Hiçbir şey değişmedi!
2012'nin ilk iki günü ne oldu? Çok şey oldu... Bir önceki yıldan kalanlara yeni sorunlar eklendi. Sadece Ocak ayının birinci ve ikinci gününe bakmak bile bize bir yıllık perspektif sunacaktır. Yani biz değişmiyoruz. Nerde kalmışsak devam ediyoruz. İyi şeyler azalmaya, kötülükler çoğalmaya devam ediyor.
İlk iki gün için bir gündem listesi yaptım. İnanıyorum; bir yıl boyunca bunlarla uğraşacağız, hatta daha fazlasıyla.. İşte size iki günün listesi:
1- Filistin'i çepeçevre duvarlarla kapatan, aileleri ve yerleşim birimlerini bölen İsrail, Ürdün sınırı boyunca duvar örme kararı aldı. Şu an Mısır'la sınırına güvenlik duvarı örüyor. O bittikten sonra beş metre yüksekliğinde, 240 kilometre uzunluğunda duvar inşasına başlayacak. Müjdeli haberi İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu verdi. Filistin'deki duvarları artık bütün dünya biliyor. Aynı model Bağdat'a uygulandı. Mahalleler, yerleşim birimleri yüksek duvarlarla çevrildi. Bağdat'ta köprülerden geçerken sadece gökyüzünü görüyorsunuz artık. Sınır sorunu belli bir noktaya gelsin, bir süre sonra Lübnan sınırına da duvar örülecektir.
2- Peki İsrail ne yapıyor. Güvenlik Duvarı örerken, adına "barış duvarı" diyebilirken, etrafındaki ülkelerle ilişkilerini koparırken neyi amaçlıyor? Elbette kendince güvenliği... Ama, başkalarını hapsetmek için inşa ettiği duvarlar bir gün İsrail'e hapsedecek. Bunu farketmiyorlar mı?
3- Etiyopya askerleri Somali'ye saldırıya geçti. Eş Şehab birliklerinin elindeki Beledveyne kasabasını ele geçirdi. Binlerce Etiyopya askerinin Somali işgali devam ediyor. Bir kaç hafta önce, Somali'ye karşı bir işgal başlayacağı duyurulmuştu. Bir süre sonra, Batılı birliklerin de Somali işgaline katılabileceğini, yeni bir Somali savaşının başlayabileceğini öngörmek marifet olmayacak sanırım. Çünkü bu, Somali'ye yönelik Etiyopya'nın üçüncü saldırısı. ABD'nin rezillikle sona eren işgal girişiminden bu yana bu ülke ile ilgili hesaplar bitmedi. 2012'de kapsamlı bir Somali operasyonunu olacak gibi...
4- Yeni yılın ilk günlerine savaşla giren bir ülke daha var, Nijerya. Afrika'nın en kalabalık ve en çok petrol üreten ülkesi Nijerya, iç savaşlarla uğraşıyor. Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki çatışmalardan sonra olağanüstü hal ilan edildi. Önceki yıllarda, Müslüman-Hristiyan çatışmalarındaki korkunç görüntüler gözlerimizin önünde. Petrol bu ülkeye ölümden başka bir şey getirmedi. Petrol şirketlerinin paralı askerleri, orduları bile var ve istedikleri gibi siyasi sorunlar, çatışmalar çıkarabiliyorlar. Siyasi iktidar, bölgesel hesaplar ve uluslararası çıkarlar, Nijerya'da kimlik üzerinden çatışmalar şeklinde kendini gösteriyor.
5- 2011'den en ilginç olaylarından biri siber savaşlardı. Geleceğin savaş yöntemlerinden biri kabul edilen siber saldırılarının en ilginç olanı İran'a karşı kullanıldı. İran nükleer çalışmalarına yönelik saldırı kampanyaları devam ederken, Stuxnet adı verilen bir virüsle İran'ın nükleer programları sabote edildi. Tahran bunu uzun süre yalanladı ancak sonraları Stuxnet'in verdiği zarar belirginleşti. Saldırının ABD-İsrail ortak girişimi olduğu da...
6- Yeni yılın ilk günü, Stuxnet'in yalnız olmadığı ortaya çıktı. Kaspersky'den yapılan açıklamada Stuxnet'in yalnız olmadığı, siber saldırı için farklı virüs programlarının da geliştirildiği ortaya çıktı. Bizler hava saldırıları beklerken ABD-İsrail ittifakı İran'a karşı yoğun siber saldırılar zaten yapıyormuş. ABD Savunma Bakanlığı iddiayı yayınladı ama nedense buna pek kimse inanmadı.
7- Yeni yıla geçen en ağır ve tehlikeli konulardan biri de Irak'taki kimlik eksenli çözülme ve güç savaşı. Başbakan Nuri El Maliki'nin Sünni lider Tarık Haşimi'nin tutuklanması kararı ABD'nin çekilmesi sonrası kartların yeniden dağıtıldığını gösterdi. Merkezi elinde bulunduran Şii iktidarın Sünnilerle ilişkileri geriliyor. Öngörüler, gerilimin Kuzey Irak'a da yansıyabileceğinin işaretlerini veriyor. Hemen her gün, krizle ilgili yeni gelişmelere tanık oluyoruz. Yani tansiyon yükseliyor. Umarız uzlaşma için bir zemin bulunur. Aksi takdirde feci gelişmelerle yüzleşebiliriz.
8- Tabi bu durum; Suriye odaklı olarak Türkiye'nin bölgesel pozisyonunu kökünden değiştirecek nitelikte. İran-Irak-Suriye-Lübnan ekseni güç kazanıyor ve bu eksen Türkiye'yi dışlıyor. Bir zamanlar ABD ve müttefiklerinin Türkiye'nin Güney'le bağlantısını koparabilecek nitelikte projesinden sonra, bölgesel güçler, aynı sonucu doğuracak yeni bir kuşak oluşturuyor. Sadece bu bile, Suriye krizinin Türkiye için ne anlama geldiğini göstermeye yeter. Türkiye için Esad yönetiminin devrilmesi bir iç sorun olmaktan çoktan çıktı, Türkiye'ye yönelik bir kuşatmanın kırılması projesine dönüştü. Yani? Suriye krizi bu yılın ilk aylarında çok büyüyecek!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.