Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İt iti ısırmaz!

İt iti ısırmaz!

Son günlerde ilginç olaylar yaşanıyor. BDP’liler müessif Uludere olayıyla alakalı olarak AKP iktidarına yükleniyorlar. AKP’nin sorumlu ve hatta fail olduğunu ileri sürüyorlar. Elbette ki eskilerin ifadesiyle cerbezeli bir mantık. Geçtiğimiz günlerde benzeri bir şaşkınlık da Mesut Yılmaz’ın geçmişe dönük açıklamalarıyla yaşandı. Yunanistan’da 1990’lı yıllarda yaşanan yangınların kundaklama eseri olduğunu ve bunu da Ülkücülerin yapmış olabileceğini söylemişti. Bu elbette Ermeni soykırımı iddialarıyla boğuşan ülkenin ayağına başka bir pranga vurmaktan farksız. İnşaallah ifadeleri sürç-i lisandır.

Türkiye ve Cezayir’de bir dönem benzeri süreçler yaşandı. Cezayir’de 1991 ve 1992 yıllarında başlayan mihne/çile süreci yıllarca sürmüş ve 200 bin civarında insan feci olaylar sonucunda hayatını kaybetmişti. Bu kanlı sürecin başbakanlarından birisi Ahmet Oyahya idi. Türkiye’deki 28 Şubat sürecinin başbakanı ise Mesut Yılmaz’dır. Ahmet Oyahya frak giyen Batı tipli bir siyasetçi. Cezayir’de bu tip Frenk meşrep yahut gavur aşıkı politikacılara ve askerlere Frankofon veya Hizb-i Fransa diyorlar. Halit Nezzar, Cezayir’in Çevik Bir’ine tekabül ediyorsa Ahmet Oyahya da Mesut Yılmaz’ına tekabül etmektedir. Son sıralarda bir hususta daha Mesut Yılmaz ile Oyahya arasındaki benzerlik ortaya çıkmıştır. Bu da Ermeni tezleridir. Cezayir soykırımı üzerine Oyahya’nın tavırları ile Mesut Yılmaz’ın Ermeni tasarısı konusundaki tavırlarına mutabık düşmüştür. 1990’da ABD senatosunda sözde Ermeni soykırımı yapıldığına ilişkin karar tasarısının onaylanması gündemde idi.

Yılmaz Dışişleri Bakanı’ydı. Cumhurbaşkanı Özal, senato üyelerini yakın markaja alan bir lobi çalışması yürüttü. Durum kritikti. Herkes tasarının onaylanması ihtimalini kat’i buluyordu. Dışişleri Bakanı Yılmaz, ABD senatosundaki oylamadan bir gün önce, 20 Şubat 1990’da istifa etti. Ertesi gün TBMM’de dış politika genel görüşmesi yapılacaktı. Mesut Yılmaz istikbali adına ürkmüştü. Özal, istifa etmemesi için rica etti. Ancak Yılmaz, senatodan karar tasarısı lehine çıkacak bir sonuçla şahsi ikbalinin kararacağını düşünmüş olmalı, bildiğini okudu. Dolayısıyla milli bir meselede ülkeyi yalnız bırakarak şahsi kariyerini yeğlemiştir.



Şimdi Türkiye gibi bir ülke, Ermeni tasarısıyla hesaplaşma veya ödeşme babından bile olsa Cezayir’in geçmişindeki soykırımla ilgili bu ülkeye güçlü bir destek sunuyor. Bunu kıymetlendirmek yerine Oyahya elinin tersiyle itiyor. 1954 ile 1962 yılları arasındaki devrim sürecinde Cezayir 1.5 milyon şehit verdi. 1830 yılından itibaren verilen şehit sayısınin ise 5.5 milyon ile 8 milyon arasında seyrettiği tahmin ediliyor (http://arabstoday.net/esegfki-gelrgfq-kgjcig-juqkmgj-cikmkj-gefygqvi-ejlqkf-bqgsg.html ). Ahmet Oyahya isimli Sarkozy’nin kuyruğu fraklı adam Türkiye’nin Cezayir soykırımıyla ticaret yaptığını söylemekle kalmıyor aynı zamanda Fransa’nın suç ortağı olduğunu ilan ediyor. Neredeyse ‘katliamı Türkler yaptı’ diyecek. Pes doğrusu! İnsan ancak bu kadar bayağılaşabilir ve karaktersizlik abidesi olabilir. Mankurtlaşmış veya alafranga hale gelmiş kimi Cezayirli Batıcı isimler ve kesimler Fransa’dan daha Fransız’dır.

Adam şükranlarını sunacağı yerde kalkmış Türkiye’yi suçluyor. En azından tutarlı olmak adına Cezayir katliamı Türkiye’yi ilgilendirmediği gibi Ermeni katliamı da Fransızları ilgilendirmez diyebilirdi. Cezayir soykırımı Oyahya gibi fraklı soytarılara bırakılmayacak kadar Türkiye için de dünya için de önemlidir.



‘Berlin’de hakimler var’ sözünün doğrultusunda bereket Cezayir’de de aklı başında siyasetçiler var. Bunlar Türkiye’nin haklı olduğunu söylüyorlar. Oyahya’nın kendisi veya partisi adına böyle bir konuşma yapmasının anlaşılabilir bir durum olduğunu lakin devlet adına yaptıysa affedilmez ve bağışlanamaz bir hata olduğunu düşünüyorlar. Ebu Cerre Sultani gibi siyasetçiler soykırımcı çocuğu Sarkozy’nin yerine Başbakan Erdoğan’a arka çıkıyor. Cezayirli politikacı Ebu Cerre Sultani, Oyahya’nın adeta katliamla alakalı Sarkozy’ye şükranlarını arz ettiği görüşündedir. Raşit Gannuşi ‘bugün Müslüman kalabilmişsem bunu Osmanlılara borçluyum’ demesine mukabil Cezayir Nahda Hareketi Başkanı Fatih Rebii de, ‘Osmanlılar olmasaydı İspanyollar Cezayir’i Katolikleştirirlerdi’ diye medyun-u şükranlığını takdim ediyor ve onun ötesinde ahde vefa gösteriyor. Oyahya’nın ise öyle bir kadirşinaslığı olamaz. Zira alaturka değil alafrangadır.

Belki de içinden ‘keşke Osmanlılar olmasaydı da İspanyollar bizi katolikleştirseydi’ diye geçiriyor olabilir. Ebu Cerre Sultani, bu anlayışın Cezayirlilerin kolektif hafızasına ihanet olduğunu ifade etmektedir. Fransa’nın, Cezayir’de işlediği katliamların Nazi katliamlarından daha büyük ve korkunç olduğunu bildiren Rebii, “Cezayir halkı halen Fransızların kullandığı ağır silahların ve nükleer denemelerin acısını çekiyor” diye tarihin korkunç yüzünden maada Cezayirlilerin peşini bırakmayan lanetine de temas ediyor. Fransa’nın 2005 yılında çıkardığı bir yasa ile Fransa’nın Cezayir’deki sömürgecilik tarihini estetize etmiş ve çekici bir biçimde işlenmesine karar vermiştir. Sömürgecilik tarihine resmen övgü düzüyor.

Bunu Türkiye’ye yansıtacak olursak; Talat Paşa ve tehcir meselesiyle alakalı TBMM’nin onaylayıcı bir karar çıkartmasına benzer. Böyle bir şey yapsak Ermeniler tepemize binerlerdi. Rebii, buna mukabil yaptıklarını ve yapamadıklarını şöyle anlatıyor: “Fransa’nın 2005’teki kararına karşı geçen yıl Cezayir parlamentosundaki 152 milletvekili Fransız Sömürgesini kınayan bir kanun tasarısı sunduk. Ancak Başbakan Ahmed Oyahya’nın partisi Demokratik Ulusal Birlik (RND) ve diğer koalisyon partileri bu yasaya karşı çıktı ve engelledi.” Sarkozy’nin ailesinin karanlık geçmişi aynı zamanda Oyahya gibilerinin de ortak geçmişidir. Ne demişler: İt iti ısırmaz! Türkiye’ye kızması boşuna değil: Rencide olur dide-i huffaş ziyadan!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi