İstikbal Yalnız ve Yalnız İslamiyetin Olacak
Hem de itikadımdır ki istikbale hüküm sürecek ve her kıtasında hâkim-i mutlak olacak yalnız hakikat-ı İslamiyettir. Evet, saadet sarayı istikbalde taht-nişin(tahta oturan) hakaik (gerçekler) ve maarif(ilimler) yalnız İslamiyet olacaktır. Onu fethedecek yalnız odur. Emareler görünüyorlar. [Bediüzzaman, Muhakemat]
Bediüzzaman, geleceğin İslamın olacağını ve İttihad-ı İslam'ın, zamanın en büyük farz vazifesi olduğunu söyler. Hadis-i şeriflerde detaylı olarak bildirildiği üzere, Asr-ı Saadet döneminde olduğu gibi Allahın izniyle- dünya tarihinin en huzurlu, en güvenli, en görkemli dönemlerinden biri yaşanacaktır. İslam Birliği'ne ve Kur'an ahlakının yeryüzü hakimiyetine dair pek çok alamet ve işaret vardır.
Yaşadığımız zamanda, Müslümanların nüfusunun fazla olmasına rağmen ezileceklerini Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde görüyoruz. Bugün Türkiye ve dünyanın ne halde olduğu ortadadır. Bunun en önemli nedeni nedir?.. Müslümanların birlik olmamasıdır.
Bir Müslüman akan kanları, aç ve susuz insanları, harap olmuş evleri ve içlerindeki yoksul insanları, açlıktan ölen masum çocukları görmezden gelerek ve tecavüze uğrayan kadın ve çocukların çığlıklarına kulaklarını tıkayarak kendi rutin yaşamını nasıl rahatça sürdürebilir? Yalnızca kendisinin ve yakınlarının huzur ve rahatını önemseyip, dünyanın dört bir yanındaki zulmü, vicdanında hiçbir kıpırdanma olmadan nasıl izleyebilir?
Yıllardır yaşanan acıların, katliamların, çilelerin ve fitnenin son bulması için ilk aşama özellikle bugün kaçınılmaz bir ihtiyaç olan İttihad-ı İslam'dır. Kuran ahlakının özünde, anlaşmazlıklar ve ayrılıklar değil, Allahın birliği inancı ve ortak değerler temeldir.
İslam ülkelerinin, ortak değerlerde uzlaşma sağlayamayacak kadar bir diğerini uzak görmesi büyük yanılgıdır. Müslümanlar farklılıklarını ve görüş ayrılıklarını ön plana çıkararak ayrışmak yerine, Kur'an ahlakını yaşamakta birleşmelidirler. Birbirlerini desteklemeli, farklı görüşlere sahip oldukları konularda hoşgörülü ve anlayışlı olmalıdırlar.
Dünyada yaşanan acıları sona erdirmenin yolu, gösteri ve yürüyüş yapmak, kahrolsun sloganları atmak, 'ağlama günleri' düzenlemek değildir. Tek çözüm olan İttihad-ı İslam, yalnızca İslam coğrafyasının değil tüm dünyanın ihtiyacıdır. Ve bu birlik, ihtişamlı bir uygarlığın yeniden inşası anlamındadır.
Ahir zamana dair konuları eserlerinde sıklıkla konu eden Bediüzzaman, İslam Birliği'nin kurulmasını ve İslam ahlakının dünyaya hakim olmasını, "... İnşaAllah, alem-i İslamın (İslam aleminin) da büyük bir bayramına yetişirsiniz" sözleriyle, büyük bir bayram olarak tarif eder.
Güçlü bir beraberlik ve dayanışma içindeki İslam aleminin ortak sesi olacak, dünyaya hoşgörüyü öğretecek, Müslüman olan-olmayan her insana refah ve huzur getirecek olan İslam uygarlığının yeniden inşası için çaba göstermek, her Müslümanın en önemli sorumluluğudur. Samimi Müslümanın, İslam Birliği'nin oluşması yönündeki gayreti nefes alıp vermek gibi olmalıdır. İslamı, vatanı, insanı kurtarmak için hesap yapılmaz. Ne kaybederim? diye düşünülmez; elden gelenin en fazlası yapılır.
Kuran ahlâkının yeryüzü hakimiyeti, Allah'ın bir vaadi iken Müslümanın bu konuda ümitsiz ve şevksiz olması hatadır. Ümitsizlik, insanı, din ahlâkını şevk içinde yaşamaktan alıkoyar. Allah, inananlara hiçbir olay karşısında ümitsizliğe kapılmamalarını, Kendisine dayanıp güvenmelerini emreder. Bediüzzaman da ümitsizliğin Müslümanlar üzerinde kanser gibi öldürücü etkiye sahip olduğuna dikkat çeker. Ümitsizliğin korkak, aşağı ve acizlerin tavrı ve bahaneleri olduğunu bildirir.
Yeisi bırakan Arap milletlerinin, İslâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesânüd ile birlik olup insanlığa gerçek bayramı getireceğini haber verir:
... Cemahir-i müttefika-i islamiyenin (İslam cumhuriyetlerinin birleşmesinin) kudsi kanun-u esasiyelerinin (kutsal kanunlarının) menbaı (kaynağı) olan Kur'an-ı Hakim, istikbale tam hakim olup beşeriyete (insanlığa) tam bir bayramı getireceğine çok emareler (işaretler) var. (Emirdağ Lahikası-ll, s. 76)
Dünyada yıllardır süren nefret politikası insanları bugünkü içinden çıkılamaz duruma getirmiştir. Her görüş kendince halkı olduğunu ileri sürmüştür. Ortak paydaları ise kandır, kan dökme arzusudur. İnsanlık tablosuna kazandırdıkları(!) ise zalimler ve mazlumlardır. İslam, Allah'ın izniyle dünyaya hakim olacaktır ancak bu, silahla ve kanla değil, sevgi, barış ve uzlaşıyla gerçekleşecektir. En büyük silah sevgidir. İman, akıl ve ilim, sevgi ile birleştiğinde dünyanın en büyük gücü oluşur.
Birtakım güçlerle korkutarak Müslümanları pasifize etmeye çalışanlar dikkate alınmamalı. Kimileri Kur'an ahlakının hakimiyeti konusunda Müslümanları ümitsizliğe sevk etmek için şeytanın sözcülüğünü yapmaktadırlar. Müslüman umutlu ve coşkulu olmalı, "acaba?" değil, Rabbinin vaadine güvenerek Kuran ahlakı hakim olacak! demelidir.
Bugün İslam ahlakı, "asla hakim olmaz" yaygaraları arasında önlenemeyecek şekilde çığ gibi büyümekte, Kur'an ahlakının sıcaklığı dünyayı sarmaktadır.
Talebelerinden Sayın Tahir Gürdere'nin Bediüzzaman'dan aktardığı şu sözlerini okumuştum: "Üstad diyor ki, yeryüzündeki bütün Müslüman kardeşlerime müjde ediyorum ki, İslam dünyasına sadık güneşin doğması yakındır. İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyetin olacak. Ben bütün kanaatimle derim ki Avrupa, Amerika İslamiyetin hamilidir."
Bediüzzaman'dan naklettiği sözlerine şöyle devam ediyor Sayın Gürdere; "Bütün imanlı Müslümanlar, hakiki müminler hiç şüphe etmesinler ki, istikbal İslamındır diyor Üstad. Yani istikbal gelecek yönünde İslamındır. Hristiyanlık da diyor Üstad, Hristiyanlığa anlatıyor ne olacağını, Hristiyanlık da hurafattan tahrifattan sıyrılacak. Beşerin fıtri dini olan İslamiyet saracak Hristiyanları diyor gördünüz mü sarmış elhamdülillah. Rusya dinsiz kalmaz diyor Üstad, Hristiyan da olmaz diyor. Müslüman olacak diyor. Maddeten de İslamiyet istikbale hükmedecektir inşaAllah. Yaşasın sıdk ölsün yeis. Ümitsizliğe düşmek yok."
İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kuraniyye(Kur'anî gerçekler) ve imaniye olacak. Öyleyse şimdiki kader-i İlahi ve kısmetimize razı olmalıyız ki bize parlak bir istikbal, ecnebilere müşevveş(netlikten uzak, karışık) bir mazi düşmüş. (Hutbe-i Şamiye, s. 537)
Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmeye çalışan müşrikler, münafıklar ve tüm kafirler; onlar istemeseler de Yüce Allah, nurunu tamamlayacaktır; O, vaadinden dönmez. Hakkı Kendi kelimeleriyle gerçekleştirecek; gelecek yalnız ve yalnız İslam'ın olacaktır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.