Hilafete dönüş
Arap Baharı tarihin geri dönmesini sağladı. Bu bahar yeni bir hayat tarzını getirecek mi? Yine bu bahar veya dalga yeni siyasi değerler ve düzenler getirecek mi? Sözgelimi bu akım hilafeti geri getirebilecek mi? Zira bu konuda son sıralarda beklentiler artmaya başladı. Sözgelimi genellikle Filistinliler Arap Baharının Kudüsün anahtarını taşıdığını ve Arap Baharının Filistini Siyonizm elinden kurtaracağını öngörmektedir. Arap Baharı Filistinlilerin umutlarını yeşertmiş ve tazelemiştir. Özelde Filistinlilerin genelde de İslamcıların sönen umutları Arap Baharı ile birlikte yeniden yeşermiştir. Bu umutlardan birisi hilafetin geri getirilmesidir. Böyle bir gelişme mümkün müdür? Ve bu umutlar nereden kaynaklanmaktadır? Hasan el Bennanın bir projesi vardır ve bu mütekamil bir projedir. Bu projenin merkezinde ailenin, toplumun, milletin ve ümmetin dirilişi ve ihyası vardır. Bu sosyal bir proje olduğu gibi aynı zamanda siyasi bir projedir de. Risalelerinde İslami bir hükümetle birlikte Usbetül ümemil İslamiye projesinden bahseder. Bu kısaca el camiatül İslamiyye yani İslam birliğidir. Kimileri bu birliğe Hıristiyanları da katarak Şark Birliği adını vermiştir.
Lakin Hasan el Bennanın projesi İslam birliği ve hilafettir. Lakin skala yani aşamalı biçimde olan bu projenin en üst basamağı sadece İslam birliği değil aynı zamanda insanlık birliğidir. Nizam-ı alemdir. Ya da Kuran ifadesiyle Müslümanlar şüheda alen nasdır ve İslamın misyonu bütün milletlere rehber olmaktır. Bundan dolayı Hasan el Benna aşamalı hedeflerin sonunda İslamın insanlara rehberlik yapacakları dönemi işaret eder. Esasında bu Yahudilerde de vardır; bütün milletlerin İsraile ve Allahın seçilmiş halkına Kudüste arz-ı ubudiyet edecekleri ve bağlılıklarını bildirecekleri varsayılmaktadır. Hasan el Benna bir şekilde bunun İslami versiyonunu dile getirmektedir. Hangi mesajın doğru olduğunu fiiliyat gösterecektir. Öngörülerin sağlaması fiiliyatta olacaktır.
¥
Hasan el Benna hizmet alanlarından biri olarak gördüğü siyaseti dışlamamakla birlikte şartlar gereği milletvekili olmamıştır. İhvan Arap Baharına kadar Mısırın siyasi hayatında bir varlık gösterememiştir. Zira yasaktan yasağa düçar olmuşlardır. İlk defa Arap Baharıyla birlikte hükümeti kuracak bir aşamaya gelmişlerdir. Beklemedikleri bir anda büyük bir patlama olmuş ve neticesinde eski umutları da yeşermiştir. Bu umutları hilafetin yeniden ikamesidir. İhvan Rehberi veya Mürşidi Muhammed Bedii bin mektubunda hilafetin yeniden ikame edileceği bir ortamın teessüs ettiğini ifade etmektedir. Gerekli ortam müsait hale gelmesidir.
Ortam müsaittir zira bu bir devleti ilgilendiren bir devrimden ziyade bir trend ve dalgadır ve bunun sonucu, hilafetin ikamesi noktasında ortak bir iradenin belirmesidir. Muhammed Bediiden önce Tunus Başbakanı Hammadi Cibali de Tunusdaki seçimlerden sonra Tunusla birlikte başlayan süreçte hilafetin yeniden ikame edildiği dönemi görebileceklerini ve bunu idrak edeceklerini söylemiştir. 15 Kasım tarihinde (2011) Hammadi Cibali çok ses getiren bir konuşma yapmıştır. Suse kentinde yaptığı değerlendirmede yeni bir hilafet-i raşide (olgun ve raşit hilafet) döneminden bahsetmiş ve bu ifadeler Tunusun çalkalanmasına neden olmuştur.
¥
Tunus Başbakanı Hammadi Cibaliden sonra İhvan Genel Rehberi/Mürşidi Muhammed Bedii de yeniden hilafet meselesine vurgu yapmıştır. Mısırda Müslüman Kardeşlerin siyasi kolu olan Hürriyet ve Adalet Partisi neredeyse yüzde 40 nispetinde oy almıştır ve muhtemelen sivil idareye geçişte yeni hükümeti kuracak olan parti söz konusu partidir. Bundan dolayı Mürşid Muhammed Bedii Arap Baharı ile birlikte önemli bir aşamaya ve noktaya geldiklerini ve seçimlerde önemli bir mevkii kazandıklarını ve Hasan el Bennanın hedeflerine bir mızrak mesabesinde yaklaştıklarına işaret etmiştir. Mektubunda Bennanın öngörüsünün doğrulandığını ve raşit hilafeti ihya etme ve insanlığa rehber olma noktasına gelindiğini ifade etmiştir. Bedii, Hasan el Bennanın fert ve toplumu irşat etme hedeflerinin dışında üç siyasi hedefin bulunduğuna temas etmektedir.
Yerel anlamda hükümet kurmak ve onun ötesinde hilafeti ihya etmek ve onun ötesinde de insanlığa rehberlik yapmak. Yani sadece yerel ya da darul İslam sistemini yenilemek değil aynı zamanda küresel sistemi de kurmak da hedefler arasındadır. Kısaca Muhammed el Bedii, Hasan el Bennadan yola çıkarak sadece hilafeti ihya etmekle değil aynı zamanda yeni dünya düzenini kurmakla da yükümlü ve mükellef olduklarını ifade etmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.