Diktatörler de ölür
Kuzey Kore diktatörü de öldü...
Şükürler olsun ki, diktatörler de ölür!
Diktatörler ölünce çok ağlarlar...
Çok yanarlar...
Çok feryat ederler...
Sahipsiz kaldıklarını düşünürler...
Saldırıya uğramaktan, yıkılmaktan, hatta yok olmaktan korkarlar...
Çünkü öyle yetiştirilmişlerdir...
Ders kitapları ve okul hayatları, diktatörle hınca hınç doldurulmuştur...
Yıllar boyu onun heykellerinin önünde “susta” durdurulmuş, onun çalma-çırpma sözleri ezberletilmiştir...
O “en büyük”tür!..
En “güçlü”dür!..
En “akıllı”dır!..
En “zeki”dir!..
O her şeyi bilir!..
Herkesi görür!..
Her konuya vakıftır!..
Herkesi korkutmuştur!..
Herkes ona saygı duyar!..
Kimsenin düşünemediğini düşünür, yapamadığını yapar!..
Bu yüzden kitleler onsuz bir hayatı tasavvur edemezler.
Ve onu “hiç ölmeyecekmiş” gibi düşünürler...
Ama diktatörler de nihayet insandır, günün birinde ölürler...
Arkalarında şaşkın bir millet bırakırlar.
Ne yapacaklarını kestiremezler...
Sadece ağlarlar, dövünürler, yakınırlar ve sanki ona bir faydası varmış gibi, alabildiğine överler (bu sahne bugünlerde Kuzey Kore’de tekrarlanıyor)..
Akıllı insanlar kıs kıs gülüp “Kurtulduk” diye sevinirken, propagandanın etkisine girmiş kalabalıklar feryad-u figân ederler.
“Ah liderimiz, vah liderimiz!..”
“Ne büyüktü, ne becerikliydi, ne başarılıydı...”
Oysa diktatörün ölümü dünyanın umurunda değildir...
Çünkü ne “büyük”tür, ne “başarılı”dır: Sadece bir “baş belâsı”dır!
Sadece kendi halkına öyle tanıtılmıştır.
Ülkenin kapıları sımsıkı kapatıldığı ve ülke demir yumrukla yönetildiği için, diktatöre ilişkin gerçekler, sadece o ülkenin insanlarına ulaşmamıştır...
Tek taraflı propagandanın etkisiyle söylenip dururlar:
“Peki şimdi ne olacak?”
Ortam nasıl şekillenecek?..
Yerine kim geçecek?..
Demokratik ülkelerde asla böyle sorular sorulmaz...
Baştaki “baş” ölünce, kimse böylesine derin şaşkınlıklar yaşamaz.
Kimse ülkenin geleceğinden endişeye kapılmaz...
Saldırıya uğrama ihtimalini aklına dahi getirmez...
“Şimdi ne olacak?” endişesine kimse kapılmaz.
Çünkü demokratik ülkelerde iyi-kötü işleyen bir “sistem” vardır. Bu sistem “zata mahsus” olmadığı için şahıslarla kaim değildir.
Kim olursa olsun, kim ölürse ölsün, sistem işlemeye devam eder.
Sadece bir kişinin keyfine tabi ülkeler o kişinin ölmesiyle sarsılır.
Bir zamanlar bizim de sarsıldığımızı unutmayın!
¥
Bir Yaşar abimiz vardı, rahmetli oldu. Çocukluk döneminde elif-be öğrenmek için camie gidiyor, ama bir türlü beceremiyordu.
Bir gün “Hoca öldü” dediler...
“Başkası gelir” dedi, “Elif-be yaşıyor!”
Diktatörler ölüyor, ama diktatörlükler yaşıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.