Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Görmez’in görmesi gerekenler

Görmez’in görmesi gerekenler

Kerbela mateminin erbain törenleriyle alakalı olarak Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Ayetullah Sistani tarafından Necef’e davet edildi. Kerbela ve Al-i beyt kimsenin tekelinde değil ve bütün Müslümanların ortak değeridir. Lakin şu var ki, Şiiler bu değerleri tekellerine alarak kendilerini Ehl-i beyt’in yanında göstermeye çalışmışlardır.
Şunu söyleyebiliriz. Onların Ehl-i beyt anlayışları ancak kendilerini bağlar. Ehl-i sünnetin Ehl-i beyt anlayışı siyasi istismarın dışındadır ve bu yönüyle masumiyet/ismet hüllesi giymiştir. Buradaki masumiyet ifadesi saf ve temizlik anlamındadır. Yoksa Hazret-i Peygamberin veya peygamberlerin dışında kimse için masumiyet atfettiğimiz yok. Sabah gazetesinin konuyla ilgili haberi ve haberde kullandığı başlık gerçekten de şaşırtıcıdır. Konuyla ilgili haberin başlığı şudur: Görmez’e tarihi Kerbela daveti!
Haberde şöyle deniliyor : “Necef’te yapılan ve her yıl 500 binin üzerinde Şii’nin katıldığı toplantıya özel davet edilen Görmez, Sistani ile birlikte Şii katılımcıları selamlayacak ve konuşma yapacak. Diyanet İşleri Başkanı’nın Şiilerin Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’den sonra üçüncü en kutsal mekan olarak gördükleri İmam Ali Mescidi’ni de ziyaret etmesi bekleniyor. Sistani, Görmez ile özel bir görüşme yapmak istediğini de Diyanet İşleri Başkanlığı’na iletti. Sistani’nin bölgede giderek tırmanan ve özellikle Irak’ta yoğunlaşan Şii-Sünni gerilimi başta olmak üzere Müslümanları ilgilendiren bölgesel meselelerde görüş alış verişi yapmak istediği öğrenildi. ....”
¥
Türk tarafı bu ziyaretten karşılıklı yumuşama iklimine hizmet edecek bir sonuç bekliyorsa, bunun için öncelikli olarak Iraklı Şiilerin tutumlarını gözden geçirmeleri gerektiğini bilmelidir..
Bu eksende birinci olarak, Sistani dahil Iraklı Şiiler işgalle ilişkilerini gözden geçirmeliler. İkinci olarak, Sünni kesimle ilişkilerini yeniden gözden geçirmeliler. İşgalden beri Irak siyasetini işgalin yardımıyla şiileştirmişlerdir ve aynen işgalciler gibi Türkiye’nin Irak’ta sünnileştirme politikası izlediğini ileri sürmektedirler.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu tür davetler karşısında bir politikası var mıdır? Halbuki, Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip de Mısır Devrimi’nden sonra Şii merci ve kesimlerden benzeri davetler almış ve bu davetleri elinin tersiyle itmiş, önce onlardan tutumlarını gözden geçirmelerini ve ihkak-ı hak ve insaf-ı mazlum etmelerini istemiştir. Sünnilere yönelik davranış ve tutumlarını değiştirmeleri gerektiğini hatırlatmıştır.
¥
Hazreti Peygamberin (S.A.V) irtihalinden sonra, Hazreti Ali ve bir avuç sahabe defin işlemiyle meşgulken Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer Beni Saide Kuruluğunda ‘fırsattan bilistifade’ yeni dönemin idaresini şekillendirdiğini iddia edenlerin ‘Fırsatçılık’ yorumunu kabul etmek mümkün değildir. Biz bu yorumu kabul edemeyiz. Lakin Irak’ta Sünniler işgal cenazesini kaldırmaya çalışırken, birileri işgalle birlikte yeni dönemin mekanizmasını kurmaya yeltenmişlerdir. Yani yangını söndürme değil aksine mal kaçırma derdine düşmüşler ve dolayısıyla kendi iddialarıyla çelişmişlerdir. İddiaları bu, yaptıkları da budur. İstismara açık konularda, Mehmet Görmez’i uyarmamız, bizim görevimizdir.. Önceden de benzerleri yaşanmıştır. Şöyle ki, Suriye Müftüsü Bedreddin Hasun, Libya olaylarının başlangıcında Türkiye’ye gelmiş ve Kaddafi’yi arkalayan pozisyonuna Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’i de alet etmek istemiştir. İkincisini de Sistani yapmak üzeredir. Görmez’in Kaddafi konusunda bilahare bir muhasebe yaptığına tanık olmadık. Lakin sanki kendisine yönelik eleştirileri savuşturmak istercesine Kaddafi’nin linç edilmesini değerlendirmiş ve linçi eleştirmiştir. Bu da tek yanlı olmuştur. Linç yanlıştır; savunulamayacağı gibi linç üzerinden geriye dönük olarak Kaddafi rejimini ve yaptıklarını da meşrulaştırılamaz. Linç bir sonuçtur ve esbabı Kaddafi’nin yaptıklarıdır.Sistani meşru görmediği bir başkanı Kerbela kırkına çağırıyor. Öyleyse Türkiye Şiileri de Diyanet çatısı altına girmeleri gerekmez mi?
Diyanet’te vehhabi imamların görev yaptığını söyleyerek, çekince koymak, ne derece doğrudur? Denildiği gibi böyle birkaç imam varsa bu Diyanet’i bağlar mı? Yoksa böyle diyerekten Diyanet’in çatısı altına girmeme mazereti mi üretmektedirler?
Eğer gönülleri kazanmak ve ortamı yumuşatmak istiyorsanız farklı bir yol bulunmalıdır.
Moğollardan sonra Amerikan işgalinin de yanında olanların, Ehl-i beyt muhabbeti iddiası boş olduğu kadar bizzat Ehl-i beyt imamlarının davranışıyla da merduttur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi