Şeb-i arustaki Ezher şehidleri
17 Aralık (2011) günü yani Şeb-i Arusa denk gelen cumartesi günü Ezher Fetva Komisyonu Genel Sekreteri Şeyh İmad İffet’in cenaze namazı Mısır Müftüsü Ali Cum’a tarafından Ezher Camii’nde kıldırıldı. Cenazede Tahrir devrimcileri ve Ezher hocaları ve talebeleri vardı.
Ezher’in Mehmet Ali Paşa’dan bu yana makus talihi ilk defa Arap Baharı ile birlikte döndü. Lakin yeni zorlu dönemde Ezher-i Şerif yine Napolyon günlerindeki gibi şehitler vermeye devam ediyor. Ezher hep kritik zamanlarda kritik roller oynadı. Sağduyunun ve itidalin kalesi ve sesi oldu. Farklı söylense de Ezher uleması her şeye rağmen tarih boyunca ve bilhassa tarihin hareketlendiği günlerde önemli roller ifa etti. Bunlardan ilki, sadece işgalle değil ulusalcılık fitnesiyle Mısır’a gelen Napolyon ve generallerine haddini bildirmek oldu.
Napolyon geriye işgal idaresinin başı olarak bıraktığı General Jean Baptiste Kléber, Ezher öğrencilerinden Süleyman Halebi tarafından öldürülmüştür. Jean Baptiste Kléber’in öldürülmesinden 180 yıl sonra Mısırlı başka bir Süleyman da (Hatır) bu defa İsraillilere yönelik eylem yapmıştır. Suriyeli veya Mısırlı olsun Ezherliler veya Ezher muhipleri eski ve yeni işgalcilere karşı bedenlerini siper etmişlerdir. Süleyman Halebi, Fransız işgal idaresince eşi benzeri görülmemiş bir biçimde cezalandırılmıştır. Önce kurşun sıkan sağ eli kesilmiş ve ardından da canlı canlı yakılmıştır.
Bu Mısır’a medeniyet öğretmeye gelen bir ordu tarafından yapılmıştır. Ve bu utanmaz emperyalist çehre hâlâ da Süleyman Halebi’nin kesik sağ kolunu ibret-i alem için Fransız müzelerinde teşhir etmeye devam ediyor. Sarkozy de bize Ermeni katliamlarının hesabını soruyor. Süleymanlar’dan sonra yerli işgale karşı direnen İmad İffet de hunhar bir biçimde öldürülmüştür. Şeyh İffet eski rejimin kalıntıları tarafından öldürülmüştür. Göstericilerin arasına sızan ve karışan bu baltacılar Şeyh’e ateş açmışlar ve bu ateş sonucu hayatını kaybetmiştir.
¥
Ezher bir şehidini daha teşyi ederken kederli ve üzüntülüydü. Bunu en bariz bir biçimde vücut diliyle ifade eden Mısır Müftüsü Ali Cum’a olmuştur. Şeyh İmad İffet’in cenaze namazını kıldırırken gözyaşlarına hakim olamamıştır. Ezher de Mübarek’in zevaliyle birlikte özgürlüğüne ve özerkliğine kavuşmuştur. Bu özerkliği ilk vurgulayanlardan birisi Ezher Şeyhi Ahmet Tayyib olmuştur. Ezher olaylarda tarafsız, hakem ve yapıcı bir ol oynamıştır. Ümmetin iki yakasını bir araya getirmeye gayret etmiştir. Bu bağlamda, halkın üzerine ateş açılmasını yasaklamıştır.
Şeyh İmad İffet de bu bağlamda eski rejimin kalıntılarının seçimlere girmesine karşı çıkmış ve itiraz etmiştir. Ezher kurum olarak, bir taraftan halk ile ordu arasında ilişkileri düzenlemeye ve karşılıklı tepkileri yumuşatmaya çalışırken adalet terazisini de gözetmeye çalışmaktadır. Şu söylenebilir ki, Mübarek’in gitmesinden sonra Mısır’da Ezher hariç ordu da dahil tarafsız bir kurum kalmamıştır. Mübarek sonrasında ve Muhammed Seyyid Tantavi’nin vefatıyla birlikte güven tazelemiş ve yediden yetmiş herkesin güvendiği bir kurum haline gelmiştir.
Anayasanın dibacesine uygun olabilecek temel ilkeler hazırlamış, Kıptilerle Müslümanlar ve ordu ile siviller arasındaki ilişkileri düzenlemeye çalışmıştır. Onun dışında Mısır’da sufi akımlarla selefileri barıştırmaya yeltenmiştir. Bu hususta Huveyni gibi akortsuz selefi sesler çıksa da Ezher yapıcı rolünden vazgeçmemiştir.
¥
Onun ötesinde İran ve benzerlerine karşı devrimin sesi olmuştur. Arap Baharına ve özellikle Suriye devrimine destek vermiş ve böylece ulemanın beklenen görevini deruhte etmiştir. İmad İffet’i teşyi eden ve son yolculuğuna uğurlayanlar, Şeyh İmad İİfet’i, Ezher şehidi olarak selamlamışlardır. Ailesi Allah’ın kendisine arzu ettiği şahadet makamını lütfettiğini söylüyor. Zira şehadetinden bir ay önce bulunduğu hac’da tavaf sırasında Kabe’ye karşı Allah’dan kendisine şahadet mertebesini nasip etmesini niyaz etmiş.
Dolayısıyla Mevlana’nın buluşma gecesine denk gelen Şeb-i arusda ruhu yücelere yükselmiş. Ailesi emanetini devralarak devrim yolundan şaşmadan ilerleyeceklerini ve devrimin hedefine varması için canla başla ve son güçlerine kadar çalışacaklarını taahhüt ediyorlar. Arkadaşları ona ‘Devrimci İmam’ diyorlar. Zira 25 Ocak 2011 tarihinden itibaren ulema kıyafetiyle devrime aktif olarak katılmıştır. Mısır Müftüsü Ali Cum’a bizzat İmad İffet’in hedef alındığını söylüyor. Bunun üzerine yorum yapan Muhammed Baradey, Mısır’da örgütlü bir suç mekanizmasıyla karşı karşıya olduklarını ifade ediyor.
Mübarek gitti ama hâlâ ordusu görevinin başında bekliyor. Belki de İffet’in şehadeti ikinci devrimi de tetikleyecek ve devrimin önündeki kalıntıları bertaraf edecek. 1950’de Türkiye’de Demokrat Parti’nin dediği gibi Mısır halkı da bütün kalıntılara karşı ‘yeter artık söz milletindir’ diyecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.