NOEL BABA safsatasından nefret ediyorum
Bugün Mehmet Âkif Ersoyu yazacaktım. Yazımın başlığı: Mehmet Âkife Büyük Zulüm olacaktı. O meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerimizin en büyük âbide şahsiyetlerinden biridir. İnanıyorum ki, onu ciddiyetle okuyanlar, bilenler, tanıyanlar... bin yıl sonra bile edebiyatımızın âbide şahsiyetleri arasında onu da sayacaklardır. Çünkü Mehmet Âkif, ışığını Kurandan alan, peygamber ahlakıyla yaşayan ve yazan mütefekkir şairlerimizdendir. Hz. Mevlâna, Yunus Emre ve benzerleri 700-800 yıl önce yaşamalarına rağmen unutuldular mı? Eskidiler mi? Mehmet Âkif de onlar gibi unutulmayacak ve eskimeyecektir. Kör ve sağır, idraksiz ve insafsız hasımlarına, düşmanlarına rağmen hep bir destan kahramanı gibi aramızda yaşayacaktır. Bu yıl onun vefatının 75. yılı. Size Onu anlatacaktım. Ama şu malûm ve meşhur NOEL BABA yüzünden kalemimi geri çektim...
Her yeni yıla girişimizde, büyük şehirlerimizin mağaza önlerini ve vitrinlerini NOEL BABA resimleri ve mankenleri pençeliyor. Hatta NOEL BABA kıyafetleriyle caddelerimizde dolaşan zavallı insanlarımızla da karşılaşıyoruz. Ben bu NOEL BABA görüntülerinden iğreniyorum; onlardan nefret ediyorum. Milletlerin hayatında, kültür emperyalizminin ne demek olduğunu bildiğim için, NOEL BABA taklitlerinden ve şamatalarından kattiyyen hoşlanmıyorum. Çünkü o NOEL BABAlar, bizim güzelliklerimizi birer ikişer çalan, bizim kültür köklerimizi yavaş yavaş kurutan Batılı misyonerlerden farksızdırlar. Ruhumuzun ve varlığımızın sinsi ama amansız, düşmanlarıdırlar. Eğer ilim adamlarımızın söyledikleri gibi, milletler kendi kültür kökleri üzerinde yükseliyorlarsa, kendi gelenekleri ve görenekleriyle yaşıyorlarsa, bizim NOEL BABAlarla ne ilgimiz var?
NOEL BABAlardan bize ne? Biz niçin Hristiyan Batının gelenekleriyle, görenekleriyle yatıp kalkıyoruz? Bilirim: İlmin milliyeti yoktur. Teknik de öyledir. Batının ilmini ve tekniğini gördüğümüz yerde alır sahipleniriz. Fakat Batının âdetlerine, geleneklerine kul köle olmamız neden? Batı dünyası karşısında, tam bir aşağılık duygusu içinde olanlar, iflâs bayraklarını büyük şehirlerimizden Anadolumuzun içlerine doğru çekmeye başladılar.
Mübarek Edirnemizin Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, bacalarımızdan ve pencerelerimizden evlerimize girmeye çalışan bu kırmızı-beyaz kıyafetli, bu siyah kemerli NOEL BABA hırsızına dikkatlerimizi çekmiş; Batı dünyasının kültür emperyalizmi karşısında çok dikkatli olmamızı istemiş. Yerle-gök arasını dolduracak kadar dosdoğru beyanlarda bulunmuş. Fakat gazetelerimizin yazdıkları doğru ise, Diyanet İşleri Başkanlığımız da Keşan Müftümüz hakkında inceleme başlatmış. Yazılanlara katiyyen inanmak istemiyorum. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığımız, böyle bir inceleme başlattıysa, millî varlığımızı kemiren felaketlerden biri, bacalarımızdan, pencerelerimizden, kapılarımızdan içerilerimize çoktan girmiş demektir. Vah! Aman! Eyvah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.