Kur’an’a Bakışlar
Cildine sahip çıktığımız kadar içine sahip çıkamadığımız Kur’an-ı Kerim...
Okunması gerektiğine inandığımız kadar ne dediğine sahip çıkamadığımız Kitabımız...
Göğsümüze yapıştırdığımız, evimizin en yükseklerinde tuttuğumuz; kalbimize, yüreğimize koyamadığımız; aklımıza, vicdanımıza, kalbimize dilimize yerleştiremediğimiz Kur’an-ı Kerim...
Başkalarına vaaz etmek veya tebliğ etmek için dile getirdiğimiz ama amel etmediğimiz ayetleri, sanki ‘şahsımız kurtuluşa ermişçesine’ ve “bir garantimiz varmışçasına” asla kendimizi muhatap sayamadığımız ve hayatımıza katamadığımız Kur’an-ı Kerim...
Daha söylenecek çok şey var lakin bundan fazlasını diyemiyorum. Çünkü yukarıda tarif ettiğim insanların en başına kendimi koyuyor ve utanıyorum.
Bu yüzden söyleyeceklerim boğazıma düğümleniyor. Ne söylesem, haddi aşma korkusu sarıyor. Samimi olamamaktan endişe ediyorum.
¥
En iyisi sözü bu konuda “yazmaya ve konuşmaya” hakkı olan bir isme vermeli.
Bu haftaki eserimizin adı; “Kur’an’a Bakışlar 1” adını taşıyor. Işık Akademi Yayınları’ndan çıkan eserin yazarı Prof. Dr. Suat Yıldırım hocamız.
Eserin ilk sayfalarında Suat hocamız; “İşte Kitap!” başlığı ile Ali Tantavi’nin bir yazısına yer vermiş ve üç cilt olarak planlanan eserin ilk cildinde okuyucuyu Kur’an atmosferinde tatlı bir yolculuğa çıkarmış.
Biz de buraya Ali Tantavi’nin yazısından özet alalım.
¥
“Bugün insanlığın elinde; çeşitli dil ve yazılarla, yirmi milyondan fazla kitap bulunmaktadır.
Bana; ‘Bunlardan hangisi daha üstün, daha tam, daha güzel ve daha şumüllüdür’ diye sorulsaydı, ‘Kur’an’dır’ derdim.
Kur’an nazarında her insan –ona sarıldığı ve onun kendisine verdiği görevleri yaptığı, yasaklarından uzaklaştığı sürece- din adamıdır.
Üstünlüğü, kuvveti, malı aradığı ama sadece helal yoldan talep ettiği ve değerli işler yaptığı sürece de dünya adımıdır.
Dünyayı isteyen, oun sınırında durur, ötesine geçmez; ahireti isteyen ise dünyayı kendisinden azık sağlayacağı bir istasyon sayar.
Kur’an’ın maksadı bunlar olmakla birlikte, o maksatlar arasından, ikinci planda olarak insanın, mümkün olan kemal noktasına ulaşmakta muhtaç olduğu fikir, beden, duygu ve iyi ahlak planlarını da ihmal etmez.
Kur’an bunları; güzelliğin zirvesinde olan bir üslup içinde, benzersiz bir biçimde birleştirir, böylece şuur altına, yani öz akla ulaşır.
Oraya da yerleşince insanın; fikrinde, duygusunda, davranışında ve bütün işlerinde izleri ortaya çıkar.
İşte böylece İslam, sahabeyi değiştirmişti. Onunla tarihe yeniden doğmuşlardı. Hz. Ömer’i örnek olarak alın ve düşünün ki Müslüman olmakla nereye yükseldi, İslam’a girmeseydi ne olacaktı!
Ayetleri anlamak ve kâinatın sırlarını öğrenmek için Kur’an bizi, iyiden iyiye düşünmeye ve aklımızı çalıştırmaya çağırır.
Allah, her şey için bir kanun koyduğunu, göz ve akıl verdiğini bildirmiş ve bize; “Göklerde ve yerde olanlara bakınız” buyurmuştur.
Bilgi için Işık Akademi Yayınları: 0216 522 11 44
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.