M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Zamanı Suçlama Kolaycılığı

Zamanı Suçlama Kolaycılığı

Zamanı kötüleyip duruyoruz.

Oysa kötü olan zaman değil, o zamanı yaşayanlardır!

Siz iyiyseniz zaman iyi, kötüyseniz zaman kötüdür.

Ağzına mikrofon uzatılan herkes şikayete başlıyor ya, çok üzülüyorum.

İnsanımız ne kadar da kolaycılığa kaçıyor ve olumsuzlukları hep başkalarına ihale ediveriyor, hayret!..

***

Elimde Haşim Nahid’in bir kitabı var: Türkiye İçin Necat Ve İtila Yolları.

1328 (1912) lerde basılmış Osmanlıca bu eserde; dönemin sosyal ve siyasi hayatı anlatılıyor.

Devlet-i Osmaniye’nin yıkılmasını altı maddede tahlil eden yazar, bu sebepleri şöyle sıralıyor:

Dinin terk edilmesi, sefahat, askeri yeniliklere ayak uyduramamak, irkî (etnik) hareketler, Hıristiyan-Arap ve Acemlerin tesiri, Batı medeniyetinin yanlış telakkisi…

Her bir maddeyi örnekleriyle uzun uzun anlatan Haşim Nahid’in bu tespitleri, üş aşağı beş yukarı günümüz için de geçerli.

O tarihten bu yana tam 100 yıl geçmiş olmasına rağmen, hala toplum ve devlet düzenimizin ıslah olamaması, bu yıkımın etkilerinin hala devam ettiğini gösteriyor.

Böyle mi, değil mi, birlikte bakalım.

***

Din, ne toplumda ne devlet yönetiminde bugün belirleyici bir unsur değildir, doğru mu?

Buna rağmen toplumda görülen olumsuzlukların çoğu, hala dine fatura ediliyor! Şaşılacak iş!

Dine inanmayanlara sözümüz yok, ama inananların birçoğu dinlerini referans almayacak kadar hayatlarından dini uzaklaştırmış durumdalar!

Müslümanlıkları sadece isimlerinde ve cenazelerinde ortaya çıkıyor!

Sefahat deseniz, günümüz insanı bir asır öncesinden çok çok ileride!

Yılbaşı gecesi manzaralarının canlılığı bunun göstergesi.

Bunların (istisnaları olabilir ama) hepsi Müslüman!

O saatlerde maazallah bir afete kurban gitselerdi, cenazeleri camilerden kaldırılacaktı, değil mi?

Hiç aramızda yamalı elbise yada ayakkabı giyenimiz var mı?

Beş yüz metrelik kısa yolu yürümemek için otobüse, dolmuşa, taksiye biniyoruz maşallah.

Sofralarımıza bir bakın, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda!

Çöplükten toplanan ekmeklerse, tonlarca!

Varlık içinde yüzenler, yoksulluk edebiyatı yapıyorlar!

***

Askeri araç-gerekçelerde yerli üretimimiz artmaya başlamakla birlikte, hala tam bağımsız değiliz ve dışarıya yine muhtacız!

Geçtiğimiz dönemlerde askerlerimizin ilgi alanları, hepten askerlik dışı konulara kaymıştı.

Şimdilerde artık kendi ilgi alanlarına dönme sinyalleri vermeye başladılar ki, bu önemli bir gelişme.

Ancak, bu kaymada rol alan askerlerin şu anda devam eden davalarını sonuçlandırmak da şart.

Etnik hareketler, dün olduğu gibi bugün de devam ediyor.

Meseleye kavmiyetçilik gözlüğüyle baktığımız sürece, bu hareketler bitmeyecek.

Söyledik, yine söyleyelim:

Dini kimlik, Müslümanların etnik kimliğini yok edecek yegane unsurdur.

Müslüman dışındakilerin etnisitelerini de, ancak vatandaşlık kimliğiyle diskalifiye edebilirsiniz.

Ama, her vatandaşı eşit görüp ortak hakkını vererek, hepsini birinci sınıf vatandaş kabul ederek!

Bu kabul ediş, sadece etnik kimlikte değil, dini kimlikte de olmalıdır elbet.

Hıristiyan-Arap ve Acemlerin kuvvetli tesirini bugün de görmekteyiz.

Baksanıza, Ortadoğuda hangi ülke hapşırsa, Türkiye nezle oluyor!

Komşularla sıfır sorun diplomasisi, öyle kolay uygulanabilir bir politika değil!

Ve nihayet, Batı medeniyetinin yanlış telakkisi, aradan yüzyıl geçmesine rağmen bir kısım monşerlerimiz, aydınlarımız, yazar-çizerlerimiz tarafından ısrarla ve inatla sürdürülüyor!

Batı Medeniyetini hala kurtarıcı gibi görüyorlar.

***

Görüldüğü gibi, Osmanlı münevveri Haşim Nahid’in 100 sene önceki tespitleri, bugün de büyük ölçüde geçerliliğini koruyor.

Değişim, gelişim, dönüşüm diyoruz, peki hiç mi mesafe almadık, diyeceksiniz!

Evet, aldık ama bir tarafı ıslah edip iyileştirirken, bir tarafı da ifsat edip bozuyoruz.

Ondan sonra da zamana yüklenip, suçu kendimizden atıyoruz.

Bu kafayla bir yüzyıl daha geçse, yine zamana kabahat bulmaya devam edeceğiz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi