Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Arkadaştan emin olmak!

Arkadaştan emin olmak!

İnternet ortamında dolaşan, bir sadakat örneği, arkadaşlık hakkı; nerede olduğu değil, nasıl netice verdiği önemli; ne zaman olduğu da değil, her zaman olması muhtemel olayı paylaşmak istedim sizlerle sevgili okurlarım: "Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ileride, kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperden çıkaramayacağı halde ateş altındaydılar. Asker, teğmenine koştu hemen:
- “Komutanım, bir koşu arkadaşımı alıp geleyim mi?”
‘Delirdin mi?..’ der gibi baktı teğmen...
- Gitmeye değmez oğlum, arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük ihtimalle ölmüştür bile. Sakın kendi hayatını da tehlikeye atma!
Ama asker o kadar ısrar etti ki; teğmen izin vermek zorunda kaldı gönülsüz..
- Peki, dene bakalım!
Asker, yoğun ateş altında fırladı siperden cesaretin ve biraz da şans eseri, arkadaşının yanına kadar gitti, arkadaşını siperine taşıdı hızla. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen de koşup yaralıya bir göz attı ve nefes nefese bir kenara yıkılmış askere:
- Sana hayatını tehlikeye atmaya değmez dememiş miydim? Bu zaten ölmüş...
- “Değdi Komutanım, değdi!” dedi asker.
- Nasıl değdi, arkadaşın zaten ölmüş, görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım; çünkü yanına vardığımda henüz yaşıyordu...Ve onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için... Hıçkırarak, arkadaşının son sözlerini tekrarladı: “Geleceğini biliyordum!..”
-
11. YILINDA D-8’LER
Evet muhterem okurlarım; D-8'ler toplantısının 11. kuruluş yıldönümü cumartesi günü yine çırağan Oteli'nde Mabeyn salonunda Milli Görüş Genel Başkanı'nın ve bünyeye hayat verenlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Eksik olan fâni Erbakan idi. Yoksa düşünce ve tatbikatıyla bütün varların üzerine sinmiş geleceği gösteriyordu. Aslında gelecek manzara kuruluşun 1. senesinde kendisini göstermişti. Nasıl mı? D-8'ler içlerinde en ileri sanayileşme hamlesi sahibi Türkiye'ye, numûnesi denenen tarım ilaçlama uçağından önce 2000 tane, daha sonra da 1000 daha tarım ilaçlama uçağı sipariş etmişlerdi. Ancak Mesut Yılmaz, Ecevit hükümetleri bu sipariş dosyasının kapağını kaldırıp bakmamışlardı. 2002'de gelen AKP de onlardan farklı davranmadı. Bu siparişler realize edilmedi. Halbuki; imalat gerçekleşseydi 3 yıl içinde ülkemiz 150 milyar dolar kâr edecekti, istihdam ve ticari hayata getireceği hareketlilik de cabası olacaktı. Ama AKP'yi teşkil eden üst kadronun, çırağan'da kuruluş esnasında avuçlarını patlatırcasına çırptıkları elleri, iktidar olduklarından bu tarafa, ne o dosyalara uzandı, ne de diri tutma gayretlerine destek vermeyi akıllarına gelmekten bile uzak tuttular.
Geçtiğimiz günlerde gazetelerde bir haber okuduk: SP Genel Başkan Yardımcılarından Mete Gündoğan, Başbakan'a hakaretten 1 yıla mahkûm oldu. Mahkeme cezayı para cezasına tahvil etti. Baktık ki nedeni hakaretmiş! Olmaz; Doç., kibar ve beyefendi olan bir insan Mete Gündoğan, cezayı dâvet edecek kadar ne diyebilir? Sonra anladım ki; iktidarın Kıbrıs politikasını tenkit etmiş. Hafazanallah, ne yapacaktı yâni, alkışlayacak mıydı? Maraş'ı, 290 milyon Avro'ya Güney Rum kesimine kiraya vermeyi tekliften içtinap etmeyen bir Cumhurbaşkanı'nı Kıbrıslıların başına tebelleş eden politikayı tenkit etmeyip de ne yapsaydı?.. Fakat Sevgili Mete Gündoğan; bu dâva 2006'da açılmış, 22 Temmuz 2007'de bir genel seçim yaşadık. Bu dâvayı söz konusu etmeyen nezaketin sana onur verecek bir davranış, o mertebede de, seçimde ahaliye şikâyet edilmesi gereken yanlışı saklaman büyük hata.. Türk siyasi hayatında Emekli general Sadık Aldoğan diye MP'li mert bir adam vardı. 1954 seçimlerinde Ayasofya'nın önündeki kürsüden şu cümleyi söylüyordu: "Buradan size söylediklerimi az sonra duyarlar. Derhal emir verip bilmem nelerini gönderip, bizi dertop edip.. (Sultanahmed Cezaevi'ni eliyle gösterip) ha oraya tıkarlar." Hakikaten konuşması bitmeden gelip aldıklarını görmüşüzdür.
Milli Görüş Meclis'te ve hükümette olmasaydı, asla gerçekleşmeyecek olan Kıbrıs zaferinin başmüdafii ve kahramanı gözbebeğimiz gibi sevdiğimiz ordumuz ve Gâzi Meclis'in gâzi kabinesindeki Milli Görüşçüler olan başta muhterem Erbakan, Süleyman Arif Emre, Oğuzhan Asiltürk, Fehim Adak, Şevket Kazan, Abdülkerim Doğru ve Korkut özal Beyefendiler, bahse konu zaferin pişdârı olmuşlardır. Siz Mete Gündoğan'ı mahkemeye veren Başbakanı, millete bu hareketiyle de şikâyet edebilmemiz için gerek basınla, gerekse efkârı umûmiyeyle paylaşmanız iktiza ederdi diye düşünüyorum.
öĞ-DER (Şuûrlu öğretmenler Derneği) 8 Haziran 2008 Pazar günü ara başlıkta adı geçen Milli şuûrla şereflenmiş öğretmen kardeşlerimizin vatan hizmetinde bütün mukaddesatı ve hiss-i milliyeyi kucaklayan anlayışlarıyla her takdirin seza olduğu öğretmenlerimizin, İstanbul Şube Başkanı Emekli öğretmen Hâmi Aydoğan Beyefendi, Kaptanımız Şâkir Bey'in sürdüğü araba ile beni Sarıgâzi'den sabah 4.20'de aldılar. Dudullu'da otobüs yazıhanesine Ankara'dan gelmiş bulunan Şaban Cengiz Bey'i de alınca Eyüp Sultan Câmii'nde sabah namazını edâya koştuk. Şâkir kaptan kaşla göz arasında arabayı park etmiş ve bizden önce safda yerini almıştı. Namaz sonrasında yapılan pek hicranlı duayı dinledikten sonra Münzevi Câmii'nde öğ-Der'in tertiplediği sabah kahvaltısı ve kuruluş yılının 1. yılında gelinen safhayı anlatmak üzere 70-80 kişilik görevli-emekli öğretim üyeleri önünde programı takdim eden Halid Ulaş evlâdımızın dâvetiyle mikrofona gelen Hâmi Aydoğan Bey, 1 yılı özetledi ve gelinen hâlin ümid verici olduğunu belirtti. Değerli kardeşlerimize hitap etmek üzere sahneye çağrıldığımızda, pederimin, bir öğretmen olarak Edirne Sanayi Mektebi'nde düşman tarafından şehid edilen Müdür Hasan Rıza Bey'in yanında yaralanmış olduğunu anlatarak kendilerine yakınlığımı ifade ettim. Milli Şuûr ve Milli Görüş temsilcisi kardeşlerime gayretlerinin Allah'ın rızasına uygun netice vermesini esas almalarını hatırlattım. Derneklerin iktidarlara yakın olmayı tercih ettiklerini, öğ-Der'in ise, Hakk'a yakın olup, kuvvetliden yana değil, Hakk'dan yana olmayı seçmesinin tebrike şâyan olduğunu ifade ettim. Derneğin İstanbul Şubesi üsküdar'da Selâmi Ali Efendi Cad. 45/2'de (Cep Tel: 0505 562 56 90) olduğunu bildirir, emekli veya muvazzaf öğretmenlere bu adresi ve müracaatı salık vermeyi bir borç bilirim..
Fiemanillah.
İrtibat Tel: 0542 497 03 27


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi