Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Tam organize işler

Tam organize işler

“Organize İşler” filmini seyredenler hatırlayacaktır. Seyretmeyenler için bir sahnesini anlatmaya çalışayım.
Mahallenin hırsızları yolsuz kalırlar ve bir çare ararlar. Hırsızlık ve haksız kazanç ya da başkalarının sırtından geçinmeyi kendisine iş edinmiş her varlık, haram yarışında kendisini haklı kılar ve mutlaka bir yol bulur. Harama giden her yol, onlar için bulunmaz fırsatlardır.
İşte bu fırsatçılar rolünü oynayanlar, arkadaşlarından birini tabuta koyup sırtlar ve mahalle arasında yürümeye başlarlar. Bizim insanımız, yani ahirete az da olsa inancı olanlar, cenazeye karşı duyarlıdırlar. çevrelerinden bir tabut taşındığını gören vatandaşlar, hemen koşar ve tabutu taşımaya başlar.
Tabutu ilk taşıyanlar kenara çekilirler ve başlarlar insanların ceplerine saldırmaya, işlerini bitirir soygunlarını yaparlar. Cenazeyi taşıyanlar bir süre sonra; “Yahu bu cenazenin sahibi kim, nereye götüreceğiz bu adamı” diye sorarlar ve tabii kimse cevabını bulamaz. Tabutu yere bırakırlar ve tabuttaki adam fırlayıp kaçar. Mahalleli şaşkındır. Uyanırlar ama iş işten geçmiştir, ceplerine bakarlar ki, cep delik, cepken delik, paralar uçmuştur.
Bugün Türkiye’de böyle organize işler hemen her gün meydana gelmekte. Halk organize işlercilerin yüzünden bir türlü gün görememekte ve geleceğine umutla bakamamakta ve uyandığı her sabaha dert yüküyle kalkmaktadır.
Yalnız bunun adına asla “çaresizlik” diyemeyiz. Aklı başında olan hiçbir insana da “çaresizlik” yakışmaz zaten. Yerinde saymayan her insan, mutlaka istediği başarıyı elde edecektir. Sadece yerinde sayanlar geri kaymaya başlar.
Her ufuk geleceği müjdeler. Fırsatları gecikmeden fark etmek, riskleri büyük oranda azaltmak demektir. Hayata seyirci kalanlar ve geleceğe ayak uyduramayanlar veya geleceği insanlık adına, halk adına mamur etmek isteyenlere ayak direyenler, köstek olanlar, hem kendi işlerini hem başkalarının işlerini sıkıntıya sokarlar.
Sahaya inmeyenlerin ve içinde yaşadığı toplumun kimyasını bilmeyenlerin, geleceği belirlemesi imkansızdır. Bu imkansızlığa sahip çıkanlar, geleceğe umutla bakanların ve kendilerini yarına hazırlayanların önünde birer zırh gibi durur ve bu zırh, zamanla baskıya dönüşerek kutsallaşır.
Tribünlerden bakarak; yönetenlere ve yönetilenlere yön vermek, yöneten ve yönetilenlere karşı düşmanlık beslemekten başka bir şey değildir. Bugün tribünden bakıp, “Herkes bizim gibi düşünecek ve bizim gibi olacak ya da olmalıdır” diye toplumun isteklerine karşı duranlar, ihanetin tam ortasındadırlar ve organize işlerin birer üyeleridirler.
İnsan fıtratında “mülkiyet” ve “özgürlük” esastır. Kim ki, başka insanların “özgürlüklerine” ve “mülkiyetine” göz dikerse, o insan ya da insanlar, önce kendi fıtratlarına, sonra diğer insanların fıtratlarına müdahale ederek, insan olma emarelerini yok etmiş, sadece insana benzeyen mahluklardır ve her türlü organize işlerde kullanılabilirler.
“Hüküm” ve “kuvvet” ilmin elindedir. İlim ise insanlığa hizmet eden en önemli nimet ve emanettir. Eğer insanoğluna hizmet işinde ilim yoksa toplumun değer yargılarını meydana getiren milli ve manevi değerlere karşı savaş açılmışsa; “hüküm ve kuvvet” zorbaların tekelinde demektir ki bugün insanlığın derdi de budur.
Kargaşa ve kaos nedeniyle gözünü açamayan pek çok ülkede bir kısım insanlar, bulundukları mevkilerde, işgal ettikleri makamlarda, millet adına, devlet adına hukukun kendilerine verdiği yetkileri aşarak, ülkelerde belirsizliğe sebep olmaktadırlar.
öte yandan, kendilerine karşı aynı yetkileri başkası kullanmaya kalkmış olsa, kılları bile kıpırdamadan bütün bir halkın ve devletin yok edilmesini hararetle ve büyük iştiyakla isteyebilirler. Tarih böyle olaylara şahittir ve bu şahitlikler kayıt altındadır.
Bütün mesele; kişinin ya da kişilerin; “Bu dünyaya elbet bir gün veda edeceğim, etmeden önce acı çekmek ve benden kalan kötü miraslar yüzünden aile efradımın zorda kalmasını, öldükten sonra iyi adamdı denilmesini istiyorum” diyebilmektir. Bunu söyleyebilecek kişi ya da kişiler, zaten halkla beraber olan kişilerdir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi