Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

İnsan kendi halkından nefret eder mi?

İnsan kendi halkından nefret eder mi?

Eder: Solcu/ Kemalist aydınların çoğu halkımızdan nefret ediyor...

Tabii bunu uluorta dillendirmiyorlar, ama her seçim sonrasında, yenilginin hıncıyla kendilerini tutamayıp baklayı ağızlarından çıkarıyorlar:

“Bidon kafalı...”

“Göbeğini kaşıyan adam...”

“Aptallar sürüsü!” (Aziz Nesin’i hatırlasanıza: “Halkın yüzde altmışı aptaldır” demişti)...

Bu bir intikam sendromudur!

Kaynağı da köşe yazarlarının ve tivi yorumcularının dolduruşuna gelmemesi ve sol partilere (özellikle ve öncelikle CHP’ye) oy vermemesidir...

İşte bu yüzden halktan nefret ediyorlar!

Yenilmeye de bir türlü doymadılar. Onlara göre Ak Parti’nin tüm icraatları yanlıştır, ama millet cehaletinden ötürü bunu görememektedir!

Kendilerini bir türlü dinlememektedir...

Dolayısıyla CHP iktidara gelememektedir.

Üstelik “Recep Bey”, her seçimde oylarını arttırmaktadır (son tahlilde Ak Parti yüzde 55, CHP ancak yüzde 19)...

Bunu hazmedemiyorlar. “Biz yanılmış olabiliriz” diye bir an bile düşünmüyorlar. “Neden her seçimi kaybediyoruz, nerede yanlış yaptık?” türünden bir iç hesaplaşmaya yanaşmıyorlar.

“Dediğim dedik” havaları sürüyor. Bu sürdükçe de yenilgi üzerine yenilgi alıyorlar.

“Seçime giren biz değiliz” şeklinde bir savunma yapamazlar, çünkü hangi partiye oy verdiklerini ilkokul çocukları bile biliyor. Bal gibi CHP saflarında seçime giriyorlar. Bal gibi de altta kalıyorlar...

Zaman zaman orduyu müdahaleye (cumhuriyet mitingleri sırasında taşınan pankartlarda “ordu göreve” yazıyordu) çağıracak kadar çığırından çıkmaları işte bu yüzdendir.

Solcu/ Kemalist aydınımız halkı sevmiyor, çünkü hiç tanımıyor. Halkın neye değer verdiğini, nasıl yaşadığını, neler sevdiğini bilmiyorlar. Halktan kopuk bir hayatları var. Meyhanelerde geyik muhabbeti takılırken, halkın problemleri sadece meze yerine kullanılıyor. Bunun için de halka ulaşamıyor, halkı etkileyemiyor, ihtiyaçlarını da karşılayamıyorlar.

Halk, ekmek davasındadır, aydın laiklik kavgasında...

Halk kendi geleceğinden endişelenir, aydın opera ve balenin geleceğinden...

Halkın sevdikleri, beğendikleri başka, aydının başkadır...

Halkın üstüne titrediği değerler ayrı, aydının ayrıdır...

Halkın sevdikleri farklı, aydının farklıdır...

Halkın problemleri, dertleri, hatta inançları ayrı, aydının ayrıdır.

Aydın, seküler anlamda lâiktir, halkın ise böyle bir derdi hiç olmamıştır. Halk genelde dindardır. Tercihini “dindarlık” temelinde yapmıştır.

Yani herkes birbirlerinden kopuk bir ortamda, kendi dünyasını yaşıyor.

Mesela halk arabesk seviyor, bunun sebeplerini araştırması gereken aydın ise bu yüzden halka ve arabeske kızıyor.

Halk hâlâ Kemal Sunal filmlerine bayılıyor, aydın dudak kıvırıp “entel” filmlerle sinemayı batırıyor (bir dönem iyice batmıştı).

Halk yiyeceğinden içeceğinden kestikleriyle yeni camiler yapıyor, aydın inadına camisiz yeni şehirler kurmaya çalışıyor.

Aydının, camisiz şehirlerine yerleşen halk, Sultanahmet benzeri camiler inşa ediyor (İşte Ataköy).

Sonra da aydın, kendisine benzetemediği halka kızıyor: “Bu millet adam olmaz” diyor.

“Halkın yüzde yetmişi aptaldır” hezeyanını diline pelesenk ediyor.

“Göbeğini kaşıyan adam”, “Bidon kafalı” diye dalga geçiyor.

Halk da eline ne zaman fırsat geçse (seçimlerde ve referandumlarda), kendine “Fransız” kalan aydına dersini veriyor.

“Anca gidersin!”

Hazin ki, ders almayı bilecek kadar bile feraset sahibi değiller.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi