Fransa bastırıyor, bizimkiler “Du bakali n’olcek” hava
Hikâyeyi daha önce de anlattım... Ancak, tam yerine denk geldiği için, yeniden anlatmak istiyorum...
Efendim hikâye şu:
Adamın biri, karısının bir “halt” karıştırdığından şüphe ediyor, ama son derece “iyi niyetli” olduğundan ona “toz” kondurmak da istemiyormuş!..
Sonunda, “şüpheleri” galip gelip de, geceleri gözlerine uyku girmez olunca, bir “dedektif” tutmuş!..
“Hele takip et karımı!.. Durumu da, anında rapor et bana!”
Dedektif, başlamış takibe...
Tabiî, kadının ne yaptığını, nereye gittiğini anında bildiriyor kocasına...
“Şu anda evden çıktı...
Caddede kendini bekleyen lüks bir arabaya bindi!”
Kocası;
“Du bakali n’olcek? Takip et!”
Dedektif takipte...
Kadın, otomobiline bindiği erkekle birlikte yemekte...
Dedektif, durumu bildiriyor:
“Şu anda şampanya içiyorlar... Herifin eli, karınızın omuzunda!.. Yemekten kalktılar, şu anda dansediyorlar!.. Karınız, başını herifin omuzuna yasladı!.. Herifin eli, karınızın belinde!”
Kocası;
“Du bakali n’olcek?.. Takibi sürdür!”
Biraz sonra dışarı çıkarlar... Birlikte adamın evine gelirler...
Dedektif, raporunu sunar:
“Şu anda herif soyunuyor... Aaa, şimdi de karınızı soymaya başladı!.. İkisi de çırılçıplak!”
Kocası;
“Du bakali n’olcek?”
Dedektif;
“Birbirlerine sarıldılar!”
Kocası;
“Du bakali n’olcek?”
Dedektif;
“Perdeyi çektiler, ışıkları söndürdüler!”
Kocası;
“Du bakali n’olcek?!?”
Elinin körü be adam!..
Daha, ne olacağı var mı?..
Olanlar oluyor işte!..
Sen, “boynuz”larına bak!..
ERDOĞAN’A AKIL VERENLER!
Hikâyeyi niye anlattım?..
Anlattım, çünkü; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, önceki günkü “grup konuşması”ndan sonra; gerek ekranlara çıkanlar, gerek gazetelerindeki köşelerinden ahkâm kesenler, diyorlar ki;
“Erdoğan’ın Fransa’ya yönelik sözleri son derece sertti... Oysa daha ılımlı olmalıydı!.. Öyle ya; bunun daha onay aşaması var, aleyhte oy veren senatörlerin anayasa mahkemesine gitme ihtimali var!.. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var... Var oğlu var!.. Fransa-Türkiye ilişkilerini germenin gereği yok!.. Sakin olalım, öfkeye kapılmayalım!”
Söyleyin Allah aşkına;
Bu tavrı sergileyen adam ve madamların; “Du bakali n’olcek” diye diye “boynuzlanan” adamın tavrından ne farkı var?..
Şu hâle bakın;
Nicolas Sarkozy denilen adam, “yasa teklifi”ni getirmiş “parlamento”ya...
Orada kabul ettirmiş!..
“Türkiye’ye Fransızlar” diyor ki;
“Du bakali n’olcek?”
Öyle ya, bunun, bir de “senato” aşaması var!.. Fransız senatörler, bu yasayı kesinlikle reddeder!..
“Parlamento”nun onayladığı yasa, daha sonra “senato”ya geldi...
Senato da, geçtiğimiz Pazartesi akşamı, 86’ya karşı 127 oyla kabul etti yasayı!..
Böylece; “Ermeni soykırımı yoktur” diyen biri; “1 yıl hapis yatacak, 45 bin avro ceza ödeyecek!”
Yani, adamlar adım adım ilerliyor.
Bizim “Frankofon”lar ise; “Du bakali n’olcek?” demeye devam ediyorlar!..
Ulan, ne olacağı var mı?..
Nicolas Sarkozy denilen adam, önüne gelen yasayı onaylayacak ve iş bitecek!..
Yani, “perde”ler kapatılacak, “ışık”lar sönecek!..
Ondan sonrası;
“Boynuzları yaldızlamak”tan ibarettir!.
Ama, hayır!..
Bizimkiler hâlâ umutlu!..
“Çırılçıplak soyunma”nın, “perdeleri kapatma”nın, “ışıkları söndürme”nin ardından, hâlâ “birşey olmayacağını” zannediyorlar!..
Hâlâ zannediyorlar ki;
Senatoda “aleyhte oy” veren 87 senatör “anayasa mahkemesi”ne gidecek ve “yasanın reddini” sağlayacaklar!..
Bu da olmazsa;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilir ve yasa orada iptal ettirilir!..
O halde;
“İlişkileri germeye” gerek yok!..
“Du bakali n’olcek?”
Ulan, olacağı mı kalmış!..
Her şey olmuş işte!..
Buna “tepki” göstermeyeceksin, “öfke” duymayacaksın da, niye varsın sen?..
MAKYAJI AKMIŞ FAHİŞE!
“Du bakali n’olcek?” demek yerine, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi; “Bu karar, bizim için yok hükmündedir... Türkiye, öyle büyük bir ülke ki; dostluğu büyük paye olduğu kadar, küçük insanlar için husumeti bile bir pâyedir... Ama biz, Fransa’daki ırkçı yaklaşıma bu pâyeyi bile vermeyeceğiz” deseler; alıp, başıma taç ederim!..
Ama bu “Frankofon”lar;
Avrupa’da tırmanmaya başlayan “faşizmin ayak sesleri”ni bir türlü duymak istemiyor... “Aşkın gözü kördür” derler ya; “Fransız aşıkları”nın gözleri de o kadar körleşmiş ki, böyle bir Fransa’nın “makûl bir tavır” sergilemeyeceğini bir türlü görmüyorlar!..
Söyleyin Allah aşkına;
Hasan Celal Güzel’in benzetmesi ile, “makyajı akmış yaşlı bir fahişe”den, hiç “namuslu bir hareket” beklenebilir mi?..
ERMENİLERİ FRANSA KIŞKIRTTI!
Bunlar öyle bir “fahişe”,
Öyle bir “orostopol” ki; dün “Ermenilerin kırılmasına” yol açan kendileri, bugün onlara “sahip çıkıyor görünen” yine kendileri!..
Artık, “tarihi belgeler”le de sabit ki; “Ermenileri kışkırtarak” Türklerin ve Kürtlerin üzerine saldırtan Fransa’dır!..
Fransa Ermenilere “devlet” vaat etmiş ve işgal ettiği Doğu ve Güneydoğu vilâyetlerindeki Ermenilere “katliam”lar yaptırtmıştır!..
Hedef elbette “Türkler” veya “Kürtler” değil, “Müslüman”lardı... Sizin anlayacağınız; “Hıristiyan Fransızlar ve Hıristiyan Ermeniler” birleşmişler, “Osmanlı’nın Müslüman halkı”na karşı “vahşiyane saldırılara” girişmişlerdir!..
Ki, bu topraklar, “Fransız-Ermeni ortaklığı”nın gerçekleştirdiği “cinayet”ler ve “toplu mezar”larla doludur!..
Peki, “katliam”a maruz kalan halk ne yapacaktı?.. Elbette “karşılık” verecekti!..
Uzun lâfın kısası;
Ortada bir “soykırım” yoktur!..
Karşılıklı “kıtalleşme” vardır!..
Bu olayı, bir “Ermeni soykırımı” olarak yutturmaya kalkmak için, herhalde “fahişe” olmak gerekir!..
Tabiî, “makyajı akmış” bir fahişe!..
Hitler’in şöyle dediği rivayet edilir ya;
“Eğer dünya, tek bir ülkeden oluşsaydı, sanayisi Almanlardan, ordusu Türklerden, fahişesi Fransızlardan olurdu!”
ÇAĞDAŞ HAÇLI SALDIRISI!
Hani, “psikolog”lar, “sebep-sonuç” ilişkisini anlayabilmek için, insanın “çocukluğuna” inerler ya, “Fransa’nın bugünkü tavrı”nı anlayabilmek için de, galiba “geçmişine” gitmek gerekiyor!..
Hatırlarsınız...
2004 yılında, bu ülkede bir “zina tartışması” yaşanmıştı...
Kartelin “kalemşör”leri, “zinaya ceza” verilmesine şiddetle karşı çıkmışlar; “Hayvanlar gibi, özgürce sevişmek” istediklerini yazmışlardı.
İşte o günlerde, “zinacı”lara en büyük destek, “Batı”dan gelmişti...
İngiltere’den, Fransa’dan gelen açıklamalarda, “zinanın serbest bırakılması” isteniyordu.
O günlerde merak etmiştim;
Bu olay, Batı’yı niye ilgilendiriyor.
Araştırınca görmüştüm ki;
1069’da Kral 1. Henry ile başlayıp, 1547’deki 8. Henry ile sona eren “Henry’ler dönemi”nde, İngiltere ve Fransa arasında, “yoğun akrabalık ilişkileri” yaşanmış!..
Meselâ, Kral 5. Henry, Fransa Kralı 4. Charles’ın kızı Catherine ile evlenmiş!..
Meselâ, İngiliz tahtına oturan Kral 6. Henry, “Fransız Catherine’in oğlu” imiş!..
Ama, Fransa ile İngiltere arasındaki bu “al-ver”ler zaman zaman “taht kavgaları”na da yol açmış!..
Uzun lâfın kısası; İngilizlerin kanı, meselâ “İngiliz tayları” kadar “saf” değil!..
“Gen”lerinde, biraz da “Fransız kanı” var!..
Diyeceksiniz ki;
“Olabilir!.. Her ülkede bu tür al-ver’ler olmuştur!.. Bu da gayet normaldir!”
Doğrudur...
Ama, yine de, “İngiliz kanında, Fransız geni bulunduğu” gerçeği, aklınızın bir kenarında bulunsun istedim.
Söyleyin hele;
Aralarında böyle bir “kan bağı bulunan adamlar, hiç “zinanın yasaklanmasını” isterler mi?..
Ve de;
Aralarında “din bağı” bulunan “Ermeni”lere karşı, hiç “tarafsız” davranabilirler mi?..
Lâmı-cimi yok;
Bu iş, “Hıristiyan Batı”nın, “Müslüman halklar”a karşı başlattığı, “Çağdaş Haçlı Saldırısı”ndan başka bir şey değildir!..
Dün, Ermenileri “asker” olarak kullanmışlardı, bugün de “piyon” olarak kullanıyorlar.
İşin, aslı-esası budur!..
Bakmayın siz “Frankofon”lara...
Onlar, “Fransa’ya da Fransız” oldukları için, zannediyorlar ki, bu mesele “uhuletle-suhuletle” hallolur!..
Mümkünatı yok!..
Çünkü bu mesele; “Türkler ile Ermeniler”in, ya da “Türkiye ile Fransa”nın meselesi değildir...
Bu mesele; “Halkı Müslüman Türkiye”nin önünü kesmeye çalışan “Hıristiyan Batı dünyası”nın meselesidir!..
Bu; “Büyüyen Türkiye’yi engellemek” için yürütülen bir “Çağdaş Haçlı Taarruzu”dur!..
Fotoğrafı böyle okumak gerekir!..
“Frankofon”lar, “Du bakali n’olcek” diyedursun, “Avrupa’da tırmanan faşizmi” görmek zorundayız!..
“Aptalca bekleme”nin âlemi yok!..
“Işık”lar ha söndü, ha sönecek!..
BDP, niye tepkisiz?
Fransa ulusal meclisi ve senatoda kabul edilen; “soykırımı inkâr edene ceza” yasası, bütün Türkiye’den “tepki” gördü, herkes birşeyler söyledi de, “BDP’liler”den tek bir açıklama gelmedi.
Hatırlarsınız; yasa “Fransa ulusal meclisi” tarafından kabul edilince, “Türkiye Büyük Millet Meclisi” tarafından bir “kınama bildirisi” yayınlanmıştı... “BDP’liler”in, o bildirinin altında da “imza”ları yoktu!..
Yasa “senato”dan geçti, yine “gık”ları çıkmadı!..
Acaba niye?.. Öyle ya; “Ermeni mezalimi”ne maruz kalan sadece “Türkler” olmadı ki!.. En çok zulüm gören “Kürt halkı”ydı!..
Dolayısıyla, “Fransa’nın kararı” Türkleri hedef aldığı kadar, Kürtleri de hedef alıyor, Kürtleri de itham ediyor!..
Peki, “Kürtlerin temsilcisi” olduğunu iddia eden bir BDP, niye Fransa’ya tepki göstermiyor?.. Acaba, “Müslüman dedeleri”ne uygulanan “Fransız destekli Ermeni vahşeti”ni mi destekliyorlar, yoksa “Hamidiye Alayları”nda görev alan “Müslüman dedeleri”nden mi utanıyorlar?..
Yoksa, yoksa; binlerce yıllık “Kürt tarihi”ni “yok” sayıp, “Kürtlerin miladı”nı Apo ile mi başlatıyorlar?..
Değilse; bu “dut yemiş bülbül sessizliği” niye?..
Malûm, “aslını inkâr” edene, “haramzade” derler!..
“Marksist-Leninist PKK”nın siyasi uzantısı BDP, eğer “Müslüman dedelerini inkâr ediyor” ise, bunu da açıkça söylemelidirler!..
Yook, dün Ermenilere, bugün kendilerine “devlet” vadeden Fransa’ya güveniyorlarsa, onu da açıkça deklâre etmelidirler!..
Çünkü, bu tepkisizliğin adı, tek kelimeyle “dedeye ihanet”tir!..