Ünlü Yahudi asıllı tarihçi Bernard Lewis’in Ermeni tezleri karşısında bizi savunduğunu hatta bunun bedelini sembolik de olsa ödediğini biliriz. Bu tavır içten pazarlıklı veya aldatıcı olamaz mı? Fransa’nın seçilmiş travmalar üzerinden Türkiye’yi hedef alması gibi Yahudiler de Ermeni ve Türkiye münasebetleri konusunda seçici davranmaktadırlar. Bu tavrın arkasında zerrece samimiyet yoktur. 2001 yılı ve sonrasında Fransa’nın Ermeni soykırımı konusunda çıkarmış olduğu kanun, mef’ulden yani kurbandan bahsettiği halde fail ve caniden bahsetmemiştir. Dolayısıyla o dönemde Bernard Lewis’in gayreti Türkleri savunmaktan ziyade Yahudi soykırımına bir rakip gelmemesi adınadır. Zira o dönemdeki kanun fail olarak Türklerden bahsetmemektedir. Bernard Lewis zaten akabinde Türkler karşısında ters dönmüş ve kıtadaki Yahudi nefretinin Türklere ve tabii ki Müslümanlara yöneldiğine dair kanaati reddetmiştir. Zira, kıtadaki Türk ve Müslüman nefreti aslında bir kombinasyondur ve Avrupa aşırı sağıyla Siyonizmin ortak imalatıdır. Bernard Lewis aksine aşırı sağı kışkırtmış ve bir asra kalmadan Avrupa’nın nüfus göçüyle birlikte Müslüman olacağını varsaymış ve böylece İslam düşmanlarının kulağına kar suyu kaçırmıştır. Türk ve Müslüman nefreti daha ziyade Yahudiler tarafından kışkırtılmaktadır. Fransa cezaevlerinde yatan ‘Çakal’ Carlos Ermeni soykırım yasasının arkasında kimi Yahudi çevrelerin ve Fransız dönmelerin olduğunu ileri sürmektedir. Belki başka bir yazı konusu ama ifade etmeden geçemiyorum: Fransa zamanla dönmeler cumhuriyeti olmuştur. Carlos’a göre Ermenileri kışkırtan Fransız dönmeleridir.

¥

Elbette Yahudiler kendi aralarında birlik olmadıkları gibi bu hususta da birlik değildirler. Bununla birlikte, son yıllarda Türkiye ile ilişkileri serinleştikçe Ermeni tezlerine yakınlaşıyorlar ve Ermeni tezlerinin hamisi oluyorlar. Fransa’da sadece Yahudi ve Ermeni soykırımından bahsedilmesi tesadüf müdür? Siyonizm ve Türkiye adlı eserinde Doç. Dr. Yaşar Kutluay Siyonizm-Araratizm(Ağrı Dağı ideolojisi) kardeşliğinden bahsetmiş ve İkinci Abdulhamit Han’ı öldürmek için Hristifor Mikailyan’ı yönlendirenlerin Yahudi çevreler olduğuna dikkat çekmiştir. Zira İkinci Abdulhamit iki tarafın da düşmanıdır. Yahudiler Osmanlı’nın yıkılmasıyla Arz-ı Mev’ud’a kavuşacaklarını ve konacaklarını düşünmekte ve son takoz ve engel olarak da İkinci Abdulhamit Han’ı görmektedirler. Siyonizmin önünde de Araratizmin önünde de İkinci Abdulhamit Han engeli yatmaktadır. Arz-ı Mev’ud bir atımlık mesafededir ve önünde de engel olarak İkinci Abdulhamit durmaktadır. Onun behemehal ortadan kaldırılması gerekmektedir.

¥

Türklerle Ermeniler arasında husumeti kışkırtanların Yahudiler olduğuna dair Ermenilerin de tanıklıkları vardır. Ara Sarkis Aşcıyan adlı Ermeni de Yahudilerin gizli gündemlerinden birisinin Ermenilerle Türklerin arasını açmak ve kapıştırmak olduğunu ileri sürmüştür. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Ermenilerle Türklerin arasının açılması için Yahudilerin ve Masonların olumsuz ve meş’um bir rol oynadıklarını ifade etmiştir. Bu da Ermenilerin bir tanıklığıdır. Şüphesiz Yahudiler kargaşa ve ihtilallerden beslenmektedirler. Ermenilerin Anadolu’dan tehcir edilmeleriyle birlikte onların ticaretteki yerini Yahudiler almıştır. 5 Eylül hadiseleri de Türk derin devletinin veya özel harp dairesinin bir marifeti olarak bilinse de yine de kimileri bu olayların arkasında da Yahudi parmağı aramaktadır. Nedeni, Rumların ticari miraslarının da bir şekilde Yahudilere kalmasıdır. Bunlar ayrıntı lakin Fransa’da artık Ermenilerin arkasında kısmen de olsa Yahudilerin olduğu açıklık ve vuzuh kazanmıştır. Zira Fransa’dan sonra İsrail de Ermeni tezleri konusunda diş göstermiştir. Fırsat kollamaktadır. Bosna Sırpları gibi katliamcılar Ermeni tezlerinin arkasına sığınarak Türkleri ve dostlarını sindirmek istemektedirler. İsrail de Türkiye’ye karşı ek bir kart sahibi olmak için can atmaktadır. Bernard Lewis ise manipülatif bir tarihçidir. Tarih tüccarıdır. Husumet alanlarından çıkar üretmektedir. Netice itibariyle, soykırımcılar Türkiye’ye soykırım dersi veriyorlar!