Başkalarına Niye Kızıyoruz?
Artık ben hicap duyar oldum, başkalarına da kızamıyorum.
Kızmam gereken birileri varsa bir Müslüman olarak önce kendime, sonra da benim gibi diğer Müslümanlara kızmalıyım, diye düşünüyorum.
Kendimizin yapmadıklarını başkaları yapmıyor diye, onları suçlamak inandırıcı olur mu?
Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? ilahi ikazını hatırlatmaz mı bu?
***
Mesela, falanca Baro Başörtülüler giremez diye bir afiş asmış!
Vay, nasıl olur da bunu yaparlar, başörtülüleri nasıl almazlar?!
Bu zulümdür, bu haksızlıktır, bu insan hakları ihlâlidir diye şiddetle karşı çıkıyoruz, değil mi?
Hepimiz buna tepki gösteriyor, bir kısmımız açıkça kınıyor, bir kısmımız da lanetliyor, öyle mi?!
Tamam, hep beraber koro halinde protesto edelim, bağıralım, çağıralım, hatta faillerini bir kaşık suda boğalım, yaptıklarına bin pişman edelim!
İyi tamam da, hiç kendimize ve kendi mahallemize dönüp bakıyor muyuz kuzum?
15-18 yaşlarında ergenlik çağındaki kızlarımız örgün eğitimde başörtüsüz okula girerken uygulanan yasak bundan farklı mı?
İlköğretim ve ortaöğretim okullarında, okul içi ve okul dışı tüm resmi faaliyetlerde kızlarımıza başörtüsü ile izin veriliyor mu sanki?
Kız erkek karmakarışık olan okullarda kız öğrencilere müstakil bir sınıf açabiliyor muyuz?
Kızlarımıza tahsisli okul servislerimiz ya da kadınlara özel toplu taşıma araçlarımız var mı?
***
Sağlık sektöründe doktor seçme özgürlüğü tanınan hastalar gibi, kız öğrencilerine bayan öğretmen seçme özgürlüğü verilebiliyor mu?
İstismar etmesinler diye bir de tersinden soralım:
Erkek öğrencilerin erkek öğretmen seçme hakları niye yok?
Üniversitelerde şimdilik serbest olan başörtüsü ile öğrenimini tamamlayan kız öğrenciler, kamuda görev alacakları zaman neden başörtülerini çıkarmak zorunda bırakılıyorlar?
Avrupa ülkelerinde kamu ve özel sektörde kadınlar başörtüsü ile çalışabiliyorken, Türkiyede kadınlar niçin bu haktan yararlanamıyor?!
Bir kadın avukat neden başörtüsü ile mahkemede müvekkilini savunamıyor?
Devlet dairelerinde başörtüsü ile hizmetçi kadın çalışırken, masa başında başörtüsüyle bir müdire hanım niçin çalışamıyor?
Bu Anayasal eşitsizlikler ve bu evrensel insan haklarına aykırılıklar, neden hâlâ uygulanmaya devam ediyor?!
Bunlara cevap vermeden, Baronun yasağına karşı çıkmamız inandırıcı olabilir mi?
***
Kamu böyle de, özel sektör farklı mı?
Adı özel sektör ama resmiyete şapka çıkartan uygulamalar burada da var ne yazık ki!
Müslüman zenginler, fabrikatörler ve iş adamları, müesseselerine kaç tane başörtülü eleman alıp emeklerini, diplomalarını değerlendiriyorlar?
Yoksa, süksemiz bozulur, entelektüel imajımız sarsılır diye, malum çevrelerden mi korkuyorlar?!
Sekreter seçerken başörtülüleri mi, yoksa medya yıldızlarına taş çıkartan boyalı pampişleri mi tercih ediyorlar?
Ailevi nedenlerle çalışmak zorunda kalan kadınları hak ettikleri ücretin çok altında istihdam ederek emeklerini istismar eden patronlarımız az mı?
Sigortasını vermediği kadın işçiye dışarıda iş arayan pek çok, istersen gidebilirsin diyerek kapıyı gösterip kapital baskı uygulayanlarımız yok mu?
Haksızlık yapmayalım.
İslami hassasiyete sahip olup da, hak ve emeği gözeten iş adamlarımızı elbette ki tenzih ederiz.
Ancak, realiteyi de görmemiz lazım.
***
Söz açılınca Mevlânânın hoşgörüsünden bahsedenler, belki şu Mevlana haftasında Şeb-i Arus törenleri arifesinde insafa gelirler de, kadınların hakları, kılık kıyafet tercihleri, inanç özgürlükleri ve başörtüleri konusunda gerçekten hoşgörü sahibi olurlar!
Yoksa, Müslümanlardan kurulu Hükümetimiz, devlet adamlarımız, daire amirlerimiz, özel sektör temsilcilerimiz, sanayicilerimiz, iş adamlarımız ve patronlarımız, kadınlarımızın emeklerine ve kılık kıyafetlerine batıdaki kadar sahip çıkıp haklarını vermezken, bir baronun başörtülülere kapılarını kapatmasına kızma hakkımı kendimde göremiyorum.
Siz görüyorsanız, gözlerinizi kapatıp kızmaya devam edin.
--
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.