldi de, “kısmi temizlik” mümkün oldu!..”

•

Zaman zaman yazdık; Ulaştırma Bakanı’nın böyle bir kompleksi yok ama bazı bakanlar, liyakatli olmasa da, “Karşıt görüşteki” adamlarla çalışmayı tercih edebiliyor...

“Bizim adam nasılsa bizimdir, yeter ki karşı tarafın şerrinden emin olalım!..” yaklaşımı, zaman içinde son derece olumsuz sonuçlar veriyor...

Birçok bakanlıkta “karşıt görüşlü” bürokratlar, günün birinde “servis yapmak üzere” malzeme biriktirmekte...

Benden uyarması!..

•

Bir diğer mesele:

Medya AK Parti’nin yaptıklarına yeterince yer vermiyor.

İlginç bir durum değil mi; görüntüde medyanın yapısı büyük ölçüde değişti ama bu hâlâ böyle...

Özellikle “AK Parti’ye yakın” denilen bazı medya organlarında, “Fazla yandaş görünmeme” endişesinden dolayı pek çok hizmet adeta “es” geçiliyor...

Benim böyle bir derdim yok; doğruları kadar AK Parti’yi, doğruları kadar CHP’yi desteklerim.

CHP’ye destek vermiyorsam bu durum, CHP’nin doğrusunun olmamasından kaynaklanıyor!.

AK Parti’nin çok temel bazı konularda sıkıntıları var.

Mesela, aradan dokuz sene geçtiği halde 28 Şubat uygulaması çağdışı kesintisiz eğitim modeline son vermemeleri anlaşılır gibi değil!!!

Yine, aşırı muhabbet, aşırı tepki uçlarında seyreden Suriye politikalarını da benimsemiyorum.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar, Taşeron İşçiler gibi “çile” gruplarını göz ardı etmesini “yanlış ve tehlikeli” buluyorum.

Bununla birlikte; Türkiye’nin dış dünyadaki itibarının hızlı yükseldiğini görmemek için ya aptal ya da ideoloji körü olmak lazım.

AK Parti’nin dokuz yılı, global ekonomik ve siyasi krizlerle geçti.

Bölgemiz ateş çemberine döndü, komşumuz işgal edildi...

ABD batışın eşiğine yaklaştı, düne kadar gıptayla baktığımız birçok AB ülkesi, “iflas”la burun buruna geldi.

Ortadoğu’nun diktatörleri gitti, batıda birçok başbakan devrildi.

Yüzyıla sığabilecek gelişmelerin birkaç ayda gerçekleşebildiği bir dönemden geçiyoruz...

Tek haneli enflasyon, büyüme oranlarında dünya birinciliği, en kötü ikinciliği gibi sonuçlar, işsizlik oranlarında düşme, dünyanın en istikrarlı olduğu dönemlerde bile hayal gibiydi...

Şimdi hepsi gerçek.

Hastanelerde yine problem var; ama elini vicdanına koyan herkes, bu alanda dünle kıyaslanamayacak kadar büyük hamlelerin gerçekleştirildiğini kabul eder.

Geçen gün konferans için Eskişehir’e gittim; bir buçuk saatlik müthiş konforlu tren yolculuğu, on sene önce hayal gibiydi.

Yollar filan, akla ziyan bir hızla yapıldı, yapılıyor..

AK Parti, doğruları yaptığında...

Vatandaşa hizmet götürdüğünde, buna “alkış” tutmak yandaşlık oluyorsa, yandaşız diyelim...

Kim ne diyecek, nasıl bakacak, bunun ezikliği içinde değiliz...

Ancak, genel manzara bu değil.

AK Partililer, medyanın büyük ölçüde muhafazakarlaştığı söylenen böylesi bir dönemde bile, yaptıklarının kıymetinin bilinmediğinden, medyanın hizmetlerini duyurmamak için adeta özel bir çaba gösterdiğinden şikayet ediyorsa, problem büyük demektir.

AK Parti’nin böylesine güçlü olduğu bir dönemde bile böyle takılan “muhafazakâr”lar...

AK Parti dara düştüğü dönemde “çakmaktan” geri durmaz!..

Bizde böyledir, marifet iltifat görmez...

Düşman “zamanı gelince” zaten vurur;

“bizimkiler” de vurana yardım etmekten çekinmez!..

EY AK Parti, “düşmeye gör” yani!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi