Ersoy Dede

Ersoy Dede

Alman Silahı mı?!

Alman Silahı mı?!

Aralarında Federal Meclis üyeleri Andrej Hunko, Heidrun Dittrich ve Harald Weinberg’in bulunduğu bir grup Alman siyasetçi ve insan hakları savunucusu, Irak sınırında yaşananların ardından, Merkel hükümetine “Türkiye’ye silah satışı derhal durdurulsun, olayda Alman silahının kullanılıp kullanılmadığı araştırılsın” çağrısı yaptı..
Dünyanın önemli bir bölümü, dün gece “yılbaşı eğlencesi” yaptı ya.. Benim yılbaşı eğlencem de bu çağrı oldu.. Hem eğlendim, hem de bana bu golü atmam için gerekli ortayı yapan Almanya’daki cehalet heyetine de dua ettim. Sizler var olduğunuz sürece, Almanya sizinle gurur duyacak!!
*
Şimdi demişler ki, bu hadisede Alman silahı kullanılmış olabilir mi? Öncelikle bize Leopard satabilmek için Merkel’in, zamanında etrafımızda nasıl dört döndüğünü unutmadık. Olsun.. Sadece Leopard değil, herhangi bir mayın tuzağının üzerinden geçtiğinde havaya uçan ZPT’lerimizin de çoğu Alman malı.. Fakat konumuz o değil. Konumuz PKK ile mücadelemizde Almanya’nın tam olarak nerede durduğu..
*
PKK’nın silah kaynaklarının başında Almanya’nın geldiğini biliyor musunuz? Yani TSK’yı, “Alman malı silah kullanıyor mu?” diye sözüm ona eleştirmeye kalkan küstah Alman parlamenterler, çok iyi biliyorlar ki, aslında PKK’nın silahları Almanya’dan gelmekte.. Bu artık o kadar açık ki, Abdullah Öcalan’da bunu saklama ihtiyacı hissetmiyor.. 1999’da Öcalan’ı İmralı’da sorgulayan ilk subay Emekli Albay Hasan Atilla Uğur sorgu tutanaklarını kitap yaptı biliyorsunuz. Bu kitaptan öğrendiğimize göre, Öcalan, örgütüne destek veren ülkelerden söz ederken, Almanya’ya özel bir yer ayırmış; “....Alman devleti ilişkilerimizde örgütü yanına alma politikası izledi. Kani Yılmaz’ın sığınma talebini kabul edip, pasaport verdi. Bir çok arkadaşımıza pasaport ve sığınma hakkı verdiler.....” Başka?.. Uluslararası Kürt İşadamları ve İşverenler Birliği (KARSAZ) diye bir yapı var Almanya’da.. Fiziksel görünümleri olmasa da işlevsel olarak inanılmaz bir gayretle PKK adına çalışıyorlar.. Merkezi Frankfurt’ta bulunan KARSAZ’a üye Almanya’daki şirketler, örgütün uyuşturucu parasının aklanmasında ve Kandil başta olmak üzere Kuzey Irak’taki PKK kamplarına gönderilmek üzere silah ve mühimmat temin edilmesinde önemli rol oynuyor. Dahası, Almanya’da PKK için yapılan bu faaliyetler, Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın 2010 yılı raporuna da girmiş durumda.. Bu rapordan anladığımız kadarıyla, Almanya’da, Kandil ile direk bağlantılı 11 bin 500 terörist barınıyor.. Ayrıca, rapora göre, PKK’nın en önemli finans kaynağı, Almanya’daki örgüt sempatizanlarından topladığı bağış paraları. Ve de her yıl düzenlenen Kürdistan Festivali, kitap ve yayın organlarının satışından elde edilen gelir.. Bu ifadeleri ben uydurmadım. Hepsi Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın 2010 yılı raporundan.. Paranın örgüte transferi ise, (sıkı durun) PKK’nın Almanya’daki Ekonomi ve Maliye Bürosu yoluyla gerçekleşiyor.. Daha yazarız PKK’nın Almanya bağlantısı da, neyi değiştirecek ki?.. Aleni PKK’ya silah ve lojstik imkanı sağlayan Almanya’nın, bu kavganın hangi tarafında yer aldığı çok açık değil mi zaten?..
GÜL’Ü BEKLEYEN GÖREV
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, merhum Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti’ni aydınlatmak için DDK’yı görevlendirmesinin nasıl isabetli olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Zira savcılık da aynı konuyu soruşturuyordu ama DDK işin içine girene kadar bir arpa boyu mesafe kat edilememişti.. Şimdi de 35 kişinin hayatını kaybettiği olay, Diyarbakır Savcılığı’nda.. Derim ki, Sayın Abdullah Gül, proaktif bir hamle ile, bu meseleyi gündemine alırsa, daha hızlı yol yürünür gibi geliyor. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi