Hem Demokrasi Hem Şeriat Olmaz mı?
Soru şuydu: Her Müslüman Allah ve Resulünün her dediğini pazarlıksız ve seçeneksiz olarak almak ve itaat etmek mecburiyetindedir.
İşte bu yüzden Müslüman olmayanlar, ya da Müslümanlığın ne olduğunu bilmeyen laik kesimler, din ile demokrasinin yan yana olamayacağını söylerler. Zira onlara göre laiklik olmadan demokrasi olamaz.
Müslümanlar da asla laikliği kabul etmezler. Laiklik onlar için kesinlikle dinden çıkmak, kafir olmak demektir. Öyleyse dinsiz demokrasi asla kabul edilemez.
O zaman bizim tavrımız ne olacaktır?
Evet, soru buydu. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim, o zaman bizim tavrımız iki şekilde tecelli edebilir.
İlki şöyle: Demokrasi Batıya aittir. Bizi ilgilendirmez. Çünkü bizim ona ihtiyacımız da yoktur. Onda olan olumlu yanlar, bizde zaten var.
İkinci tavırımız ise beraber yaşamanın hatırına bir orta yolda anlaşma.
Bu nasıl olacak?
Yazarak veya okuyarak yüksek sesle düşünelim öyleyse. Şimdi biz burada anlaşabilmek umuduyla bir orta yol sunalım ve diyelim ki hüküm vermeden önce bir düşünelim, bir değerlendirelim, ondan sonra bir karara varalım. Bakalım teklifimiz ne derece kabul görecek veya reddedilecek. Peşinen söyleyelim, her iki görüşe de saygılıyız.
Biz diyoruz ki, madem halkın iradesi önemlidir. Öyleyse halkı serbest bırakalım. Eğer halk, asla bir cebir ve şiddet olmadan, gönüllü olarak kendi iradesiyle İslam Şeriatını seçerse, buna izin verelim. Böylece hem yöneticiler, hem de yasalar halk tarafından seçilmiş olarak tam bir demokrasi uygulanmış olur.
Bildiğim kadarıyla şimdi Mısırda İhvan-ı Müslimin bunu deneyecek. Başarırsa belki de bunun adı Mısır Modeli olarak kalır.
Buna demokratların karşı çıkmaması gerekir. Çünkü halk isterse, iradesini böyle kullanırsa, kime ne? İşte İngilterede bir bakan bu anlamda halk isterse İngiltereye şeriat gelir diyor. Başka Batılı ülkelerden de benzer beyanatlar geldi. Gelir, çünkü demokrasinin ruhu budur. Benzer bir ses bu ülkeden de gelmişti ama o sesi demokrasiye inanmayanlar idam ettiler. Konuyu değiştirmemek için ayrıntıya girmiyorum.
Buna Müslümanların da karşı çıkmaması gerekir. Çünkü Müslüman halk İslam Şeriatını ister. Eğer Müslüman halk İslam Şeriatını istemiyorsa, orada bir iman sorunu vardır. Öncelikle o sorun halledilmelidir.
Bilindiği gibi inanmayanlara dinde zorlama yoktur. İslam Şeriatını istemeyen bir halka siz zorla şeriat dayatamazsınız. Bu zorlama onları münafık olmaya zorlamak olur. Bunun kime ne faydası olur?
O takdirde bizim yapacağımız öncelikli iş, irşat ve tebliğ ile halkı kazanmak, gönüllü olarak İslam Şeriatını ister hale getirmektir. Şimdi yaptığımız gibi
Bunun için de en uygun ortam, her halde astığı astık, kestiği kestik krallık ve diktatörlük ortamı değil, temel hak ve hürriyetleri herkes için isteyen demokratik ortamdır.
Anlaştık mı?
Cevap evet ise, biz de barış hayırlı olsun deriz.
Cevap hayır ise, biz de sizin dininiz size, bizim dinimiz bize deriz.
Yok, siz bize mecbur ve mahkûmsunuz, ille de bizim dediğimize geleceksiniz derseniz, mücadele kaldığı yerden devam edecektir. Çünkü biz sizin köleleriniz değiliz, bu vatanda en az sizin kadar haklara sahip özgür insanlarız. Şu anda hakkımızın yenmesi, hakkımız yoktur anlamına değil, açıkça zulüm gördüğümüz anlamına gelir.
Kimse unutmasın, zulüm payidar olmaz.
Yine kimse unutmasın; keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner. Hiç şüpheniz olmasın o gün bizim teklifimizle gelirseniz, biz de size hayır diyeceğizdir.