Cemal Nar

Cemal Nar

Eleştiri Nedir Ne Değildir? 5

Eleştiri Nedir Ne Değildir? 5

Eleştiri için eskiden “tenkit” derdik. İkisi de aynı şeydir. Fakat bu kelimeler zaman içinde yol alırken birçok kaza geçirmiş ve anlamlarının bir yanını yitirmiş zavallı kelimelerdendir.

Nedir bunlar?

Eleştiri veya tenkit, bir insanı, bir grubu, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla incelemek, araştırmaktır.”

Bazılarının zannettiği gibi eleştiri veya tenkit açık aramak, kusur kovalamak veya düşmanlık mıdır?

Asla!

Eleştiri doğruyu ve yanlışı delilleri ile araştırmak ve bulunanı ikna edici seviyeli bir dille ortaya koymaktır. Bunun sevgi ve yergi ile alakası yoktur. En azından olmamalı. İnsan sevdiğini de eleştirebilir, sevmediğini de.

Keşke benim yazılarımı dostlarım eleştirseler de olumlu veya olumsuz buldukları yanlarını gerekçeleri ile ortaya koysalar. Acı olan ilgisizliktir. Çünkü değersizlik anlamına da gelebilir bu.

Eleştiri demek, ille de menfi yanları ortaya koyarak müspet yanları gizlemek demek de değildir. Müspet cihetleri göstermek ve tebrik etmek de bir eleştiridir.

Ortaya bir eser koyan istese de istemese de eleştiriye açık olmalıdır. Eleştiriden korkmak, kimilerini eser vermekten alıkoyarmış, bunun acı örnekleri tespit de edilmiş. Aman ne kadar da yanlış bir düşüncedir bu.

Aksine eleştiri insanı daha çok ve ciddi çalışmaya, daha güzel eserler ortaya koymaya, yaptıklarını daha titiz yaparak daha kalıcı olmaya teşvik eder. Bu açıdan ciddi eleştiriler olumlu ve faydalıdır.

İşte görüyorsunuz, bizim yazıların altında aynı yazıya severek katılanlar da var, yanlış bularak katılmayanlar da. Bazen hiç kastetmediğimiz manalar ve hükümler çıkaranlar da. Biz sık sık söylüyoruz, yeter ki hakaret olmasın, hepsine açığız. Hepsine verilecek cevabımız da olabilir, ama çoğunu tatlı bir tebessümle susarak karşılıyor ve gıyaben dua ediyoruz. Bazen şimdi olduğu gibi toplu cevaplar da veriyoruz. Tek arzumuz, İslam terbiyesinin de haram kılıp yasakladığı alay ve aşağılama olmasın. Çünkü bunlara cevap vermek, ikinci kez üzülmekten başka ne yarar sağlar ki?

Şimdi şunu soralım: Bugün işlerini beğendiğimiz ve övdüğümüz kimi insanlar, yarın yanlış yaparlarsa ve biz de buna binaen onları yanlış bulur ve tenkit ederek eleştirirsek, bu bir çelişki midir? Bunun için “dün övüyordunuz, şimdi niye yeriyorsunuz?” denilebilir mi?

Hayır! Bu ne kadar basit bir düşüncedir Allah aşkına!

Sonra iyi niyetlerine inandığımız ve sevdiğimiz kimi insanlara sırf bazı işleri yanlış yaptılar diye düşman mı olalım? Ya da insanımıza ve kutsal değerlerimize savaş açmış birileri şimdi bir iki iyi iş yaparlarsa, bu işlerine “iyi” demeyelim mi? Veya sürdürdükleri düşmanlıklarını unutarak onlara dost mu olalım?

Böyle bir şey olabilir mi?

Siyasette de durum böyledir. Bir partiye oy verilirken zaman, zemin, şartlar, imkanlar, getiriler, götürüler, karşı görüşün durumu, gücü, verebileceği zararlar, konjonktür, dünya şartları dengeler ve pazarlıklar gözetilebilir.

Siyasi partiler de büyük kurumlardır ve içlerinde her cihetten birlik olmayabilir. Hele Türkiye gibi derin güçlerin etkin olduğu ülkelerde Allah bilir kimlerin aday kontenjanları ve veto hakları vardır. Siyasetten uzak olduğumuz halde okuduklarımız, duyduklarımız nice gerçekler vardır. İşte Ergenekon Davası sebebiyle 28 Şubat sonrasının ayağa düşen gizli görüşmeleri, tehditler, vetolar, müdahaleler, hatta cinayetler ortada.

Şimdi böyle bir ortamda her yanlış yapana “bir daha oy vermem” demek çare midir? Veya şartlar gereği tekrar oy vermek mecburiyetinde kalmak, kendine ihanet etmek midir?

Bence değildir. Bazen bünyenin hastalığının tedavisi için acı bir ilacı içmek zorunda kalabilir insan. Çaresizlik böyle bir şeydir…

Atalar “büyük lokma yut, büyük söz söyleme” demişler.

Sevgilerimiz de, yergilerimiz de ilkeli, ölçülü ve dengeli olmak zorundadır. Yoksa utanabilir insan Allah korusun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi