BMW ile yola çıkınca
BMW krizi dolayısıyla Borusan'ın bütün gazetelere verdiği tam sayfa ilanın sadece Yeni Şafak'ta yer bulamamasını çok şık karşıladığımı belirtmek istiyorum.
İthalatçı firma, bir yanlış anlamayı düzeltmek amacıyla hazırlamıştı o ilanı.
"Başörtülü binince BMW bozuluyor" haberi Yeni Şafak'ta manşet olmuştu ve burada o ilanın yayınlanması yanlış anlaşılabilirdi.
Bilirdi ne demek, kesin yanlış anlaşılırdı.
Yap haberi, al ilanı!
Bunu bir yöntem olarak kullananların yolundan gitmek Yeni Şafak'a yakışmazdı.
***
Alfabemizde (az kaldı 'Elifba' diyecektim) bulunan 29 harf arasında 'dabılyu' dedikleri W yok bildiğiniz gibi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Latin harflerine geçerken büyüklerimiz düşünmüş ve bize tek V'nin yeteceğine karar vermişler.
X harfi ile Q harfine de gerek görmemişler.
Bunları da dâhil etseydiler, 32 harfimiz olacaktı; olmamış...
İşin garip yanı, 'alfabe'ye ismini veren "alfa, beta, gama" da yok.
Yapraklarında "Yelkenli gemiler ve Kız Kulesi" bulunan Elifba, kimbilir nerede kaldı?
***
Hatırlatalım; harf devrimi Kasım 1928'de yapıldı.
Cumhuriyet ilanından beş yıl sonra.
Demek ki 84 yıldır kullanıyoruz bu harfleri.
Bazılarımız o kadar hararetle benimsemişler ki Latin harflerini, 29'luk ekip arasında bulunmayan x, q, w ile karşılaştıklarında düşman görmüş gibi davranabiliyorlar.
Sanki vaktiyle öz dedesi oturmuş, evinde çömlek yapar gibi o 29 harfi bizzat icat etmiş gibi.
***
Daha komiğini söylemeliyim.
Gamalı haç görmüş Musevi gibi o üç harften kaçan ve kullanılmasına şiddetle karşı çıkanlar arasında BMW kullananlar...
O marka, ne de olsa statü sembolü.
Sorsanız, "Elin adamı yapmış, markayı böyle koymuş; ben ne yapayım" diyecektir.
Öyle walla!
Ne yapsın adam?
Yerli arabamız vardı da almadık mı?
***
Sadece yazımızı değiştirmedik, kılık kıyafetimizi, ölçü tartı birimlerimizi, ayların isimlerini de değiştirdik.
Geçen gün Yağmur Atsız'ın yeni yıl vesilesiyle yazdığı şekliyle hatırlayalım.
"Muharrem, Sefer, Rebîülevvel, Rebîülâhır, Cemâziyülevvel, Cemâziülâhır, Receb, Şâban, Ramazan, Şevvâl, Zilqâde ve Zilhicce."
İlkokulda öğretmenimizin öğrettiği şekliyle şimdiki ayları saymaya gerek olmasın.
***
Ayların eski isimleri, çocuklara da verilmiş.
O çocuklar büyümüş, Muharrem Bey, Sefer Bey, Recep Bey, Şaban Bey, Ramazan Bey olmuş.
Şevval ise kızlara verilmiş, o da Şevval Hanım olmuş.
Rebiülevvel, Rebiülahir, "Rebi" şeklinde kısaltıldığını biliyoruz.
Zilkade, Zilhicce verilmemiş ya da ben rastlamamışım.
Ayların yeni isimlerinden Nisan ve Eylül'ün çocuklara verildiğine şahit olduk.
Kasım'ı da Kasım Paşa'yı da unutmamak gerek tabii.
O daha eski üstelik.
***
Dil Kurumu sözlüğünde ararsanız, 'Rebiülevvel'e rastlayamazsınız.
"Rebiülevvel sözü bulunamadı" diye bir not çıkar.
Evveli olmayanın ahiri olur mu, o da yok.
Acaba Atsız gibi mi yazdılar deyip Rebîülâhır'ı da arasınız, rebiülahır'ı da arasanız durum aynı.
Yani "Bir devrimler yaptık ki mori Ramizem, sözlükten bile sildik!"
BMW ile yola çıktık, bakın nerelere geldik!
Eee, çok hızlı gidiyor azizim, neylersiniz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.