Ersoy Dede

Ersoy Dede

Çoğunlukçu Diktatörlük

Çoğunlukçu Diktatörlük

Bir şeyi herkesin net biçimde anlamayacağı şekilde söylediğiniz zaman sizi eleştirecek insanları da otomatik olarak sınırlamış oluyorsunuz. Mesela Türkiye bundan böyle ‘militarizm’e kaymaz ama “plebisiter otoriteryenizm tehlikesi var” dediğiniz zaman, çok fazla kişi anlamayacağından, çok da karşı tepki almayacaksınız demektir..

REFERANDUM DİKTATÖRLÜK MÜ GETİRİR?

Dünkü Taraf Gazetesi’nde, Murat Belge ile yapılmış bir röportajdan söz ediyorum. Demokrat tavrından kuşku duymayacağım bir entelektüel olan Murat Belge’nin, yerleşmekte olan demokrasi kültürümüze ilişkin böylesine sert bir eleştiri yapmasını da yadırgadığımı ifade etmeliyim. “Plebisiter otoriteryenizm” tehlikesi var diyor Belge.. Plebisit ifadesini çoğu Avrupa ülkesi, “referandum” yerine kullanıyor. Siyaset biliminde ise karşılığı aslında “Plebisiter otoriteryenizm” değil, “Plebisiter Demokrasi”.. “Çoğunluk Demokrasisi” ile benzerlik taşıyan yönleri çokçadır. Biz biraz oradan biliriz. Hedeflediğimiz sistemi “çoğulcu demokrasi” olarak tanımlarız, birileri gelir “bunlar çoğunlukçu demokrasiye gidiyor” derler, kafaları karıştırmak için.

BİRAZ SADELEŞTİRELİM

Murat Belge ve çoğu liberal demokrat aydın, birkaç yıldır “diktatörleşme” uyarısı yapıyorlar biliyorsunuz. Ve Murat Belge bunu örneklendirirken, “domuz eti satışı yasaklansın mı diye referandum yaparlar, çoğunluk evet çıkarsa yasaklarlar” diyor.. Buna benzer örnekleri artırabilirsiniz. Aynı pencereden baktığınız sürece göreceğiniz manzara aynı olacağından, ‘domuz’ dersiniz, ‘içki satışı yasaklansın mı referandumu yapar bunlar’ dersiniz.. Denebilir. Fakat atladığınız bir şey var burada. Bu tip uygulamalarla, kendi dünya görüşüne uygun bir Türkiye yaratmak için “plebisitçi demokrasi”ye ihtiyaç yok ki.. İstenseydi eğer bütün bunlar yapılamaz mıydı?..

İLK DEFA DUYMUYORUZ

Bu hükümetin göreve talip olduğu günden bu yana benzer vehimlerin odağında olduğunu hatırlatmama gerek var mı bilmiyorum. Hadi öncesini yok sayalım. 3 Kasım 2002’den itibaren kabul edelim. “şunu yasaklarlar”, “şurayı kapatırlar”, “şurayı ele geçirirler” neler denmedi ki, referanduma ihtiyaç duymaksızın yapılacak.. Yapıldı mı? Ne içki satışı yasaklandı ne kadın satışı.. Allah’tan kumarhaneleri ülkeden kovan Tayyip Erdoğan değildi. Bunu da bu zihniyete bağlarlardı kesin.. (bu arada, iktisat bilimi bakımından değerlendirecek olursak kumarhanelerin kapatılması çok da ülke menfaatine olmamıştır. Durun kızmayın hemen. Bir ara anlatırım o konudaki düşüncelerimi)

KUVVETLER AYRIMI

Asıl sorun şu ki, biz, adına “parlamenter demokrasi” dediğimiz siyasi modeli layıkıyla yaşayamıyoruz.. Yürütme ile yasamanın görevlerinin birbirine girdiği, erkler ayrımının hissedilmediği bir sistemde olduğumuz için yaşanıyor bütün bunlar. Bugünkü hükümetin “ileri demokrasi” talebi de işte tam bundan kaynaklanıyor. Bakın şöyle ifade edeyim. Hükümet hakkında bir gensoru veriliyor. Yani, yasama organı, yürütmeyi denetlemeye çalışıyor. Ancak (hükümette kim olursa olsun, ister Ak Parti ister başka bir parti) gündeme alınması bile mümkün olmuyor. Aslında, gensorularla TBMM’yi iş yapamaz hale getirmeye çalışan art niyetli muhalefet partilerinin olduğu bir ortamda, iyi ki de böyle. Ama demokrasi, (hangi demokrasiden söz ederseniz edin, ister Atina Demokrasisi ister plebisitçi ister başka bir şey) böyle olmaz. Eğer lütfeder de liberaller izin verirse, hatta (zor belki ama) destek olursa, demokrasimiz tesis edilmiş olacak.

AK PARTİ’DEN SÖZ ETTİĞİNİZİ UNUTUYORSUNUZ

Referandum meselesine gelince. Bazen azınlığın tahakkümü altına giren çoğunluk feryat eder. (bkz: Suriye, Esed Rejimi) bazen de çoğunluğun gücü elinde bulundurduğu ülkelerde azınlıklara yaşam hakkı tanınmaz. (Yakın dönemin ABD’sinden Avrupa’nın çok sayıda ülkesine kadar onlarca örneği var) Biz ise, tüm bu yanlış örneklerin arasından sıyrılmış yeni bir hayat kurmaya çalışıyoruz. “azınlığa yaşam hakkı vermez bunlar” dediğiniz siyasi anlayışın temsilcileri, haklarında “muhtar bile olamaz” manşetleri atılan kişiler. Siyaset yapma hakkı bile tanınmayan kişiler. Darbelerle, muhtıralarla alaşağı edilen siyasetçiler. Zamanın jakoben kadrolarıyla karıştırılıyor olabilir diye hatırlatayım dedim. Kalın sağlıcakla.




Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi