Teşekkür borcu
Şeytanın aklına gelmeyecek türev kağıtlarıyla 2008 krizini yaratan Amerikan bankalarına, Wall Street'in -ciddi bir bölümünün psikopat olduğu söylenenbroker'larına ve trader'larına, kredi derecelendirme, yani reyting kuruluşlarına, birçok ülke kocaman bir teşekkür borçlu.
En başta Suriye. Sonra İran. Daha sonra Pakistan. Ve de demokratik devrim girişimlerini bastıran ya da bastırmaya aday gösterilen diğer ülkeler.
Ve ve ve hepsinden önce Irak ve Afganistan.
Ben bu ülkelerin liderlerinin yerine olsam, gazetelere sayfa sayfa "Teşekkür" ilanları verirdim. Hem de inadına Batı gazetelerine.
Çünkü Amerikan bankaları, Wall Street broker'ları ve trader'ları, reyting kuruluşları yeryüzünün tek hiper gücü ABD'yi ve hemen hepsi NATO şemsiyesi altında birleşen Avrupa'nın cüce güçlerini öylesine köşeye sıkıştırdılar ki, bundan böyle parmaklarını bile kıpırdatamayacaklar.
Amerikan bankaları sanal değerlere dayalı türev kağıtlarını pazarladıkları Avrupa bankalarını iflasın eşiğine getirdiler.
Avrupa hükümetleri bankalarını uçurumun kıyısından çekip almak için milyarlarca euro taze para enjekte ettiler. Kimi iktisatçılara göre, bankalara aktarılan kaynak 200 milyar euro'yu buldu.
Devletlerde para mı var? Bankaları kurtarmak için piyasadan borçlandılar.
Bu borçlar nedeniyle bir-iki yılda bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3'ünü geçmesini, toplam kamu borcunun da gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 60'ını aşmasını yasaklayan Maastricht tavanını delik deşik ettiler.
Şimdi en iyi durumdakinin bütçe açığı yüzde 7-8, kamu borç yükü yüzde 80-90!
Ve işte o aşamada reyting kuruluşları sazı ellerine aldılar.
"Sen Maastricht'i 10 puan aştın, notunu 2 kademe indirdim..."
"Senin bütçe açığın Maastricht limitinin 3 katı, notunu negatif görünüme düşürdüm..."
"Sen onca açığın yetmezmiş gibi bir de reform yapmamakta direniyorsun ha; notunu spekülatife çektim..."
İndirilen her not, borçlanma maliyetinin kamçılanması demek.
Düşürülen her kademe mevcut borç yükünün katlanması demek.
Haydi bakalım, bu koşullarda kolaysa totaliter diyarlara demokrasi ihraç etmeye kalk...
Kolaysa, silah zoruyla demokrasi dayatmaya kalk...
***
Libya'ya NATO kalkanı ardında ABDİngiltere- Fransa müdahalesi bir istisna olarak kalacak.
Düşünün; Libya'nın sadece Fransa'ya faturası 100 milyon euro oldu.
O kadarcık harcama bile 10 bin Fransız'ı işinden etmeye yetti.
***
ABD niye pılısını pırtısını toplayıp Irak'ı terk etti?
Başkan Obama niye ayaklarının ucuna basarak Afganistan'dan ayrılmaya hazırlanıyor?
***
Suriye'ye dış müdahale isteyen, hiç değilse uçuşa yasak bölge ilan edilmesi için dil döken Beşar Esad muhalifleri; hiç kendinizi yormayın.
Körfez ülkeleri "Finansmanı bizden" deseler bile, Batı ufuklarından Suriye'ye ne savaş uçağı gelecek, ne savaş gemisi.
Haaa... Birkaç gemi geldi; hepsi de Rusya'dan. Ve de Batı'ya mesaj vermek için.
İran'da rejim değişikliği için Batı'nın Tahran'ın bileğini bükmesini düşleyenler; boşuna hayal kurmayın.
Batı artık ne askerini cepheye sürecek, ne topu-tüfeğine mermi, uçağına-gemisine yakıt bulacak durumda. Kasalar tam-ta-kır!
***
Ben olsam Beşar Esad'ın, Hameney'in, Ahmedinecad'ın ve bilumum "Potansiyel demokratik devrim riski barındıran" ülkelerin liderlerinin yerine; çarşaf çarşaf teşekkür ilanları veririm. Hem de inadına Batı medyasına. Hiç değilse, ekonomilerine biraz katkıda bulunmak için. Kim demiş, düşman kurşun vermez diye...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.