Ahmet Varol

Ahmet Varol

Çad yine karıştı

Çad yine karıştı

çad geçtiğimiz Şubat ayında önemli bir karışıklık yaşamıştı. Muhalif silahlı gruplar başkent kapılarına dayanmış, hatta bazı haberlere göre başkanlık sarayına kadar yaklaşmışlardı. O günlerde Cumhurbaşkanı İdris Debi’nin hâkimiyetinin düşmek ve muhalif oluşumların tüm ülkede yönetimi ele geçirmek üzere olduklarına dair haberler yayılmıştı. Daha sonra Avrupa Birliği’nin ve özellikle de Fransa’nın olaylara müdahalesiyle İdris Debi’nin sultası korunmuş oldu. Biz o olayların yaşandığı günlerde bir değerlendirme yazısı yazmıştık. Bu yazımızı Web sitemizde (www.vahdet.com.tr) sırasıyla Dünya Gündemi > çad linklerini tıklayarak bulabilirsiniz.
çad’daki son hareketlilik 11 Haziran’dan itibaren başladı. Fakat ilk günlerde o kadar dikkat çekmedi ve dünya gündemine de pek taşınmadı. Ancak muhalif silahlı grupların doğudaki bazı şehirlerde hâkimiyeti ele geçirdiklerine dair haberlerin yayınlanması üzerine yeniden dikkat çekmeye başladı.
Yayınlanan haberlere göre muhalif gruplar çad’ın doğu bölgesinin merkezi sayılan Abeche’nin kuzeyindeki Biltine şehriyle güneyindeki Amdam şehrinde kontrolü ele geçirdiler. Bunun üzerine çad ordusu Abeche’ye ağırlık vererek bu şehrin tüm giriş kapılarını kontrol altına aldı. Yönetim bu kez isyancıları başkentin bayağı ilerisinde durdurmak ve başkanlık sarayını tehlikeye sokacak bir şekilde ilerlemelerine fırsat vermemek istiyordu. Haberlere göre çad ordusunun en az yarısı hareketliliğin yaşandığı doğu bölgelerine kaydırıldı.
Muhaliflerin kontrolüne geçtiği bildirilen Biltine, Darfur’dan çad’a sığınan mültecilere yardım işlemlerinin organize edilmesinde merkez olarak kullanılan bir şehir. Bu açıdan stratejik önemi var.
çad Cumhurbaşkanı İdris Debi, olaylardan dolayı AB Barış Gücü’nü (EUFOR) suçladı. Debi, kendilerinin AB Barış Gücü’ne güvenerek Avrupa’dan gönderilen askerleri kabul ettiklerini fakat onların isyancı gruplara destek verdiklerini ileri sürdü. Debi aynı zamanda birtakım dış güçlerin ülkesinin iç savaşa sürüklenmesini istediklerini ve bu amaçla muhalif silahlı hareketlere destek verdiklerini iddia etti.
Geçtiğimiz Şubat ayının başlarında ortaya çıkan çatışmalarda da muhtelif komplo teorileri gündeme gelmişti. Bazı yorumcular İdris Debi’nin insanî yardım kurumu sıfatıyla çad’a gidip de insan kaçaklığı yapan Nuh’un Gemisi adlı Fransız kuruluşunu teşhir etmesi ve çad’daki elemanlarını tutuklaması sebebiyle Fransa’nın ondan intikam aldığı iddiasında bulunmuşlardı. Fransa’nın bunu yapması mümkündü, ama Debi onun çad’daki ve Orta Afrika’daki çıkarlarının bekçisidir. Onun gitmesi Fransa’nın bölgedeki tüm çıkarlarının tehlikeye girmesi demektir. Dolayısıyla onu cezalandırsa bile çad’daki sultasını riske atmaz. Biz de Şubat’ta yaşanan olaylar hakkında yazdığımız yorumumuzda Fransa’nın Debi’yle birlikte telaşa kapıldığını ve onun hâkimiyetini kurtarmak için harekete geçtiğini dile getirmiştik. Gelişmeler de bizim verdiğimiz bilgileri doğrulayıcı nitelikte oldu.
Bugün çad Cumhurbaşkanının EUFOR’a yönelttiği suçlamalar inandırıcı değildir. Belki başkalarının üzerine sorumluluğu yükleyerek kendi acziyetini örtmeye çalışıyor olabilir. İddia edilenin aksine, çoğu Fransa askerlerinden oluşan AB Barış Gücü sadece gönderiliş amacı olarak gösterilen insanî yardım faaliyetinin istikrarlı bir şekilde yürütülmesinin gözcülüğünü yapmıyor; aynı zamanda ülkedeki yönetimi sağlama almaya çalışıyor. Tabii bunu 3700 askerle çok başarılı bir şekilde yürütmesi kolay değil. Ama en azından erken uyarı sisteminin çalıştırılmasında ve çad ordusunun muhalif grupların ilerlemesini önlemek amacıyla Abeche kapılarını kontrol altına almasında EUFOR’un rolü olduğunu sanıyoruz. EUFOR, bundan önceki isyanın ardından geçtiğimiz Mart ayında bir yıllığına yerleştirilmişti.
Muhalif grupların sözcüsü Ali Kaday, Fransız Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada amaçlarının İdris Debi rejimini düşürmek olduğunu dile getirdi. Ama bunu başarmalarının pek de kolay olmayacağı anlaşılıyor. çünkü Debi rejiminin ve onun arkasında duran uluslar arası güçlerin bu kez daha tedbirli oldukları ve daha sistematik hareket ettikleri anlaşılıyor. Buna rağmen gelişmelerin Debi rejimini sürekli yıprattığı ve muhalif hareketlerin etkisiz hale getirilemediği anlaşılıyor.
BM Güvenlik Konseyi ittifakla aldığı kararla çad’daki muhalif grupları sert bir dille kınadı ve şiddet olaylarına derhal son vermelerini istedi. BM Genel Sekreteri de bölgedeki tüm muhalif tarafları aralarındaki sorunları diyalog yoluyla çözmeye çağırdı.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi